SEV Connect - Yaz 2019

CONNECT YAZ 57 Bölgesi’ndeki diğer geleneksel konutlar gibi, yörede bolca bulunan Tarsus taşı (kireçtaşı) ve Toroslar’daki ormanlardan gelen ağaçlarla inşa edilmiş. Dönemin diğer evleri gibi iki katlı olarak düzenlenen Konak’ta, alt kat depo olarak kullanılırken, üst katında iç sofalı planla, asıl yaşam alanları oluşturulmuş. Konağın yaşam alanlarındaysa katı bir simetri kullanılmış. Üslup itibarıyla 18. yüzyıl sonunda gelişen bir akım olan neo-klasisizme yakın özellikler gösteren konak, bu anlamda akımın soylu sadelik ve sakin büyüklüğünü temsil eden bir mimariye sahip olarak değerlendiriliyor. Dış cephede Antik Yunan sanatına öykünen süslemelerle ince bir işçilik göze çarpıyor. Sadıkpaşa Konağı’nın hikâyesi, onu yaptıran Tarsuslu Mihail Bisti’nin, Tarsus Amerikan Koleji’nin tarihi binası Stickler Hall’ü yapan ustalara hayal ettiği proje çizimlerini götürmesiyle başlıyor. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanan Fransız işgalinde, bölgeye gelen Fransız Komutan Kostilyer ve eşi de bu binada kalıyorlar. Hatta Milis Kuvvetleri tarafından yapılan bir top atışı binanın mutfağına isabet ediyor. Bisti Ailesi tarafından kullanılan Konak, daha sonra 1900’lü yılların başında Tarsus’un ileri gelen ailelerinden Müftüzadeler’den Süleyman Sadık Efendi tarafından alınıyor. Tarsus’ta ve hatta Türkiye’de elektrikle aydınlanan ilk bina olma özelliğini taşıyor. 1902-1912 yılları arasında Tarsus Belediye Başkanlığı yapan Süleyman Sadık Efendi, 1907 yılında “Paşa” unvanı alıyor. 24 Nisan 1920’de Tarsus Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurucularından biri olarak başkanlığını üstleniyor ve gösterdiği çabalardan dolayı 1926 yılında İstiklal Madalyası’na layık görülüyor. Soyadı kanunu çıkınca Eliyeşil adını alan ailenin konağında, 1925 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk de eşi Latife Hanım ile birlikte konuk olarak kalıyor. Süleyman Sadık Eliyeşil Paşa, 19 Eylül 1942 günü Namrun’da vefat ettikten sonra, Konak, eğitime destek vermek için aile tarafından SEV’e bağışlanıyor. SEV tarafından restorasyonu bitirilerek yeniden yaşama dönen Sadıkpaşa Konağı, TAC’de yeni “liderlerin” yetişmesine ev sahipliği yaparak tarihi yaşatmaya devam edecek. K ültürel mirasımızın önemli bir parçalarını içinde bulunduğu Redhouse Tarihi Kitaplar Koleksiyonu, Sadıkpaşa Konağı’nda sergilenmeye başladı. Redhouse Tarihi Kitaplar Koleksiyonu, ilk Osmanlıca-İngilizce sözlüğünün yazarı olan James Redhouse’un kütüphanesinde yer alan kıymetli eserleri içeriyor. James Redhouse, Osmanlı Türkçesi’nde kullanılan Arapça ve Farsça kelimelerin sözlüğü olan Müntehabât-ı Lügât-ı Osmâniyye ismindeki çalışmasını 1842’de tamamladı. Çalışmasının birinci baskısını imzası olmadan 1853’te gerçekleştirdi. İki ciltlik çalışmanın 1872’de yapılan ikinci baskısı ise Redhouse’un ismini taşıyordu. Müntahabât-ı Lügât-ı Osmâniyye’nin giriş metni, Türk sözlükçülüğü için oldukça önemli. A Turkish and English Lexicon Shewing the English Significations of the Turkish Terms, Kitâb-ı Meânî-i Lehçeli ise 1890’da James Redhouse / el-İngilizî imzasıyla İstanbul’da, American Board Misyoner Heyeti adına A. H. Boyajian tarafından basıldı. Eser, 1928 harf devrimine kadar Arap harfleriyle, daha sonra da yeni Türk alfabesiyle yayımlandı. İlk olarak 1890’da yayımlanan A Turkish and English Lexicon’un, 2007 yılında İngilizce-Türkçe’de 40’ıncı; Türkçe- İngilizce’de 26’ncı baskısı yapıldı. Tüm bu eserler Tarsus’taki Sadıkpaşa Konağı’nda ziyaret edilebilir. Tarihi kitaplar, tarihi binada sergileniyor

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=