SEV Connect - Yaz 2019

CONNECT YAZ 55 sevdiklerim ve dayı olmam, beni her gün daha hayat sevinciyle dolduran öğeler. Mimarlık, grafik, müzik icrası ve müzik aleti imalatı…Her bir alan için çalışmalarınızın hangi aşamada olduğunu öğrenebilir miyiz? 1993 yılında müzikle tanıştım ve 1997’den beri profesyonel olarak elektronik basgitar, perdesiz basgitar, akustik bas ve kontrbas çalıyorum. Müzik, hayatımda tasarım kadar önemli bir yer tutuyor, ama basgitara olan aşkım başka bir boyutta. 1998’den beri bir tasarımcı olarak ülkede basgitar üreticilerine danışmanlık hizmeti veriyorum. Egzotik ağaçlarla tanışmam, hepsini müzikal tınılarıyla beraber tanımam böyle başladı. Dünya çapında müziğiyle kendini kanıtlamış pek çok basgitarist için ergonomik ve sıra dışı tasarımlar da yapıyorum. Üniversite yıllarından beri grafik tasarımla yakından ilgileniyorum, çeşitli markalar için sayısız logo tasarladım, farklı çalışmalar yaptım. Yaklaşık 18 yıldır canlı performanslarda ve stüdyoda ses mühendisliği de yapıyorum. Son iki yıldır, zamanımın büyük bölümünü aydınlatma heykelleri alsa bile, diğer tüm işlere de vakit ayırmaya çalışıyorum, ancak müzikten kopmam mümkün değil. Şu sıralar sadece heykel değil, yine ağaçla yepyeni farklı tasarımlar üretiyorum. 2019 yılı için henüz bir sergi planım yok, ancak yurt dışından ilgi çok. Sanırım bir sonraki sergi Türkiye dışında olacak. 2020 yılı için de yeni bir koleksiyon tasarlıyorum, ancak kişiye özel tasarımlar da yapıyorum ve sergi için zaman bulmak zorlaşabiliyor. Ahşap ve ışık… Doğal ve özünde canlı bir malzeme olan ahşapla çalışmanın zorluk ve kolaylıkları neler? Bu tekniği nasıl uyguladığınızı kısaca anlatabilir misiniz? Bizim gibi gece-gündüz farkına tepki gösteren varlıklar olan ağaçlardan daha iyi bir aydınlatma elemanı düşünemiyorum. Pek çok farklı teknik kullanıyorum. En çok dikkat çekenlerden biri, enstrüman yapımında kullanılan bir teknik. Dünyanın en sert ağaçlarına dairesel formlar vermekte kullandığım, daha önce çok yumuşak ağaçlarla akustik ve klasik gitar gövde içi fletoları dışında denenmemiş bir teknik. Bu sayede kıvrılması imkânsız sertlikteki ağaçları, damar deseni görseli bozulmadan istediğim forma getirebiliyorum. Çok zor ve zahmetli, fakat sonuç her seferinde mutluluk verici. Heykellerin hepsi doğal renkleriyle yaşıyorlar. Hiçbirinde boya yok. Boyalara ve renklendirmeye karşı değilim, hatta sadece emdirme boyalarla oluşturduğum bir koleksiyonum da olacak. Çoğu zaman doğal yağlar kullanarak egzotik ağaçların renklerini kalıcı halde tutuyorum. İstek üzerine sentetik cilalar da kullandığım oluyor. Her heykelde, mevcut tekniklerin dışına çıkıp yeni yöntemler buluyorum, farklı tutkallar, farklı özgürlükler sağlıyor, deneme yanılma bitmeyen bir oyun, bitmeyen bir keyif. Her tasarımı, yaşam ve formlarının bir özeti olarak düşünüyorum. Her aydınlatma heykelinin tasarım süreci başka şekilde gelişiyor. Kimi zaman üzerine günlerce, bazen haftalarca çizim yaptığım, defalarca değiştirdiğim bir proje yapım aşamasında beni bambaşka bir yöne götürüyor. Bunu anlatmak biraz zor ama bazen ağaç size istediği şekli fısıldıyor, onu duyarsanız gerisi doğal bir akış hali. Son olarak ACI günlerine kısaca dönmek istiyoruz. ACI’nın bugünkü hayatınıza, mesleğinize ve sanat anlayışınıza katkıları nasıl olmuştur? Sanırım pek çok mezun gibi ben de gururla söyleyebilirim ki; “Her şey ACI’da başladı.” Okulda kurduğumuz müzik grubumuz sayesinde, birlikte çok güzel günler geçirdik. Bir grup olmayı ve beraber hareket etmeyi öğrenmekten tutun, kalabalıkta buluşmanın zevkine kadar… Başlangıç noktamın ACI’da olması, tabii ki büyük şans. Okulumuzun bir seramik atölyesi olması, fotoğrafçılık dersleri, resim derslerinde aktarılan nitelikli bilgi... Hepsi beceri ve eğilimlerimi keşfetmemi sağladı, nitekim tercihimi de bunlar üzerine şekillendirdim. Elbette İngilizce verilen bir üniversite eğitimini, bir ACI’lı olarak kolaylıkla aştığımı da eklemem gerek. Doğayla iç içe çok güzel yıllar geçirdim ve en yakın dostlarım da bana okulumuzun bir hediyesidir. Sevgili Didem Erpulat’ı anmadan geçmem mümkün değil. Kendisinin öğrencisi olduğum ilk zamandan bu yana müziğe olan sevgime ve başarıma, en az benim kadar inanmış biri varsa o da Didem Hanım’dır. Hepimize gösterdiği sevgi dolu yaklaşımla desteğini hep arkamda hissettim ve genç bir lise öğrencisinin aldığı bu desteğin kendine inancı ve güvenini inşa etmekte rolü, çok ama çok büyüktür. “Dünyada kullanılan farklı renk ve dokularıyla tüm egzotik ağaçların müzikal tınılarını bilerek, tasarımlarımı yaşayan varlıklar olan ağaçlarla yapmanın dışında başka bir malzeme hiç düşünmedim.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=