SEV Connect - Sonbahar 2020

6 CONNECT SONBAHAR Geçtiğimiz aylarda L’Oréal’in Orta Avrupa’dan Sorumlu Genel Müdürü olarak atanan Mehmet Karamollaoğlu, Tarsus Amerikan Kolejindeki meşhur “mavra kültürünün” kariyeri boyunca kendisini ayrıştıran bir unsur olduğunu, okulda verilen dil eğitiminin kalitesinin de uluslararası şirketlerde büyük avantaj sağladığını belirtiyor. Mehmet Karamollaoğlu (TAC’94) Okul kültürünü hayatına taşıdı TARSUS AMERIKAN KOLEJININ (TAC), uluslararası şirketlerde üst düzey yöneticilik yapabilecek denli donanıma sahip olarak yetiştirdiği isimlerden biri Mehmet Karamollaoğlu. Boğaziçi ve Pittsburgh üniversitelerinde tamamladığı yüksek öğreniminin ardından önce Henkel’e, oradan da L’Oréal’e geçerek markanın Orta Avrupa’dan Sorumlu Genel Müdürü olan Karamollaoğlu, kariyerinin nasıl şekillendiğine dair sorumuza “TAC’deki abilerin etkisiyle” diyerek yanıt veriyor. TAC’deki “anı yaşayarak eğlenmek” olarak özetleyebileceğimiz mavra kültürünün tüm hayatına etki ettiğini de belirten Karamollaoğlu, okulun efsanevi müzik oluşumu ECHO’da yer almış mezunlar bir albüm çıkartırsa, bu grubun içinde olmayı arzu ettiğinin de altını çiziyor. Bildiğiniz gibi Connect , dört Amerikan Koleji mezunlarına yönelik hazırladığımız bir dergi. O nedenle ilk sorumuzu, sizi okurlarımıza daha yakından tanıtacak biçimde soralım isteriz. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz; Tarsus ve TAC’deki yıllarınızdan söz eder misiniz? Tarsus’ta mavra (eğlence) dolu muhteşem bir çocukluk geçirdim. Lise yıllarında okulun müzik grubunda solist ve bas gitarist olarak albüm çıkardık, konserler verdik, Milliyet Yarışmasında (o yıllarda düzenlenen ses yarışması) Türkiye ikincisi olduk (birinci Burak Kut olmuştu). Hepimiz, ciddi olarak lise sonrası profesyonel müzisyen olmayı hayal ediyorduk. Tarsus Amerikan'dan sonra Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliğinde lisans, Pittsburgh Üniversitesinde ise İşletme ve Bilgi Sistemleri yüksek lisans eğitimi almışsınız. Kariyer planlamanızı yaparken neleri göz önünde bulundurdunuz? Kariyer planı yaparken TAC’deki abilerin tavsiyelerinden etkilendim. O zaman mühendislik üstüne işletme mastırı yapmak, popüler bir kariyer planı idi. Boğaziçi'ni de kampüs hayatı eğlenceli olduğu için tercih etmiştim. TAC’den sonraki şoku atlatmak için iyi bir tercih, çünkü ortam üniversiteden çok, küçük bir Amerikan lisesine benziyor. Johnson & Johnson’da Ürün Müdürlüğü ve Mars GmbH’de Avrupa Pazarlama Müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra yine üst düzey yönetici olarak Henkel’deki kariyerinize başlamışsınız, sonrasında da L’Oréal geliyor. Çok uluslu şirkette çalışmanın avantajları ve dezavantajları neler size göre? Avantajları; sistemli, düzenli eğitimler ve kişisel gelişim programları, dünyanın farklı yerinden insanlar ve kültürleri tanıma olanağı, farklılıklara ve çeşitliliğe olan saygıyı özümsemiş olmaları, sürekli kendinizi geliştirmenizi gerektiren rekabetçi ortamlar olması ve dünyanın farklı yerlerinde çalışmaya açıksanız sürekli yeni fırsatların çıkması. Dezavantajları ise sıkıcı bürokrasi ve kurallar, büyük olmanın getirdiği hantallık, yavaş karar alma ve verimsizlik, pozisyon yükseldikçe artan stres ve performans baskısı, uzun iş

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=