SEV Connect - Sonbahar 2018

90 CONNECT SONBAHAR OFELIA ERGİN Uzun bir dönemÜsküdar Amerikan Lisesi'nde ders veren Ofelia Ergin, NewYork'ta eğitim gördüğü sırada rastladığı "Türkiye ve Japonya'da görevlendirilmek üzere öğretmen aranıyor" ilanı sayesinde Türkiye'ye gelmiş. Türkiye'yi tercih sebebiyse o dönemmeşhur olan İstanbul adlı şarkı. Hayatında “keşke”lere yer yok! Ofelia Ergin, eşiyle 1961 yılında tanışıp evlenmiş. Eşi de bir dönem TAC'de öğretmenlik yapmış. EFSANE ÖĞRETMENLER öğretmen arıyordu. Önce ilgilenmedim, ama ilanın kalktığını görünce aniden gidip ilanda verilen kontak kişiyi buldum. Boston’la görüştüler ve kabul edildim. Japonya çok uzaktı ve gitmemmümkün görünmüyordu. Bu nedenle Türkiye’ye karar verdim. Aileniz bu duruma ne dedi? Aileme durumu anlattım. Onlar da “olmaz” demediler. Babam tarihe çok meraklıydı. “Ne güzel. Mezopotamya’ya gidersin” dedi. Annem de seyahati çok severdi. O da “Oradan Avrupa’ya gidersin” diyerek destek verdi. O zamanlar “Konstantinople / İstanbul” “DÖNÜP DE ARKANA BAKMA… Ve hiçbir zaman ‘keşke’ deme.” Ofelia Ergin’in öğrencilerine de işlediği hayat felsefesi bu… Zaten kendisi tam da bu felsefeyle, 1961 yılında dünyanın öbür ucundan El Salvador’dan çıkıp İstanbul’a gelmiş bir Kızılderili… 20 yılın üzerinde bir zaman, Üsküdar Amerikan Lisesi’nde Ev Ekonomisi öğretmeni olarak çalıştıktan sonra Türkiye’de yaşamaya devam etmiş. Kendisini, Bağlarbaşı’nda balkonundan Boğaz’ı gören huzurevindeki odasında ziyaret ediyoruz. El Salvador gibi Türkiye’ye oldukça uzak bir yerde doğdunuz. Yolunuz Üsküdar’a nasıl düştü? Orta Amerika ülkelerinden El Salvador’da doğdum. Biz ilkokuldan sonra toplam altı sene okuyorduk. Öğretmenlik için de üç sene daha staj yapıyorduk. Altıncı senede öğretmen çıkıyorduk. El Salvador’da o dönemde üniversite yoktu. 1955’te Porto Riko’dan Ev Ekonomisi okumak için burs kazandım ve Río Piedras’ta bir buçuk sene üniversitede okudum. Beş kişi gittik. 1957 yılında Amerika’ya, New York’a gittim. Orada bir yıl daha okudum. Fakat maddi imkânlar kısıtlıydı, kalacak yerim yoktu. Okulun danışmanına gittim ve yardım istedim. Burs aldım, kalacak yer için de bir aile beni kabul etti. Onlara yemek ve temizlik yapıyordum. Böylece iki yıl orada kaldım ve Ev Ekonomisi diploması aldım. Sonra okulu bitirirken Amerikan Bord yazılı bir ilan gördüm duvarda. Bord, Türkiye ve Japonya için diye bir şarkı çok popüler olmuştu. Onun da İstanbul’u seçmemde katkısı oldu. Bu arada aynı yıl eşimle tanıştık 1961’de… O da Tarsus Amerikan Koleji’ndeydi. UAA’daki Ev Ekonomisi dersiyle ilgili mezunların her zaman ilginç anıları oluyor. Biraz o yılları anlatır mısınız? Dekorasyondan yemek pişirmeye, çocuk bakımından dikişe pek çok farklı şey yapılıyordu. Mezunların üniversite eğitimi yerine eş olarak hayatına devam ettiği yıllardı. Bu nedenle Ev Ekonomisi dersleri, öğrencileri hayata hazırlıyordu. O yıllarda bu eğitimi alan öğrencilerimden biri pastane açtı. 60 dakika içinde yemek pişiriyorlardı. Hobi seviyesinde el işleri yapılıyor ve satılıyordu. Bazen çocuk bakımı dersi için kendi bebeklerimi bile getiriyordum. İkebana dersleri vardı. Öğrencilerin derslere ve size ilgisi nasıldı? İyiydi. Bir öğrencim, o yıllarda diktiği önlüğünü hâlâ sakladığını söylüyor. Ama hile yapanlar da yok değildi. Birini anlatayım: Öğrencimin biri çok güzel bir etek yapmıştı. Ama bir öğrencinin yapacağı iş değildi. Sonradan eteği yapanın terzi olduğu anlaşıldı. Kızın annesini çağırttım. “Bu eteği kızınız yapacak, yoksa hiçbir şey öğrenemez” dedim. Bir keresinde de, kızlardan birinin annesi, cinsellikle ilgili bazı konuları da anlattığım için beni eleştirmeye geldi. Kadınların “özel günlerini” anlatıyor, bilgi veriyordum. Çocuklarla aram her zaman iyi oldu. Çünkü küçükken biraz zorluklar yaşamıştım. Bir keresinde ben henüz küçükken, okul yöneticisi beni çağırıp yanaklarımdaki boyayı silmemi istedi. Oysa, boyamıyordum, kırmızı yanaklıydım ve o da yanaklarımın doğal rengiydi. Ama bu konuda kendisini zor ikna ettim. Bu olay bana empati

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=