SEV Connect - Yaz 2021

8 CONNECT 12 bilimine bumerakınız nasıl başladı? Tercihinizde TAC’deki eğitimin ve hangi öğretmenlerinizin nasıl bir katkısı, desteği olmuştur? Çok konuşkan bir çocukmuşum. (Beni şimdi tanıyanlar buna inanmakta zorlanıyorlar.) Okumayı öğrendikten sonra, sorularımdan bunalan ailem, soru sorduğum zaman bana sürekli “Git ansiklopedilerden bul” diyerek beni ansiklopedilere yönlendirirlerdi. Bu sayede, araştırma yapmakla tanıştım. Merak ettiğim soruların cevaplarını ansiklopedilerden araştırıyor, araştırdıkça cevabını merak ettiğim yeni sorular buluyordum. Ben ortaokulun son sınıfındayken, ağabeyimüniversite sınavına girecekti. Onun için eve üniversite tanıtım kitapları geliyordu. “Hangi bölümler var” diye bu tanıtım kitaplarını okurken, Fizik Bölümünü keşfettim ve bu bölümden mezun olanların neler yaptığını okuduğum an “Gideceğim bölüm Fizik Bölümü” diye karar verdim. TAC’deki öğretmenlerim merakımı ve merakımın peşinden gitmeyi teşvik ettiler. Fen derslerinde dönem projelerimiz oluyordu. Deney yapmak istediğimde laboratuvarları kullanmama izin veriyorlardı. Anlamadığım bir konu olduğu zaman tartışmaya hep açıklardı. ODTÜ’deki öğrencilik yıllarınıza dönersek oradaki eğitiminizden biraz bahsedebilirmisiniz? Lisansüstü ve doktora dönemiyle birlikte Parçacık Fiziği ve BüyükHadron Çarpıştırıcılara uzanan bilimsel araştırma öykünüzü kısaca özetleyebilirmisiniz? Bu alanda neler yaptınız? Parçacık fiziği ve kozmolojiye merakım, TAC’nin kütüphanesinde başladı. Kütüphanedeki bilimsel kitaplar sayesinde bu alanların nelerle uğraştıklarını öğrendim. ODTÜ’ye geldiğimde de bu merakımın peşinden gitme imkânını buldum. Üniversitedeki ikinci senemin sonunda, parçacık fiziği alanında çalışmalar yapan Prof. Dr. Takmasib Aliev, onunla çalışmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Mutluluktan uçarak, onunla çalışmaya başladım. Yazın ODTÜ yurtlarında kalıp, çalışmalar yapıyorduk. Üçüncü yılın sonunda bütün derslerimi bitirip mezun oldum. Belki de bu yoğun tempodan dolayı, araştırdığım konulardan biraz sıkıldım. Yeni bir konu denemek istedim. Bu sebeple, yüksek lisansımda katı hal fiziği çalıştım. Yüksek lisans derecemi Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümünden aldım. Doktorada ODTÜ Fizik Bölümüne dönerek, kaldığım yerden parçacık fiziği çalışmalarıma devam ettim. Uzmanlık alanım, parçacık fiziğinin hadron fiziği denen bir alanı. Bu hadronların nasıl oluştuklarını ve nasıl bozunduklarını inceleyerek, doğanın nasıl çalıştığını keşfetmeye çalışıyoruz. ODTÜFizik BölümBaşkanlığı ile akademik yöneticiliğe geçtiniz. Araştırma yapmakla öğretmenlik ve yöneticiliği bir arada yürütmek mümkün oluyormu? Eğitmenlik ve araştırmacılığı birbirinden ayırmak biraz da suni bir ayrım. Araştırmaların büyük çoğunluğu yüksek lisans veya doktora öğrencileriyle yapılıyor. İyi lisans öğrencisi yetiştirmeniz lazım ki, iyi yüksek lisans ve doktora öğrencileriniz olsun. Bu ikisini dengeleyebildiğimi düşünüyorum. Ama yöneticiliğe geçince, maalesef bu denge biraz bozuldu. Bölüm başkanlığı yaptığım dönemde eğitime yeterince vakit ayırabildiğimi düşünüyorum, ancak dekan olduktan sonra bu pek mümkün olmayacak gibi görünüyor. Yakın zamanda ODTÜFen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevi üstlendiniz; hembilimsel hemde siyasi tarihimizde önemli isimlerin görev yaptığı bir Dekanlık olarak size neler hissettiriyor? Bu görevdeki çalışmalarınız ve hedeflerinizden bahsedebilirmisiniz? Bir yandan gurur veriyor, bir yandan da kıyaslanacağınız kişileri düşününce hafif bir “acaba bu konuma layık olabilecek miyim” tedirginliği yaratıyor. Dekan olmadan önce dört yıl bölüm başkanlığı yaptım. Bölümler, fakültelere göre daha küçük, daha homojen yapılar. Fen Edebiyat Fakültesinde, bir tarafta Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, İstatistik gibi fen bölümleri, diğer tarafta ise Tarih, Felsefe, Sosyoloji, Psikoloji gibi beşeri bölümlerimiz var. Böyle farklı bakış açılarına sahip bölümlerin bulunması bir dekanın işlerini zorlaştırıyor, ama aynı zamanda da bu kadar farklı bakış açılarını bir araya getirebiliyor olmasının fakültemin en güçlü özelliklerinden birisi olduğunu düşünüyorum. Böyle farklı bakış açılarına sahip bölümlerin bir araya gelip, üniversitemin ve ülkemin sorunlarına çözüm üretmelerinde payım olursa, kendimi başarılı bir dekan olarak kabul edeceğim. Fiziğin yanı sıra eğitimbilimleri konusunda akademik çalışmalara Gündemdekiler BILIMSEL DEVRIMI BEKLIYOR Sizi bulmuşken popüler bilim ve bilim kurgu alanında bir sorumuz olursa, bugün varlığı ispatlanan kütleçekimsel dalga ve karadeliklere artan ilgi, fizik biliminde kuantum fiziği gibi yeni bir devrimin yolunu açabilir mi? Bu alandaki keşifler bilim kurgu roman ve filmlerde duyduğumuz yerçekimi motoru, solucan delikleriyle seyahat gibi hayalleri gerçek yapabilir mi? Akademik kariyerim sırasında beni en çok heyecanlandıran keşif, kütle çekimiyle ilgili olanlardı. Kütle çekim dalgaları ölçülebildi, karadeliklerin fotoğrafı çekildi. Artık evrene bakmak için sadece bir tür elektromanyetik dalga olan ışığı değil, kütle çekim dalgalarını da kullanabileceğiz. Şu anda evrene bakarak evrenin yaklaşık 400 bin yaşında olduğu zamanki fotoğrafını çekebiliyorum. Kütle çekim dalgalarıyla belki evrenin oluşma anına yakın zamanların fotoğrafını çekebileceğiz. Kütle çekiminin kuantum kuramını yazmaya kalktığımızda karşımıza tutarsızlıklar çıkıyor. Birbiriyle tutarsız kuramları/ölçümleri tutarlı bir şekilde anlama çabası, genelde bilimsel devrimlere yol açmıştır. Kütleçekim kuramıyla kuantum kuramını bir araya getirme çabası da bence bu iki kuramla ilgili anlayışımızı derinden sarsacak ve bize doğayı bambaşka bir gözle görmemizi sağlayacak. Bu yeni anlayışın getireceği olasılıkların ne olduğunu ise maalesef bekleyip göreceğiz. Yapılan yeni ölçümler bize kuantum kütle kuramını yazmamızın yolunu açabilir. Bunun ise bir bilimsel devrime yol açması oldukça yüksek bir olasılık. Bu devrim olduğunda hayatta olacağımı düşünüyorum ve heyecanla bekliyorum. • Altuğ Özpineci anne ve babasıyla mezunuyet töreninde. • Altuğ Özpineci, eşi Gaye Ünalan Özpineci (TAC'94) ile kızları Homecoming'lerde bir arada...

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=