SEV Connect - Yaz 2021
CONNECT 12 59 derslerinde öğrendiklerimi uygulamaya koyma fırsatı buldum. 30 bin fit (yaklaşık 9 bin km) irtifaya çıkan roketlerin yapısal tasarımında ve imalatında görev aldım. 2019 yazında bir yarışma için takımca ABD’nin NewMexico eyaletinde bir çöle yolculuk ettik. Dünya çapında 150’den fazla üniversiteden takımların katıldığı IREC isimli yarışmada kendi kategorimizde üçüncü olduk. Bu tecrübelerim aslında bana havacılık ve uzay sektörüne atılmam için gereken motivasyon ve özgüveni verdi. 2019’dan beri uzay sektörünü çok yakından takip ediyorum ve bir yandan da bu alanda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Kanada’daki Genç Uzay Girişimcileri yarışmasında 3. olarak önemli bir başarı kazandınız. Bu projenin içeriği ve önemi nedir? Genç Uzay Girişimcileri, dünyada uzay alanında çalışacak insan gücünün yetişmesi için çeşitli etkinlikler düzenleyen SEDS kurumunun Kanada ayağı tarafından düzenlenen bir yarışma. Yarışma için uzay alanında bir girişim/start-up fikrini gerçekleştirmek üzere bir iş planı hazırlıyor ve birçok uzmandan geri bildirim alıyorsunuz. Ben ve iki Kanadalı arkadaşım, aylarca süren uğraşlar sonucunda, uzaydaki yerçekimsiz ortamda yapılan bilimsel çalışmaları kolaylaştıracak bir girişim fikri oluşturduk. Uzay sektörü, son 20 yıldaki teknolojik gelişmeler sayesinde hızla büyüyen ve gelecekte dünya çapında önemli bir ekonomik ve siyasi güç kaynağı sayılacak bir sektör. Uzayda yapılan araştırmalarsa, pek çok bilim dalında önemli ilerlemelere yol açabilecek potansiyele sahip. Fakat bu araştırmaların hazırlanıp uzaya gönderilmesi ve dünyaya geri getirilmesi son derece pahalı ve yavaş ilerleyen bir süreç. Biz de bu konuda çözüm önerileri ürettik ve fikrimizi jüriye sunduk. Yarışmanın jüri üyeleri Kanada’nın start-up ekosisteminde ve uzay sektöründe lider konumdaki şirketlerde görev aldığı için, başarımız aslında bir nevi madalya niteliği taşıyor. Eğer şirket kurup yatırımcıların karşısına çıkarsak, bu başarımız bize önemli bağlantılar ve saygınlık kazandırmış olacak diyebilirim. Lisedeki çalışmalarınızın, bugün üniversitede okurken önemli bir yarışmada ödül almanızda nasıl bir etkisi oldu? Lisede not olarak aslında akranlarımın altında kalıyordum ve pek fazla ödül ve derecemolmadı. O zamanlar felsefe ve fiziğe ilgi duyuyordum ve okulumecburiyetten dolayı devam ettiriyor gibiydim. Yine de 10. sınıfta sözel ve sayısal olarak dallara ayrılmamız sonrasında, Advanced Placement (AP) sınavlarına yönelik, üniversite 1. sınıf seviyesinde matematik ve fen dersleri alma şansımoldu. Bu derslerde öğrendiğim konular, üniversitede öğreneceklerim için bana bir temel hazırladı. Ayrıca UAA’nın da etkisiyle İngilizce seviyemin gelişmesi, aslında şu ana kadar öğrendiğimbirçok bilginin kaynağına erişebilmemi sağladı. Özellikle lise döneminde “genç bilim insanları” ülkemizde yeterince destekleniyor mu? Daha fazla neler yapılabilir size göre? Doğrusu öğrenci bilim insanlarına destek verebilmek için önce onların yetişmesini sağlamamız gerekiyor. Bu açıdan sahip olduğumuz öğrenci bilim insanı sayısının, ülke olarak potansiyelimizin yüzlerce kat altında olduğunu düşünüyorum. Bunu bir fırsat olarak da düşünebiliriz. Bence Türkiye’de eğitim sürecinde, bilimin en temel yapıtaşı olan “merak” söndürülüyor. Müfredatımız öğrenciye soruyu dikte edip, ondan sadece cevabı beklediği için, öğrencinin beynindeki yaratıcı düşünme ve bağlantılar kurmaya yarayan kasları çalıştıramıyor, sadece robotik, ezberci bir kası geliştiriyor. Burada tek sorun müfredat da değil, bu sisteme göre yetiştirilen öğretmenlerimiz de şu anda sorunun bir parçası. Bilgi sahibi olmayan öğrencilerin, bir kıvılcım gibi olan merakını aleve, yangına dönüştüren öğretmenlere (okul içinde veya dışında) sahip gençler bilim yapabilir. Okullarda bilgi vermekten çok bilginin değerini anlatmalı ve merak ettirmeliyiz. Öğrencilerin, kavramları içselleştirebilmesi için uygulamalı projeler ve deneyler üretmeliyiz. Kanada’da gördüğüm kadarıyla, öğrenciler bu tarz bir eğitim gördüğü için üniversite ve iş hayatına daha hazır başlıyor. Türkiye yakın zamanda Ay’ı hedefleyen bir uzay programını açıkladı. Siz bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye bu programla artık resmî olarak gözünü uzaya yöneltti. Geç de olsa son derece olumlu ve tarihi bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Kristof Kolomb Amerika’yı keşfetmeden önce, seyahatine sponsor olması için Osmanlı dâhil birçok devletten yardım istemiş. O zaman kısa vadeli faydaya odaklanıldığında fazla riskli ve gereksiz görülen bu yatırımı yapmaya değer bulan Avrupa, keşiflerden sonra elde ettiği zenginlikle dünyaya hükmetti. Tarih boyunca güç dengeleri yeni teknolojiler ve keşiflerle sürekli sıfırlandı. Şu anda uzay alanında da benzer bir yol ayrımındayız, eğer “Zaten Dünya’da yeterince sorunumuz var, uzaya çıkmaya ne gerek var?” dersek, bu alanda öncü olan devletlerin kölesi oluruz. “Hedefler iyi, peki yapabilir miyiz?” sorusuna gelirsek, bireysel başarılara bakınca aslında Türk insanının başaramayacağı bir iş olmadığını görüyorum. Eğer işleri bir sisteme oturtabilirsek, uzay programındaki hedeflerimizi de gerçekleştiririz ve gelecek nesiller için önemli bir kapıyı aralamış oluruz. Son olarak plan ve hedeflerinizden bahseder misiniz? Alanımda ilerleyebildiğim kadar ilerlemeyi ve dünyada öncü olan kurum ve projelerde görev almayı arzuluyorum. Doğrusu, akademik ortamı biraz sıkıcı ve dünyanın geri kalanından fazla kopuk buluyorum. İş ortamı, girişimcilik ve değişim yaratma gibi şeyler daha çok ilgimi çekiyor. Yine de bir süre çalıştıktan sonra yüksek lisans yapmayı istiyorum, ama şartlar beni nereye götürür, ben de göreceğim. “OKULLARDABILGI VERMEKTEN ÇOKBILGININ DEĞERINI ANLATMALI VE MERAK ETTIRMELIYIZ. ÖĞRENCILERIN, ÖĞRETILEN KAVRAMLARI IÇSELLEŞTIRMESI IÇIN UYGULAMALI PROJELERVE DENEYLERÜRETMELIYIZ.” G E L E C E Ğ İ M İ Z G E N Ç L E R İ M İ Z
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=