SEV Connect - Yaz 2021
CONNECT 12 39 ilk yılında A&B Halkla İlişkilerde, Prof. Dr. Alâeddin Asna ve Betül Mardin’in yanında çalışmaya başladım. Ailemin maddi durumu iyi olmasına rağmen kendi paramı kazanmak çok değerliydi. Bu da okulumun bana kazandırdığı değerlerden biriydi. Uzun süre halkla ilişkiler alanında çalıştım, Amerikan Ekspres’te beş yıl genel müdürlük yaptım. Ta ki 10 yıl önce annemi kaybedene kadar. Annemi kaybettikten sonra kendimi sorgulamaya başladım. Hayata beni bağlayacak şeylerin biraz da keyfe dönük olmasına karar verip, çocuklarla bir arada olma ve spor yapma isteği duydum. Bilardoyla tanışmanız nasıl oldu? A&B Halkla İlişkiler, Nişantaşı’ndaydı ve ben de müşteri temsilcisiydim. Bir haber gördüm: “Öğle tatillerinde, olduğunuz kıyafetle gidebileceğiniz, bir saatlik bir antrenmanda üç buçuk kilometre yürümüş kadar olduğunuz ve kafanızdaki sorunları atarak işinize geri dönebileceğiz, kadınların da rahatlıkla gidebileceği bir mekân açıldı” yazıyordu. “Öğle tatillerinde bilardo oynayayım” diye düşündüm ve böyle başladı. Bir gün bilardo merkezinin kapısına, “Türkiye Şampiyonu Semih Saygıner kadınlara ücretsiz ders verecek” yazan bir ilan astılar. 1990 yılıydı, 90 kadın o kursa başvurduk ve onarlı gruplara ayrılarak altı ay boyunca eğitim aldık. Bir yandan üniversite, bir yandan iş, bir yandan bilardo… Zaten Üsküdar Amerikanlılar böyledir, birkaç işi birden yürütürler. O yıllarda bilardo ne spor olarak kabul ediliyordu ne de bir federasyonu vardı. Ben bütün basın ve halkla ilişkiler tecrübemi hem Semih’i tanıtmak, onu marka yapmak için kullandım hem de arkadaşlarımla birlikte Ankara’ya bakanlıklara giderek, elimizdeki dünya şampiyonalarından alınan kupalarla federasyonu kurdurmak için ciddi bir mücadele verdim. Bu arada tanıştıktan birkaç ay sonra Semih’le nişanlandık, okul bittikten sonra da evlendik. Bilardo Federasyonunun kurulmasında da emeğiniz var diyebilir miyiz? Kesinlikle. Çok gurur duyarak söylüyorum, çünkü günümüzde dahi bu alandaki kadınların sayısı çok az. Federasyonunun kurucu üyelerinden biriyim. Halkla ilişkiler deneyimim sayesinde Federasyonun yurt içinde ve yurt dışındaki ilk faaliyetlerinde ve organizasyonlarda çok emek verdim. Türkiye Bilardo Severler Derneğinin kurucu üyesiyim ve dört yıl ilk başkanlığını yürüttüm. Sözünüzü geçirebilmek, saygınlık kazanabilmek ve bir şeylerin oluşumuna sebebiyet vermek çok önemli. Birçok dünya şampiyonluğumuz var ve bunların başlangıcını yapabilmek, minikler için okul sporları arasına bilardoyu sokabilmek çok önemli. Federasyon Başkanı Ersan Ercan ve Eğitim Kurulu ve ile birlikte bilardonun okullara girmesinde çok emeğimiz oldu. Halk eğitimmerkezlerinde bilardo kursları için ilk müfredatı ben yazdım. Bugün Milli Eğitim onaylı bilardo derslerinde benim yazdığım bu müfredat okutuluyor. Bu işin gelişmesinde, özellikle çocukların bu spora başlamasında emeğimin olduğunu bilmek bana gurur veriyor. Kadın bilardo oyuncusu olmak zor mu? Tam tersine çok güzel. Bir kadın olarak bu alana girdiğiniz zaman büyük bir hürmet görüyorsunuz. Üstünüze titriyorlar, destekliyorlar, herkes bir şeyler öğretmeye çalışıyor. Camia da birbirine bağlı, güzel bir camiadır. Anadolu’nun herhangi bir şehrine giderken aracınızın lastiği patlasın, yalnız kalmazsınız; çünkü herhangi bir bilardo salonunda bir arkadaşınız, dostunuz vardır. Bir mesaj iletmeniz yeterli. Tabii ki ilk hocam Semih ama diğer insanlar tarafından da hep desteklendim. Bir sporcu olarak çok desteklendim, ama itiraf etmeliyim ki, erkek hegomonyası Orta son sınıftaydım ve babamdan gizli o imtihanlara girdim ve kazandım. Türkiye’den 30 kişiyi yurt dışına kampa gönderdiler. UAA, cep harçlıklarımıza kadar bu seyahatin ödemesini yaptı. Ben de orta sondan itibaren yaz tatillerinin tümünü yurt dışında geçirmeye başladım. Sözün özü, UAA’nın en iyi tarafı vizyonumu açması ve öğrencilerini dünya insanı yapmasıydı. Sizi etkileyen dersler ve öğretmenler kimlerdi? Eğitiminiz nasıl devam etti? UAA'da bir dergimiz vardı, dergide çalışıyordum. Halkla ilişkiler ve basın yayını seçmemin bir sebebi de o süreçte yürüttüğüm çalışmalar olabilir. Senelerce voleybol oynadım ki, spora olan bağlılığım da sanırım oradan geliyor. Bilardo bir erkek sporu olarak tanınır, ama bize kazandırılan özellikler sayesinde erkek sporu veya kadın sporu diye bir ayrımımız yok; bir şeyi sevdiğimiz zaman cinsiyet gözetmeksizin onunla ilgilenebiliyoruz. Bir edebiyat hocam vardı, Leman Hanım (Dinçer). Kendisiyle hâlâ görüşüyorum; Browni’lerde bir araya geliyoruz. Çok kıymetli bir öğretmendir. Onun bana yaklaşımı, hayata dair beni yönlendirmesi çok önemliydi. Onun iletişim konusundaki yaklaşımı, benim hayatımda çok büyük rol oynadı, çünkü dediğinin ve öğütlerinin ne kadar doğru olduğunu gördüm. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesini (o zamanki adıyla Basın Yayın) seçtim. Üniversitenin daha
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=