SEV Connect - Yaz 2021
CONNECT 12 35 ECE ELBIRLIK ÜRKMEZ, sadece İzmir’in değil Türkiye’nin de önde gelen sanayi gruplarından İnci Holdingin üçüncü nesil yöneticilerinden. Dedesi Cevdet İnci’nin otomotiv yedek parçası üretmek için çıktığı yolda bugün otomotiv tedarik sanayi, hizmet, teknoloji ve sosyal sorumluluk olmak üzere dört ana kolda 10 kuruluşla faaliyet gösteriyorlar. Dokuz Eylül Üniversitesinde mimarlık okuduktan ve edindiği farklı iş tecrübelerinden sonra aile şirketinde çalışmaya başlayan Ürkmez, 2013’ten bu yana holdingde yönetim kurulu üyesi. 2020 yılı başında da İnci Vakfında Güç Kaynağı unvanıyla Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini devraldı. Ürkmez ile holdingin ve kendi gündeminin yanı sıra ACI’ın hayatında bıraktığı izleri de konuştuk. ACI’dan mezuniyetinizden sonra kariyeriniz ve hayatınız nasıl ilerledi? ACI’daki son senemde mimarlık okumak istediğime karar verdim. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümünü kazandım. Eğitimim bitince hep aklımda olan yurt dışı deneyimi için Milano’da Scuola Politecnica di Design’da iç mimarlık üzerine iki senelik yüksek lisansımı tamamladım. Mezun olduktan sonra okuldan iki İtalyan arkadaşımla birlikte bir tasarım stüdyosu kurduk ve ağırlıklı paketleme, teşhir ürünleri olmak üzere farklı kuruluşlara hizmet verdik. Üç senelik iş tecrübesinin ardından Türkiye’ye dönmeye karar verdim. Doğrusu, ailem ve yakın arkadaşlarımdan daha fazla uzak kalmak istemedim. İnci Holding bünyesinde, mimar olarak örnek aldığım, babamın kurucusu olduğu KonKur İnşaat Şirketimizde 8 yıl çeşitli görevlerde bulunduktan sonra, grup olarak inşaat alanından çıkma kararımızla birlikte bir senelik İstanbul macerasına geçiş yaptım. Bu arada 6 aylık Harvard Business School, PLD-Liderlik Gelişimi Programını tamamladım. İstanbul Kültür Sanat Vakfının (İKSV) ilk kez düzenlediği 1. Tasarım Bienali ekibinde yer aldım. Benim için rengârenk bir deneyim oldu. Yeniden İzmir’e dönüşümle birlikte 2013 yılından bu yana İnci Holding yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyorum. 2020 yılı başında aynı zamanda İnci Vakfında Güç Kaynağı unvanıyla Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini devraldım. Bu arada eşim Orkun ile melek yatırımlarımız var, aktif olarak takip ediyoruz. 5 yaşındaki oğlumuz Atlas ile de ruhen gelişmeye keyifle devam ediyoruz. Üniversitede mimarlık okumanız bilinçli bir tercih miydi? Annem de babam da mimar. Küçüklüğümden beri babamın ofisinde geçirdiğim zamanların mutlaka bu kararda etkisi olmuştur. Ayrıca ikisinin de hayata detaycı ve özenli bakışlarını, her bulundukları ortamda estetik arayışlarını ve bunu doğal olarak çevrelerindeki insanlara da yansıtmalarını hep hayranlıkla izlemişimdir. Aslında lisede sosyal bölümde okumama rağmen son sene mimarlık istediğime karar verdim ve fen- matematik konularında kısa bir çalışma dönemim oldu. Üniversite tercihlerimde sadece mimarlık bölümlerini yazdım. İyi ki bu bölümde okumuşum, başka bir eğitim aldığımı düşünemiyorum. Aldığınız mimarlık eğitiminin bugün aile şirketiniz olan İnci Holdingde üstlendiğiniz görevlere nasıl bir katkısı olduğunu düşünüyorsunuz? Geçmiş dönemlerde şirket yönetim kurulları daha tek tip yeteneklerden oluşurdu, artık çeşitli yetenekleri bir araya getirmeyi özellikle gözetiyoruz. Mimarlık eğitimi hayata bakışınızı genel anlamda etkiliyor. Çalışma biçiminizi mesela. Bugün iş yerlerimizde gündemde olan “tasarım odaklı düşünce”, “projelerle yönetim” gibi konulara epey aşinayız. Konuları farklı açılardan değerlendirebilmek için sorular sormayı öğrendik. Ayrıca mimarlık, eğitim boyunca ve sonrasında sürekli ve tutarlı çalışma disiplini isteyen bir meslek, gece-gündüz ayrımı olmadan. Bir proje üzerinde çalışırken onlarca kez eleştiri alır, bozar yeniden yaparsınız ve bu çok doğal bir hâle gelir. Böylece öğrendiğimiz dirayet ve devamlılığın iş hayatında, özellikle de içinde bulunduğumuz öngörülemez zamanlarda çok önemli olduğunu görüyorum. Tabii tüm bunların yanında kurumsal bir işletmenin ihtiyaçları doğrultusunda dışarıdan eğitimlerle de eksiklerimi yıllar içerisinde tamamladım. Pandemi birçok sektörü etkiledi. Siz bu süreci nasıl geçirdiniz? İnci Holding olarak otomotiv tedarik sanayi, hizmet, teknoloji ve sosyal sorumluluk olmak üzere dört ana kolda, 10 kuruluşla faaliyet gösteriyoruz. 2020’de pandemi sürecinin olumsuz etkilerini azaltmak ve krizin getirdiği fırsatları yakalamak için tüm bu iş kollarında koordinasyonlu bir şekilde ve çevik yönetim anlayışıyla hareket ettik. Bu zorlu yılda çalışanlarımızın sağlığını ve iş güvencesini önceliklendirerek istihdamımızı koruduk, nakit ve kâr odaklı büyümemize devam ettik. Sadece risklere değil fırsatlara da odaklanan bir grup olarak, 2021 yılında grup şirketlerimizde sağlıklı büyüme odağıyla üretim ve ihracat tüm hızıyla sürüyor. İnci Holdingin ve sizin gündeminizde bu sene hangi konular var? Ana faaliyet alanlarımızda yıllardır güçlenerek devam eden global ortaklıklarımız bulunuyor. Bu yıl öngördüğümüz kapasite artırıcı, ürün ve hizmet geliştirici projeleri devreye alacağız. Avrupa başta olmak üzere sinerji yaratabileceğimiz yeni alanlardaki yatırım fırsatlarını değerlendirmek de önceliklerimizden. Hedeflerimizi uzun vadeli destekleyen, Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm elbette gündemimizde üst sıralarda yer alıyor. Benim en çok önemsediğim konu ise: Sürdürülebilirlik. Grubumuzun vizyonu ve değerleriyle örtüşen bir kavram. “Geleceğin işlerinde, uluslararası yatırımlarla; şirket değerini katlayarak yeni nesillere aktarıyoruz” diyoruz. “Şirket değerinin katlanması” konusu sadece cirosal büyümeyle alakalı değil. Biliyoruz ki, yeni dönemde şirket değeri sadece finansal parametrelerle “Ben değil, ‘Biz’ düşünce biçimi, geleceğimiz için ihtiyacımız olan araç. Okulumuz bize her adımımızda kullanmamız gereken bu araçtan nasıl yararlanacağımızı öğretti, artık sorumluluk her birimizde…”
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=