SEV Connect - Yaz 2021

28 CONNECT 12 Portreler benim iş hayatımda, en çok yorulduğum, ama en çok keyif aldığım, mükemmel yönetici nasıl olur, o yöneticiye nasıl layık olunur, nasıl ekip arkadaşı olursun ve birbirini asla satmazsın, bir iş sıfırdan en mükemmel şekilde nasıl yapılır, bütün itirazlara, bütün vasatlaştırmalara karşı nasıl direnilir, haklı ısrar nasıl her şeyi yıkar ve sonunda kazanır, çok iyi bildiğinizi sandığınız her şeyden nasıl vazgeçersiniz, bana bunları ve daha fazlasını öğreten, hayatımın dönüm noktası bir iştir. Ben Enpara sayesinde, eğitimini aldığım tasarım disiplinini yeniden keşfettim. Deneyim tasarımının nasıl yapılacağını, yaparak öğrendim. Dışarıdan bir tane danışman şirket dâhil olmamıştır Enpara’nın yaratım ve tasarım sürecine, her şeyi biz yaptık. Elsa, yöneticimiz, bana bir gün çok umutsuz bir anımızda, “Ömür, nasıl olacak bu iş, yapabilecek miyiz sence?” demişti. Ben de “Dünyada iyi yapılan her şey, ona inanan ve onun için deli gibi çalışan bir avuç iyi insanın eseri Elsa, eminim yapacağız.” demiştim. Nitekim de öyle oldu. Enpara’nın başarısını yaşamak nasip olduktan sonra, heyecan aradım. Annelikle beraber tekrar DDB Group’a döndüm, bu kez de Tribal DDB’yi yükselişe geçirmek ve tam hizmet ajansı yapmak üzere, Genel Müdür olarak. Enpara’dan sonra ürünün kendisinden, hizmetin ve deneyimin kazandık. Rüya gibiydi. Londra’dakiler bana “Madame President” diyorlardı. Ama kazanılan 3 yıllık, 5 yıllık ihalelerin kontratları bitmeden R/GA 2,5 senenin sonunda bu ülkeden çıkma kararı aldı. Hızla yükselen döviz, dengesiz ortam, güven vermeyen hukuk sistemi onları korkuttu. Kendi şirketiniz Primer’i kurmaya bundan sonramı karar verdiniz? Böyle bir hayaliniz varmıydı? O sırada işsiz kalmakla, R/GANY’a gitmek arasında kaldığım, ama R/GA’i de artık istemediğim, kimseye güvenmediğimbir dönemdi. Müşterilerim ikna etti beni, “Neden kendi işini kurmuyorsun?” diye sordular. Primer, bir marka ve tasarım danışmanlığı şirketi. Ortağım, Arda Sesli de bir İzmirli. İkimiz de reklamdan önce tasarıma, ürüne, faydanın tasarımına inanıyoruz. İki senedir, ulusal ve uluslararası arenada büyükmarkalar ile tasarım ve marka stratejileri geliştirmek üzere iş birlikleri yapıyoruz. Kendi işimin sahibi olmakla ilgili gerçekten hiçbir hayalim yoktu. Beni buna teşvik eden bir ailem ya da çalışma ortamımolmadı hiç. Maaşlı iş, “ekmek elden, su gölden” gibi algılanıyor, siz de öyle sanıyorsunuz. Oysa ben kendi işimi kurunca anladımki, ben zaten her maaşlı işime sanki şirket babamınmış gibi adanmış halde çalışıyormuşum. Şimdi üzerine bir de “hayır deme özgürlüğü” başta olmak üzere bir sürü özgürlükler eklendi. Üniversitede CIP'te başlayan Eğitim ReformuGirişimindenReklamcılar Vakfı Başkanlığına birçok vakıf ve sivil toplumörgütlerinde de görev alıyorsunuz... Bu kadar hareketli bir meslekte nasıl vakit ayırıyorsunuz? Dernekçilik, vakıfçılık benimparalel hayatım... Ortağımöyle diyor. Bu konu benimolmazsa olmazım, ACI’dan itibaren beynime de kazınmış bir konu. Hizmet etmek için varsın, var olmalısın. Sabancı’da okuyan herkes CIP’tenmezun olur, zorunlu derstir çünkü. Bizimokullarımızda da olan bir uygulama aslında. Toplumsal fayda yaratan bir kulübe üye olma zorunluğu vardı, ben ACI’dayken Braille Club’da çalışmıştım. Sabancı’ya 99 senesinde girenler içinse CIP bambaşka bir konudur, çünkü 99 depremi Ağustos'ta yaşanmış ve siz Eylül'de, deprembölgesine 20 dakikalık mesafede olan bir okula başlıyorsunuz, üstelik yatılısınız. Üstelik depremden doğrudan etkilenmiş bir okul idaresi, ailelerini kaybetmiş okul arkadaşlarınız var. Okulda yapacak çok bir şey zaten yok, tasarlanmasından kopamadım, reklam beni hiçbir zaman tam olarak tatmin etmiyordu. Enpara’da işin sahibi olarak bunu yapmanız kolay, bütçe sizin, yetki sizin. Ama ajans tarafına geri dönünce, işin sahibine, senin işini senden daha iyi yapabilirim fikrini satmak kolay değil. R/GA dünyada bunu başarmış çok az şirketten biri. R/GA’de gördüğüm ilana gecenin bir yarısı aniden başvurdum. İş değiştirmekle ilgili hiçbir sebebim, niyetim yokken. Tribal çok başarılıydı, üst üste yılın ajansı seçiliyorduk, çok da mutlu çalışıyorduk. Ama ben uluslararası arenada çalışmak istiyordum, reklamdan daha fazlasını yapmak istiyordum, konforlu alanımdan çıkma zamanım gelmişti ve "Aynı maaşı verirseniz neden olmasın?" diyerek gittim. R/GA de güllük gülistanlık bir yer çıkmadı. Hiçbir zaman istediğiniz gibi olmuyor hiçbir şey, hele benim gibi hayaller kuran, bir şeyi hemen çok harika sanmaya meraklı biriyseniz. R/GA kısa süre sonra bana dünyadaki 19 yöneticisinden birisi olmayı teklif ettiğinde, Türkiye’de bir tane bile müşterisi kalmamış bir yerdeydi. Kazanılması gereken ihaleler milyon pound değerindeydi ve karşımızda devler vardı. Kesin başaramam diye düşündüğümü hatırlıyorum. Buraya harika bir ekip kurduk, Londra’daki İstanbul ekibinin sayesinde. İhalelerin tamamını • Ömür Kula Çapan: “Yaratıcı bir endüstride tecrübeniz, gustonuz ve yaşama dair sonsuz bir merakınızın olması gerekiyor. Yaratıcı düzenin çalışma prensipleri anlamında çok şey değişmez bana sorarsanız. Ama salgın sabrımızı taşırdı. Olduğu kadar olmadığı ‘kader’ diyemeyecek noktadayız, her konuda. Hızlıca da yıkılıyor zaten kendiliğinden. Yerine ne konacağı asıl mesele ve bu konu da işte yaratıcı iş gücünün aklına, fikrine en çok ihtiyaç duyacağımız mesele.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=