SEV Connect - Yaz 2021

100 CONNECT 12 H AY D A R G Ö F E R • (Üstte ve altta solda) TAC Mezunlar Derneği ve SEV, doğum günlerinde Haydar Göfer'i hiç yalnız bırakmadı. (Altta solda) Hocaların Hocası Haydar Göfer, öğrencisi olan ve TAC Kimya öğretmeni olarak 28 yıl emek veren Erdoğan Kaynak (TAC'63) ile birlikte. (Altta) Sevgili Hocam kitabı. bir söyleşisinde şöyle söylüyor: “Kızlarımız yoktu o zamanlar. Şimdi kızlar da var. Her şey var. Her teknoloji var. Işıklar, şu, bu… Benim zamanımda 40 mumluk ampullerle aydınlatırdık o sahneyi. O küçücük sahnede biz ne büyük piyesler oynadık. (...) Aman ne tatlı piyesler, ne güzeldi yahu. Bir seferinde kaymakama gitmiştim… Adını hatırlayamıyorum şimdi. Bana ne dedi biliyor musunuz? Hocam dedi, “o oynadığınız piyes,” kimindi bilmiyorum birçok piyesleri vardı, çok oynanıyordu bilhassa İstanbul’da. “Efendim, ben piyesin sahibinin piyeslerini 7-8 kere seyrettim, sizin piyesiniz onlardan aşağı değildi,” dedi. Tiyatroda seyretmiş, aynı oyunu okulda izlemiş. (...) Evladım, evet film de yararlı ama tiyatronun insanlara etkisi daha başka. Çünkü görüyor, insanı görüyor. Ötekinde hayal görüyor.” MEZUNLAR DERNEĞI Haydar Göfer, 1948’den 1975 yılında emekli olana kadar 27 yıl boyunca TAC’nin kapısından öğretmen olarak girdi. Ancak emekli olmadan önce TAC ve okul kültürü için çok önemli bir köşe taşının konulmasında, TACMezunlar Derneğinin canlanmasında emeği geçmişti. Daha önce 1948 yılında birkaç mezun tarafından başlatılan Dernek çalışması 1958 yılına kadar pek mesafe alamayınca, o zamanın okul müdürü olanMr. Maynard, öğrencilerle olan güçlü bağlarını da bilerek Göfer’den destek ister: “Ondan önce rahmetli avukat Muvaffak Kavrar bir çalışma yapmış ama fiile çıkmamış. Sonra nereden kaynaklandı hatırlayamıyorum şimdi. Ben aldım işi, bu işin yürütülmesini, ondan sonra yavaş yavaş gelişti. Ankara’da mezunlar cemiyetine bir toplantıya gitmiştik. Orada arkadaşlardan, mezunlardan yardım istedik. İstedim ama kimsede bir katkı yapma isteği yoktu. Eli boş döndüm. Neden? Çünkü mezunlar cemiyetinin ne iş göreceğini, neler yapabileceğini, neleri yaşatabileceğini henüz kimse bilmiyordu. Cemiyeti bilmiyordu. Yeniydi. İşte yalnız başlatmamız önemliydi. O yıl üzerinde durdum ama ben cemiyetin başkanlığını yapamam, öyle bir hakkım yok. Yine de önceleri başkanmış gibi çalışarak arkadaşları, mezunları harekete geçirmek suretiyle azar azar da olsa bir faaliyete başladık. Yani çok zorlukla canlandı bizim fidan. Ben sulaya sulaya, azar azar öldürmeden büyütmeye çalıştım. Ondan sonra devrettik, bugünlere kadar geldi. (...) Fakat muhakkak ki mezunlar cemiyetinin kurduğu bu sistemhayırlı bir sistem oldu. Onu sizler yürüteceksiniz.” “SEVGILI HOCAM” Emekli olduğu günler için, “bazı üzücü olaylar olmasa idi 30 yıla tamamlayacaktım,” diyor, ama Haydar Göfer emekli olsa da Tarsus’u bırakmaz ve orada yaşamaya devam eder. Öğrencileri de mezun olsalar da onu unutmazlar. Dünyanın ve Türkiye’nin neresinde olurlarsa olsunlar, gittikleri her yerden ona mektup yazmaya devam ederler. Göfer Hoca’nın öğrencilerinden biri olan rahmetli gazeteci Mete Akyol’un onu 1992 yılında bu mektupları bir araya getirmeye ve yayınlamaya ikna etmesiyle, dünyada çok az örneği olan bir kitap ortaya çıkar: “Sevgili Hocam, Bir Öğretmene Mektuplar.” İlki 1953 yılında sonuncusu da 1985 yılında yazılan bu 60mektubun yazarları arasında Türkiye’de siyasetten akademiye, iş dünyasından sanat dünyasına birçok başarılı mezun yer alıyordu. Göfer, iki yıl önceki son söyleşisinde bu kitap için şunları söyleyecekti: “Yalnız okula, ki zannederim dünyanın hiçbir okulunda yoktur, o “Sevgili Hocam” kitabını bıraktı, deyin. Hatıra olarak. Onu küçümseyenler vardır belki, ama o mektuplar çok değerli mektuplar. Şunu hemen belirteyim, dönüyorum dolaşıyorum böyle, dünyanın en mutlu, en şanslı öğretmeni benim. Bir de kader. Kadere inanın. Kaderi değiştiremezsiniz. (...) Tarsus Amerikan Kolejine geldim. Ve şunu gördüm, bir disiplin, fevkalade güzel, çocuklar fevkalade iyi, dersler gayet güzel gidiyor. O bakımdan şansım beni iyi bir yere getirdi. Ve 27 yıl çalıştım.” Eminiz şimdi Haydar Hocanın ruhunun bir parçası, TAC bahçesinde onun adına öğrencilerinin diktiği çınar ağacında yaşıyor, Tarsus’un kavurucu güneşinin altında onun gölgesi, kendisini tanımasalar bile yine binlerce öğrencisine kol kanat gerecek, TAC’nin kalbinde hep yaşamaya devam edecek... Teşekkürler “Sevgili Hocam.” Kaynaklar ve fotoğraflar: https://tacmemories.org/portfolio-types/haydar-gofer-salonu/ http://www.meteakyol.com.tr/1992/sevgili-hocamin-ogrencileri.html BizLetter, Mayıs 2018, “Haydar Göfer’in Kalemin’den” BizLetter, 2019 Sayı:1, “Geçmişten Bugüne TAC Mezunlar Derneği” • 100’ÜNCÜ YAŞINDA SON “MAVRA” Haydar Göfer 13 Şubat 2019’da yani 100’üncü yaşını kutlarken TAC’ye gelerek yeniden öğrencilerle buluşmuştu. Son defa TAC’de derse giren Haydar Hoca, öğrencilerle edebiyat hakkında “mavra” yapıp TAC anılarını anlatmıştı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=