SEV Connect - Yaz 2020
CONNECT YAZ 99 “BIR OLMAYI UNUTMAYALIM, OKULUMUZUN BIZE VERDIĞI DEĞERLERE CEVAP VERMEYE HER ZAMAN HAZIR OLALIM.” Yıllardır Blake House’u yönetiyor ve Beacon dergisinin çıkmasına katkıda bulunuyorsunuz. Okuldaşlarınızla birlikte bir şeyler üretmek, ortak geçmişten gelip ortak geleceğe doğru ilerlemek sizde nasıl bir his yaratıyor? Bayılıyorum... Çoğunu eski yıllardan biliyorum, onlar için hâlâ Aliye Ablayım. Gençleri ise kızımdan veya ailenin Kolejli gençlerinden ya da ailemize katılan gelin ve damatlardan tanıyorum. Onun için ilk hissettiğim, “aidiyet” hissi. Ben ‘66’dan bu yana aynı kültür, aynı dil, aynı gelenek içindeyim. Büyük küçük hepimizin baktığı pencere hep aynı, okulumuzun açtığı pencere; fikirler, görüşler, tartışmalar her zaman seviyeli, yapıcı ve gayet renkli. Eski ve yeni birleşiyor ve böyle olunca da çok güzel işler ortaya çıkıyor. Yeni mezun olmuş gençlere, okullarıyla bağlarını koparmamalarının onların hayatını nasıl etkileyeceğiyle ilgili neler söylemek istersiniz? Genç mezunlarımız, şunu bilmeniz çok önemli; harika bir okuldan mezun oldunuz. Zaman zaman kampüsten geçerken gençleri görüyorum, hepsi birer fişek. Bu enerjinin okuldan mezun olunca, okula dönmesi kadar tabi bir şey olamaz. Aldığımızı ziyadesiyle geri vermeyi bilmemiz lazım. Nasıl mı, ona sahip olduğumuzu göstererek; kâh mali, kâh fiziki, her yönden. Oğlum Galatasaray Lisesi mezunudur ve ben eskiden onu çok kıskanırdım. Öyle bir dayanışmaları vardır ki, anlatılamaz, yaşanması lazımdır. Bu kıskançlık 2019’un o soğuk Homecoming gecesinde son buldu, tesadüfen İzmir’de olup, o gece beni görmek için okula gelen oğlumdan, “Bu soğukta, bu kalabalık” lafını duyduğumda, “Biz böyleyiz işte” demişim. Bir olmayı unutmayalım, okulumuzun bize verdiği değerlere cevap vermeye her zaman hazır olalım. Son olarak, hayatının önemli bölümünü okuluna vakfetmiş; bölümümüzün adı gibi “mezun olamamış” biri olarak, “İzmir Amerikan Koleji denince ne hissediyorsunuz” diye sorsak, neler söylemek istersiniz? Ben 1966’da mezun olup çalışmaya başladığımda, 19 yaşındaydım. Bir ara çocuğum için ayrılmıştım, sonra bir kez daha ayrıldım; fakat bumerang gibi tekrar tekrar dönüp geldim. Sanki bu topraklar beni çekiyor. Biliyorum ki, çalışma hayatımın noktası Blake House olacak. İşe Aliye Abla olarak başlamıştım, şimdi 73 yaşındayım ve hâlâ Aliye Ablayım. Herkese kısmet olmaz böyle yaşsız kalmak. Bir de devamlı alışveriş halinde olmak çok önemli; kâh ’66 mezunu oluyorum, sonra bir bakıyorum ’84, sonra ’93, sonra Yetişenlerin son sınıflara verdiği Moral Pikniği’nde kendimi son sınıfta buluyorum. Biraz da eskici gibiyim; eskiler satıyor, yeniler alıyorum.
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=