SEV Connect - Yaz 2020
90 CONNECT YAZ MERKEZI LONDRA’DA bulunan ve günümüzde dünyanın en önde gelen müzayede evlerinden biri olarak genel kabul gören Christie’s, bundan on küsur yıl önce Türkiye temsilciliğinin Eda Kehale tarafından yürütülmesi kararını verdi. Bu, tesadüfen verilmiş bir karar değildi elbette. Tabiri caizse sanatın içine doğan ve içindeki sanat tutkusunu aldığı eğitimle de perçinleyen Kehale, temsilciliğini yaptığı kurumun sadece çağdaş sanatta değil, antikadan empresyonizme, saatten mücevhere kadar geniş bir alanda faaliyet göstermesinin kendisini geliştirmek için fırsat sunduğunun altını çiziyor. Üsküdar Amerikan Lisesinin ardından Amerika’da, Northwestern Üniversitesi'nde Ekonomi okumuşsunuz. Okurlarımızın sizi daha yakından tanıyabilmeleri için kariyerinizin nasıl şekillendiğini kısaca anlatabilir misiniz? Üsküdar Amerikan Lisesini takiben Northwestern Üniversitesinde Ekonomi ve Sanat bölümlerini birlikte bitirdim. Ardından Türkiye’ye dönerek PriceWaterhouseCoopers, Pfizer ve Habitat’ta çeşitli kurumsal pozisyonlarda görev aldım. Bir yandan da bir süre Sinan Demirtaş atölyesinde baskı çalışmalarına devam ettim. Christie’s Müzayede Evinden Türkiye temsilciliği teklifi gelince, okuduğum iki alanı bir araya getiren bir pozisyon olması sebebiyle mutlulukla kabul ettim. On küsur senedir danışman olarak bu işi yürütürken, Christie’s dışında farklı sanat projelerine de vakit ayırmaya çalışıyorum. Uluslararası ölçekten değerlendirdiğinizde çağdaş sanatın Türkiye’de kat ettiği mesafe hakkında neler düşünüyorsunuz? Bienaller ve Contemporary Istanbul gibi etkinlikler bu sanata olan ilginin gelişmesine nasıl bir katkı sağladı? Türkiye’de çağdaş sanat üretimi 1960’lardan itibaren, modern ustaların izlerinde ve Avrupa etkisiyle başlıyor aslında. Bu dönemlerde eser üreten Nil Yalter, Gülsün Karamustafa gibi sanatçıların önemi, 2000’lerde Türkiye’de çağdaş sanata ilginin artmasıyla çok daha iyi anlaşıldı. Bu dönemde açılan İstanbul Modern, Sabancı Müzesi gibi özel girişimler, halkta da sanata ilginin artmasına olanak verdi. Buna paralel olarak İstanbul Bienali’nin öneminin artması, Türkiye’de çağdaş sanat galerilerinin açılması ve Contemporary Istanbul’un gelişmesi derken, sanat piyasası da ciddi bir büyüme trendine girdi. Bienal, uluslararası sanat dünyasının da odağını Türkiye’ye çekti ki, bu da sanatçılarımızın uluslararası platforma geçmeleri için çok değerli bir adım. Bunun yanında SAHA, SPOT gibi sanata destek amaçlı kurulan dernek ve sanat platformlarının katkılarıyla birlikte, Türkiye’de ekonomik gelişmelerle piyasa yavaşlasa da, sanatçılarımızın uluslararası bienallerde, müze sergilerinde sergilenmeye devam ettiğini görmek çok sevindirici. Dünyanın en önemli müzayede evlerinden biri olarak kabul gören Christie’s’in Türkiye temsilcisisiniz. Sanat alanında söz sahibi bir kurumun temsilcisi olarak yürüttüğünüz çalışmalar ve bu çalışmaların Türkiye’deki sanat çalışmalarına sağladığı katkı hakkında neler söylemek istersiniz? Uluslararası bir sanat firmasının temsilcisi olmak, öncelikle pek çok alanda dünyanın önde gelen uzmanlarıyla birlikte çalışma fırsatını veriyor. Bu uzmanlarla Türkiye’deki koleksiyonlar üzerinde çalışmak, danışmanlık vermek ve gelişimlerine olabildiğimiz kadar destek olmak güzel bir ayrıcalık. Bunun yanında, sanat tarihimiz açısından önemli olan bazı eserlerin Türkiye’ye kazandırılmasına aracı olmak, tabii Kültür&Sanat ALANINDA DÜNYANIN ÖNDE GELEN ISIMLERINDEN OLAN CHRISTIE’S MÜZAYEDE EVI’NIN TÜRKIYE TEMSILCISI OLAN EDA KEHALE, ÜSKÜDAR AMERIKAN LISESININ KENDISINE ALIŞILMIŞIN DIŞINA ÇIKARAK KEYIF ALABILECEĞI ŞEYLERE ODAKLANMA CESARETI VERDIĞINI SÖYLÜYOR. Alışılmışın dışına çıkmak EDA KEHALE ( UAA’ 97 )
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=