SEV Connect - Yaz 2020
CONNECT YAZ 87 sanata bakışın nasıl bir değişim geçirdiğini kısaca öğrenebilir miyiz? Geçen zaman içinde Türkiye’nin hem üretim hem de beğeni anlamında çok yol kat ettiğini söyleyebilirim. Benimmesleğe başladığım dönemde, video sanatını ya da bir yerleştirmeyi galeri ya da fuarda sergilemek, hele hele satmak pek söz konusu değildi. Çağdaş sanata bakış açısının ve izleyicinin yönelimlerinin gelişmesinde şüphesiz ki, sanata kurumsal anlamda destek veren; öncesinde Garanti Platform daha sonra SALT, Borusan Contemporary, Arter, İstanbul Modern Müzesi ve İstanbul Bienali gibi özel teşebbüs pratiklerinin doğrudan etkili olduğunu gözlemledim. Zaman içinde bu kurumların çağdaş sanatı tutarlı bir şekilde desteklemesi ve göstermesiyle, seyircilerin de gözlerini ve bakış açılarını geliştirdiklerini düşünüyorum. Çeşitli güzel sanat fakültelerindeki ileri görüşlü ve vizyoner öğretmenlerin de öğrencilerini bu yönde teşvik etmelerinin ayrıca katkısı çok olmuştur. Daire Sanat’ın kâr amacı gütmeyen bir mekân olmasını, genç sanatlara kapılarını açmasını amaçladığınızı biliyoruz. Bu bakış açısıyla başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki sanat ortamına nasıl bir katkı sunmayı hedeflediniz? Daire Sanatın amacı, baştan beri çağdaş sanat üreten özellikle de genç, kendini gösterecek mekân bulmakta zorlanan ama Türk çağdaş sanatına eserleriyle katkıda bulunacağını düşündüğüm sanatçılara destek olmaktı. Galeri olarak işlediğimiz ve sanatçı temsiliyeti yaptığımız 2011-2017 seneleri arasında dahi bundan ödün vermemeye çalıştık. Sergileme seçimlerimiz asla satış odaklı olmadı. Ticari odaklı olmamak, satılacağı daha emin işleri değil, çağdaş sanatın iyi birer temsilleri olduğunu düşündüğümüz işleri, satışı çok riskli dahi olsa, sergilemekten kaynaklanıyordu. Yukarıdaki soruyla bağlantılı olarak yeni hedefleriniz ve o hedeflere ulaşmak için gerçekleştirmeyi planladığınız projeler var mı? Şimdi ise tamamen non-profit anlamında kâr amacı gütmeyen kuruluş olarak Açık Atölye Sanatçı Programını yürütüyoruz. Bu, yeni bir sergileme metodu olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Daire Sanatın bugüne kadar kazanmış olduğu tanınırlık ve etrafında oluşturduğu izleyici kitlesinden de istifade ederek, dönemsel olarak değişen bir seçici kurul tarafından seçilen çeşitli sanatçılara görünürlük sağlamayı amaçlıyoruz. Dairenin temellerini attığınız Cihangir’deki mekânın bir bölümünü atölyeye dönüştürdünüz. Bu bir adımla sanatçıyla sanatseveri üretim alanında buluşturmayı amaçladığınızı düşünerek, bu girişimle şimdiye kadar aldığınız yolu öğrenebilir miyiz? Şimdiye kadar Alp İşmen atölyesi Aralık 2019- Mart 2020 arasında ve Helena Kauppila atölyesi de Aralık 2019- Şubat 2020 tarihleri arasında faaliyetlerini sürdürdü. Haftanın iki günü, atölyeleri izleyiciye açık oldu. Covid-19 döneminde ise Işıl Çelik ve Buğra Erol’un ev-atölyelerinden yaptıkları paylaşımları sosyal medya kanallarımızda yayınlayarak, onların atölye dönemine tanıklık sağlamaya çalıştık. Aralık 2019’da yaptığımız Açık Çağrı sonucunda ise sonbahar 2020 döneminin sanatçısı belirlenecek. Zor zamanlarda sanatsal üretimin arttığına dair yaygın bir inanış var. Sanatın içinde bulunan biri olarak, pandemi sürecinde sanatsal üretimin arttığına dair bir gözleminiz oldu mu? Sanatçılar için bu dönemdeki verimliliğin kişiden kişiye değiştiğini gözlemledim. Bazıları çok konsantre olup gerçekten de üretimlerini hızlandırdılar. Ancak bu dönemde psikolojik ve hatta maddi zorluklar çok yoğundu. O nedenle, her sanatçının böyle sağlıklı bir yaratım sürecinden geçtiğini söyleyemeyeceğim. Tam tersi, hazırlandıkları projeler ve sergiler yarıda kalınca motivasyon bulmakta zorlandılar diyebilirim. Daire Sanat olarak, pandemi sürecini nasıl geçirdiniz; mekânın kapalı olması karşısında, sanatseverlere ulaşmanın farklı yöntemlerine (online sergiler vb.) başvurdunuz mu? Yukarıda belirttiğim gibi mekânda fiziksel olarak sanatçılarla izleyicileri buluşturamayacağımız için, Açık Atölye Sanatçı Programının (AASP) Karantina Rezidans Programı adıyla, sosyal medya kanallarımızda sanatçıların atölyelerindeki üretimlerden paylaşımlar yaparak dönüştürdük. Son üç ayı bu şekilde değerlendirdik. İnşallah eylüle kadar salgın dinerse, yeni sanatçımız atölyesini eylülde Daire Sanata taşıyacak. Son olarak, sanata duyduğunuz ilginin beslenerek büyümesinde mezunu olduğunuz Üsküdar Amerikan Lisesinin rolü ve önemi nedir? Güzel sanatlara yönelimimde bir etkisi olmasa da genel olarak yıllarca katıldığım Talent Showlar, müzikaller ve piyesleri düşünürsek, yaratıcı tarafımı çok besleyen bir lise eğitiminden geldiğimi söyleyebilirim. Lise sonda Müzik Kulübü başkanlığı yapmış ve birçok sahne etkinliğinde yapımcı rolü üstlenmiştim. Bunların hepsi elbette beni çok geliştiren ve sanatsal yönde ileride faaliyet göstereceğimin belki de habercisi olan etkinliklerdi. UAA’nın bana en büyük katkılarından biri bağımsız düşünme yetisini (thinking out of the box) kazandırmış olmasıdır. Yoksa yıllarca siyaset bilimi okuyup sonra sanat yönetiminde bir kariyer yapacağımı ben bile düşünemez, belki de cesaret edemezdim. • Pandemi öncesinde Cihangir’deki galerinin bir bülümünü Sanatçı Atölyesi olarak ayıran Selin Söl, haftanın iki günü atölyenin kapısını ziyaretçilere açarak sanatçı ile sanatseveri buluşturdu.
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=