SEV Connect - Yaz 2020

68 CONNECT YAZ TÜLAY GÜNGEN (ACI’ 74) PANDEMI GÜNLERINDE YAYINCILIK Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü Tülay Güngen, Covid-19 pandemisi sürecinde yayıncılık sektöründe yaşananları ve yeni normalin bu sektöre etkisini değerlendirdi. COVID-19 PANDEMISI, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok ofisin kapılarını kapatmasına; çalışanlarının işlerini evlerinden yürütmesine neden oldu. Kapanan ofisler arasında yayınevleri ve kitabevleri de vardı. Kimi araştırmalara göre, toplumun önemli bir kısmının evinden çıkmadığı bu günlerde, kitap okuma oranında azımsanmayacak bir artış gözlendi. Satın almaların online platformlar üzerinden gerçekleştiği bu dönemde yaşananlara ilişkin detaylı bilgi almak üzere, sorularımızı Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü ve Sağlık ve EğitimVakfı Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Tülay Güngen’e yöneltiyoruz. Koronavirüs salgını ve beraberinde Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan etmesiyle birlikte yayıncılık sektörünün dünyada ve Türkiye’de attığı ilk adımlar neler oldu? Pandemide yayıncılık sektörü de bir darbe aldı. Hızlı bir şekilde, iletişimi fiziki açıdan mümkün olduğunca sınırlamaya dönük önlemler alındı. Kitabevleri ve matbaaların çoğu kapandı, yayıncılar evden çalışmaya başladı. Etkinliklerin kimi hemen iptal edildi, kimi çevrimiçi mecralara kaydırıldı, kimi de ileri bir tarihe ertelendi. Dünyanın her yerinde yazar-yayıncı-okur tanışmaları açısından çok önemli bir yer tutan fuarlar iptal edildi; örneğin Londra, Bologna, Taipei, BookExpo, Birleşik Krallık’ın en önemli edebiyat etkinliği sayılan Hay Festival gibi. Ülkemizde de Bursa Kitap Fuarı yarıda kesildi, İzmir ve Kocaeli yapılamadı. Salgın nedeniyle kapatılan mekânlar arasında kitabevleri de vardı. Yayıncılar Birliğinin verilerine göre o tarihte basılmış, ama dağıtımı yapılmamış kitapların sayısı 5,5 milyon civarındaymış. Yayıncılar Birliği, yaptığı çalışmayla ayrıca kitap satışlarının nisan ayında yüzde 63 oranında düştüğü saptamasında bulundu. Kuşkusuz bu, başta orta ve küçük ölçekli yayınevleri olmak üzere, maddi açıdan tüm sektörü etkileyen bir durum. Tam da bu noktada hükümetin “mücbir sebep” gerekçesiyle vergi oranlarında indirime gitmesi ve kısa çalışma ödeneği gibi bir yöntemi sunması yayıncıların ayakta kalabilmesinde ne derece etkili oldu? Vergi ertelemelerinin ve kısa çalışma ödeneğinin olumlu katkısı olmuştur mutlaka, ancak kitap üretme ve okura ulaştırma akışını bütün olarak düşünürsek, işin durması başlı başına bir sorun. Bireyler evlere kapandıkça online kitap satışlarında artış görüldü. Yayınevleri açısından bu artışın, kapalı kitabevlerinin yarattığı kaybı bir oranda hafiflettiğini söyleyebiliriz. Ancak online kitap satış kanalları günlük kapasitelerinin çok üstünde taleplerle karşılaşınca, tedarik konusunda hepimizin bildiği sorunlar yaşanmaya başladı. Sonuçta nisan ayı kitap üretim verilerine baktığımızda, kültür yayıncılığı alanında üretimin düşmediğini aksine az da olsa (yüzde 3,34) arttığını görüyoruz. Bu sevindirici bir gelişme ama üretilen kitap satıldı demek değil. Elbette önümüzdeki aylarda yaşanacak gelişmeler de belirleyici olacaktır. Pandemi döneminde kitaba artan ilgiyi biraz inceleyince, okurların yeni kitap keşfetmekten ziyade bildikleri klasik, modern klasik ya da bildikleri/tanınmış yazarların kitaplarına yöneldiklerini gördük. Yayıncılar Birliğinin sözünü ettiği, stokta kalan kitapların önemli bir bölümünün basılmış ama bahsettiğim nedenlerle okurla henüz buluşamamış kitaplar olduğunu düşünüyorum. Bazı ülkelerde, örneğin Almanya’da sanata ve kültüre, dolayısıyla da sanatçılara ayrılan hiç de azımsanmayacak bir bütçe vardı. Bu süreç, yerel idarecilerin ve merkezi hükümetin kültür sanat politikalarını bir kez daha gözden geçirmesine, mesela İngiltere’deki Arts Council benzeri bir oluşumun hayata geçirilmesine vesile olabilir mi size göre? Olmasını çok isteriz tabii ama ülkemizin koşulları o noktadan farklı bir yerde diye düşünüyorum. Türkiye’de kültür ve sanata kamu desteği oldukça sınırlı. Hem kurumlar hem de sanatçılar daha çok özel sektörden ya da sanatseverlerden gelen desteklerle ayakta duruyor. Fakat bu dönemde, okurların ve sanatseverlerin ulaşabildikleri her kanaldan, sanatla ve kültürle yoğun olarak ilgilendiğini gördük. Belki bu artan ilgi vesilesiyle, merkezi ve yerel yönetimler, topluma yönelik kültür ve sanat politikalarını geliştirme ve iyileştirme konusunda yeni adımlar atacaktır. Online satışlardaki artışı göz önünde bulundurursak, Türkiye’deki kitabevlerinin önemi giderek azalabilir mi? Örneğin Amazon’un yaşadığı deneyim (Amazon’daki satışların atmasıyla kitabevlerinin birçoğu bu rekabet altında ezilerek kapanmak zorunda kalmış, satışlar düşünce de bu sefer Amazon’un kendisi fiziki kitabevleri

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=