SEV Connect - Yaz 2020

64 CONNECT YAZ A. İLTER TURAN ( TAC’59) “BUGÜN YAPILAN TAHMINLER, YANILTICI OLABILIR” Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Siyaset Bilimi Profesörü A. İlter Turan, Covid-19’dan önce var olan uluslararası sorunların pandemi sırasında hızlanarak devam ettiğini, salt koronavirüs salgınından kaynaklanan bir değişiklik gözlemlemediğini belirtiyor. Prof. Turan, geleceğe yönelik bugün yapılan bazı tahminlerin doğru olduğunu söylemenin iddialı olabileceğinin altını çiziyor. KORONAVIRÜS SALGINI dünyayı kasıp kavurmaya başladığı andan itibaren en çok duyduğumuz tanımlama “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” idi. Toplumsal, siyasal, ekonomik ve uluslararası alanda “yeni normallerin” ne olacağı henüz belli değilken kullanılan bu tanımlama, herkesin zihninde farklı şeylerin canlanmasına neden oldu. Aslında soru şu: Bu virüs bütün dünyanın bugüne değin yarattığı sistemi değiştirmeye; özellikle ülkeler arasındaki ilişkileri sil baştan yazmaya gerçekten muktedir mi? Bu sorumuza yanıt almak üzere alanın uzmanı bir isme, Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi ve SEV Mütevelli Heyeti Üyesi, Emeritus Prof. Dr. İlter Turan’a başvuruyoruz. Pandemi öncesi dünya uluslararası siyasetinin genel bir portresini çizerek başlayabilir miyiz? Süregelmekte olan koronavirüs salgını döneminde, şiddetlenen bazı uluslararası geçimsizliklerin veya isterseniz temayüllerin diyelim, aslında uzun bir süreden beri devam ettiğini hatırlamamız gerekir. Neler oldu dediğiniz zaman, mesela koronavirüs dolayısıyla ABD, Çin’e karşı daha saldırganca girişimlerde bulundu, ama ABD ile Çin’in arasındaki ilişkiler zaten giderek daha rekabetçi bir mecraya dökülmüştü. Yine son günlerde duyduğumuza göre Amerika 10 bin askerini Avrupa’dan çekmeyi planlıyor. Bu, zaten devam etmekte olan bir sürecin yeni bir tezahüründen ibaret. Bununla birlikte, koronavirüs döneminde Avrupa’nın Amerika’yı, Çin ve Rusya’ya karşı yeterince desteklemeye hazır olmadığını göstermesi, bu adımı bir miktar hızlandırmış olabilir. Bunların dışında bir diğer gelişme de Birleşik Devletlerin, Dünya Sağlık Örgütünden desteğini çekmesiydi. Esas itibariyle ABD’nin bir süre önce de UNESCO’dan desteğini çektiğini; daha doğrusu kendisinin hâkimiyeti altında bulunmayan uluslararası kuruluşlara karşı desteğini çekmeyi bir tehdit olarak kullandığını görüyorduk. Dünya Sağlık Örgütü’nden desteğini çekmesini belki korona krizine bağlayabiliriz, ama Amerika’nın genel çizgisinden ayrılan bir olayla karşı karşıya değiliz. Zaten belirli bir kriz vardı. Koronavirüs de bunun üzerine tuz biber ekti diyebilirmiyiz? Korona krizi, belki bazı gelişmeleri hızlandırdı. Eğer korona krizinden kaynaklanan “kesin bir değişiklik oldu mu?” diye sorarsanız, ben değişiklik göremiyorum. Peki, bundan sonrası için öngörüleriniz nelerdir? Koronavirüs sonrası saflar daha da belirlenecek mi? Aslında iki tür değişik baskı ortaya çıktı ve netleşti. Mesela koronavirüs gibi uluslararası bir olguyla baş edilebilmesi için bugünkünden daha ileri bir uluslararası işbirliğine ihtiyaç var. Buna karşılık, kriz ortaya çıktıktan sonra her ülke kendi çözümünü üretmeye, dahası bu çözümü mümkünse başkalarının sırtından üretmeye çalıştı. Dolayısıyla aslında akla en uygun gelen işbirliğine gidilmesi yerine, akla daha az uygun olan “herkes kendi gemisiyle ilgilensin, gemisini kurtaran da kaptandır” şeklinde bir durumla karşı karşıyayız. Bu iki zıt yönde gelişen yaklaşımların korona krizinin sona ermesinden sonra da devam etmesini bekleyebiliriz. Evet, uluslararası işbirliğinin güçlenmesi gerekiyor ama bunun küresel çapta değil de bölgesel çapta, özel gruplar çerçevesinde gerçekleşmesi daha muhtemel görünüyor. Mesela Avrupa kendi içerisinde çözümler arayabilir. Çin, Rusya ve Orta Asya ülkelerinin birlikte çözüm arayışına gitmeleri söz konusu olabilir. Küresel çapta bir çözümün ortaya çıkacağını şimdilik göremiyorum; ama olmaz diyemem. Yine koronavirüs sonrasında mecburen bir uluslararası dayanışmaya ihtiyaç duyulacak alanlar da var. Çok büyük ihtimalle, bazı ülkelerde büyük iktisadi krizler ve açlık gibi olaylar ortaya çıkacaktır. Uluslararası camia bunu tamamen görmezlikten gelemez. Daha bir süre yardımlaşma mecburiyeti kendini hissettirecek, hatta belki vazgeçilmez olacaktır. Değindiklerimin dışında cereyan eden çatışmalar var. Bu çatışmalara koronavirüsün özel bir etkisinin olacağını pek sanmıyorum. İran-ABD çatışması, koronadan bağımsız olarak devam ediyor. Keza Çin- ABD rekabetinde korona bir alet olmuştur

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=