SEV Connect - Yaz 2020

CONNECT YAZ 37 arayışı başladı. New York uçuşları kapanmış, tek kaçış noktası Washington. Zaten yarı boş bavulu topla, kızlardan çekiştire çekiştire biraz fazla eşyalarını kap (ne de kıymetli oluyormuş kullanmadıkları eşyalar), buzluğa biraz yemek hazırla, son çamaşırı bulaşığı yıka kaldır derken geldiğim hızla hazırlandım. Ver elini JFK havaalanı. Yollar boş, terminal boş, bütün dükkânlar kapalı, sanki kıyamet sonrası havası. NY-Washington uçağı altı kişiyle uçtuk, ikisi hostes. Tam ‘Ohhh’ deyip kendimi THY hosteslerinin ihtimamına bırakmayı düşünürken karantinaya gireceğimizi öğrendim. Kaçmayalım diye de uçağa binerken pasaportlarımıza el koydular ve İstanbul uçuşunun ortasında, İzmir’e inip Manisa’da karantinaya gireceğimizi öğrendik. İstanbul’a gideceğini zanneden 210 kişiyi bir araya toplayıp Manisa’da yurda koymak kolay bir operasyon değil. Aramızda 15 günlük bebeği ve dört yaşlarında kızı olan bir anne, gruplar halinde üniversite öğrencileri, düğün hazırlığında olan bir genç kız, her aksamada hakkını arayanlar ve onları gülümseyerek seyredenler var. 14 gün çabuk geçer de, habersiz yakalanınca ruhen de hazırlıksızlık üstüne bindiriyor. Fiziki yurt şartlarından şikâyet etmek ayıp olur. Kızlarımın binlerce dolar verdiği ABD okul yatakhanelerinden kat kat daha iyiydi. “Karantina kurası niye bana çıktı?” diye hayıflanmak kolaya kaçmak olurdu, Pollyannacılık oynayıp günleri değerlendirmek daha kolay geldi. Şartlar ne olursa olsun kaldığım yeri hemen kişiselleştiririm; artık ‹odam›, ‹çalışma masam› vardı. Lisedeyken fazla kitap okumamı engellemek için bir ara kütüphaneden kitap almam yasaklanmıştı. Şuuraltımda kalan bir kitapsızlık korkusu mu nedir, yanımda hep kitap taşırım, onları da masama dizdikten sonra odam gözüme pek sempatik gelmeye başladı. Her odada tek kalıp, koridora bile çıkmak yasaktı. Grup arası tek iletişim aracı WhatsApp ile dört yaşındaki kaderdaşımla saklambaç oynadık, Amerika’da ulaşamadığım bir okulun aramızdaki öğrencisinden akademik bilgiler topladım, bahçem için aradığım bir ağacın adını buldum, odasında kaldığım kızların izini sürüp dolaplarının emin ellerde olduğunu söyledim, Harvard online ‘WomenWhoMade History’ kursunu bitirdim, tuttuğum günlük yayınlandı ve diyetsiz kilo verdim. WhatsApp yazışmalarını takip edip kaldığımız bloktakilerin karakter profilini çıkarabiliyordum. Öğrenci grubu kendi içinde en homojen olan ve elbette dünya küçük; aramızdaki iki üniversitelinin anneleri tanıdık çıktı. Mezun olacak öğrencilerin durumu karışık; ders, imtihan, proje, mezuniyet, çalışma izni başvuruları, iş aramalar her şey online yapılıyor ve wi-fi genelde gidiyor, gelmiyor. Yatakhane öğrencileri bu wi-fi yetersizliğinde nasıl çalışıyor anlayamadık. Bu şartlar altında birbirimizi görmeden, yurt çalışanlarına drone bile kullanarak teşekkür amaçlı bir video hazırladık. Karantina, değiştiremeyeceğim ve yaşanılması gereken bir gerçekti. New York’ta kendi isteğimle bir ay, Manisa’da ise mecburi 15 gün karantina geçirdim. Yaşanan olumlulara odaklanırsam; kızlarımla unutulmaz bir ay geçirdim ve Manisa’da üretkenliğimi ve problem çözücülüğümü geliştirme imkânı buldum. Dünyaca beklemediğimizle baş etme alışkanlığımızı geliştirmenin önemli olduğu bir dönemi yaşadığımıza inanıyorum. “FIZIKI YURT ŞARTLARINDAN ŞIKÂYET ETMEK AYIP OLUR. KIZLARIMIN BINLERCE DOLAR VERDIĞI ABD OKUL YATAKHANELERINDEN KAT KAT DAHA IYIYDI.” “Karantina, değiştiremeyeceğim ve yaşanılması gereken bir gerçekti. New York’ta kendi isteğimle bir ay, Manisa’da ise mecburi 15 gün karantina geçirdim. Yaşanan olumlulara odaklanırsam; kızlarımla unutulmaz bir ay geçirdim ve Manisa’da üretkenliğimi ve problem çözücülüğümü geliştirme imkânı buldum.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=