SEV Connect - Yaz 2020

CONNECT YAZ 21 PA N D E M İ V E S O N R A S I hasta sayısı giderek artacaktır ve hastanelerdeki tedavi başarısı düşecektir. Hastanelerin başarısı ölüm oranlarının düşük olmasıyla ölçülebilir, ancak salgını durdurmadaki başarı, sahada çalışan koruyucu hekimlik görevini yapanlarındır. Birinci basamakta görev alan tüm sağlık çalışanları filyasyon denilen, temaslı izlem konusunda çok büyük başarı gösterdiler; her saptanan hastanın tüm temaslılarını belirleyip, onların izlenmesi, bulguları varsa test yapılmaları, kümelenmeler olduysa o yerin karantinaya alınması gibi önlemleri hızla yaparak, her gün saptanan vaka sayısının azalmasını sağladılar. Bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığı tarafından alınan sokağa çıkma kısıtlaması, okulların kapanması, toplumun maske kullanması ve mesafe uygulaması konusunda sürekli eğitilmesi, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı kişilerin dışarı çıkma kısıtlaması, şehirlerarası dolaşımın engellenmesi gibi çok etkili önlemler de sayının düşmesine katkı sağladı. Ancak daha zor olan, yavaş yavaş bu kısıtlamaların kaldırılmasıydı. 1 Haziran’dan itibaren bu önlemlerin olması gerekenden biraz daha hızlı kaldırılması, geldiğimiz noktada vakaların tekrar artışa geçmesine neden oldu. Bu aşamada da vakaların ortaya çıktığı yerler, kimlerde ortaya çıktığı yakından izlenerek yine önlemler alınmaya devam edilecektir. Toplumun maske ve mesafe kurallarına uyması ve kalabalık toplantılar yapmaması gerekiyor, ancak devlet de bunu denetlemek ve çalışma koşulları, toplu ulaşım koşulları gibi konuları düzenlemek ve bulaşı engellemek yönünde önlemler almak zorundadır. Birçok kişinin sorduğu gibi, eski “güzel günlere” dönebilecekmiyiz? Bir süre daha -belki bir yıl kadar- bu “yeni normal” yaşam biçimini sürdürmemiz gerekiyor. Birçok solunum virüsünün 1-2 yıl içinde hastalık yapma özelliğinde zayıflama oluyor, ama bu iyi olasılık. Bunun dışında aşı ve ilaç çalışmaları da hızla sürüyor ve bu konuda uluslararası iş birlikleri var. Aşı çalışmaları bazen 3-4 yıl, çoğunlukla daha uzun zamanda sonuç veriyor, bazen de hiç etkili bir aşı bulunamıyor. Bunları da şimdiden tahmin etmek mümkün değil. Çünkü laboratuvarda başarılı olan bir aşı ya da ilaç insanda etkili olamıyor ya da her insanda etkili olmuyor. Bu konuda çok karamsar bir tablo çizmedim umarım, ama hiçbir pandeminin yıllarca sürmediğini söyleyebilirim, sonunda toplum bağışıklığına ulaşılır ve salgın biter, umarım bu duruma aşı ile ulaşırız. Aşı ve tedavi bulunmadan “normalleşme” adımlarını, adı konulmamış “sürü bağışıklığı” stratejisi olarak yorumlayabilirmiyiz? Biz buna “toplum bağışıklığı” diyoruz, bu “sürü” kelimesi yüzünden bizde kötü bir iz yaptı bu kavram. Aslında biz toplum bağışıklığını istenen bir şey olarak görürüz, çünkü bağışık olanların, bağışık olmayan ya da olamayanları koruması demektir. Bu durum genellikle aşı ile sağlanır. Covid-19 için toplumun yüzde 60-70’i bağışık olursa salgın duracaktır diye hesaplıyoruz. Ama henüz aşı bulunmadığı için, bu bağışıklık, hastalığı geçirerek sağlanabilecek; bunu bir strateji olarak başlangıçta düşünen ülkeler oldu ve daha risksiz grubu kısıtlamazsak toplumsal bağışıklığa ulaşılır sanıldı. Ancak zaman ilerledikçe yapılan çalışmalarda, toplumda bağışıklık düzeyinin çok düşük olduğu ortaya çıktı. Bizim ülkemiz için yapılan çalışmada bu oran yüzde 1 civarında. Yani söylemek istediğim, normalleşmenin en önemli nedeni ekonomik sıkıntılar; yoksa bu yolla sürü bağışıklığı hedeflenmiş olamaz. Biz normalleşme içinde maske ve mesafeyi korursak, yıllarca yüzde 60 -70 bağışıklık oluşmaz. Hocam, bu pandemi sürecinde sizin ve kurumunuzunne gibi çalışmaları oldu, oluyor? Biz Halk Sağlığı AnabilimDalı olarak, salgın ülkemize gelmeden gelişmeleri izlemeye başladık. Dünya Sağlık Örgütü ve diğer kuruluşların yayınladığı bilgileri ve Çin’den gelen yayınları izledik. Daha sonra da hastanemizde pandemi için yapılan planlar ve düzenlemelerde rol aldık, farklı görev grupları oluşturduk: Yönetim eğitim ve uygulama, iletişim ve surveyans. Bu alanlarda hızla çalışmaya başladık, eksikleri tamamladık, yeni düzenlemelerle hastanenin yeni duruma adapte olması için önemli katkıda bulunduk. Ayrıca Sağlık Çalışanının Sağlığı birimiyle hastanemiz çalışanlarından enfekte olanlara hizmet ve danışmanlık verdik, temaslı çalışanları izledik. Hastanemiz de Covid semptomuyla başvuranları ayrı bir poliklinikte karşıladı, gerekli incelemeleri ve PCR testini yaparak, tedaviyi başlattı. Pandemi hastaları için ayrı servisler düzenlendi ve tek kişilik odalarda hastalar tedavi altına alındı, yoğun bakım gerekenlere de bu hizmet sağlandı. Bugüne kadar 8 binden fazla test yaparak, 721 kişiye tanı konup tedavi edildi. Son olarak, aşı veya kesin bir tedavi bulunmadan nasıl bir hayatımız olmalı? Yani tümdünyada başlayan “normalleşme” adımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Maske-hijyen-mesafe yeterli olacakmı? Kötü haber, maske ve mesafe en erken gelecek yaza kadar devam edecek diye düşünüyorum; iyi haberse maske ve mesafeye dikkat ederek, arkadaşlarımızla, yakınlarımızla görüşebiliriz, tatile gidebilir, denize girebilir, bir restoranda veya kafede oturabilir, alışveriş merkezinde gezebiliriz. Tabii bu yerlerde kurallara uyulması şartıyla bunları yapmalıyız. Ancak düğün, parti, sinema, konser, maç gibi 10’dan fazla kişinin bir arada olacağı etkinlikleri biraz daha ertelemeliyiz. Bu sürecin bazı alışkanlıklarımızı sorgulama, farklı uğraşlar bulma, değer yargılarımızı gözden geçirme gibi bizi geliştiren bir fırsat olmasını ve sağlıkla daha güzel günlere kavuşmayı dilerim. “BIR SÜRE DAHA BU YENI NORMAL YAŞAM BIÇIMINI SÜRDÜRMEMIZ GEREKIYOR. BIRÇOK SOLUNUM VIRÜSÜNÜN 1-2 YIL IÇINDE HASTALIK YAPMA ÖZELLIĞINDE ZAYIFLAMA OLUYOR, AMA BU IYI OLASILIK.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=