SEV Connect - Yaz 2020

20 CONNECT YAZ İZMIRAMERIKANKOLEJININ ardından tıp ihtisası yapmaya karar veren ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ABD ve Epidemiyoloji BilimDalı Başkanı olan Gül Yurtsever Ergör, Covid-19 salgınının bir süre daha devamedeceğinin altını çizerek, toplumun kurallara uyması gerektiğini, devletlerin de bu konuda alması gereken birçok önlemin olduğunu vurguluyor. ACI’yı bitirdikten sonra eğitiminize ve akademik kariyerinize nasıl başladınız? Halk sağlığı alanını nasıl seçtiniz? Bugüne kadarki çalışmalarınızdan biraz bahsedebilirmisiniz? Dokuz Eylül Tıp Fakültesinden 1987 yılında mezun oldum. 1988’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde Halk Sağlığı ihtisasına başladım ve 1994’te Halk Sağlığı Uzmanı oldum. Bu dönem içinde iki yıl Atlanta-ABD’de Emory Üniversitesinde Halk Sağlığı-Epidemiyoloji Master programını tamamladım. Akademik kariyerime Hacettepe’de Yardımcı Doçent olarak devam ettim, 1997 yılında Doçent oldum. 1998’de Dokuz Eylül’e döndüm ve 2003’te profesör unvanı aldım, halen Halk Sağlığı çalışmalarımı sürdürüyorum. Bu alanı seçmemde en önemli etmen Halk Sağlığı AnabilimDalındaki hocalarımdır, ama kararımı kesinleştiren de 5. sınıf sonunda yaz stajı için gittiğimHelsinki’de katıldığımUluslararası Halk Sağlığı Kongresi olmuştur. Halk Sağlığı koruyucu hekimliktir; yani insanların hastalanmalarını önleyici önlemleri hazırlamak, hastalık yapan risk faktörlerini belirlemek, toplumu bu konularda eğitmek, sağlık sistemlerini buna göre yapılandırmaktır. Sürekli aynı hastalıkla gelen hastaları tekrar tekrar tedavi etmeye çalışmak yerine, bu hastalıkların toplum düzeyinde önlenmesi alanında çalışmanın daha anlamlı olduğunu düşündüğümden Halk Sağlığı Uzmanı oldum. Epidemiyoloji de Halk Sağlığının başlıca yöntemlerinden biridir, daha sonra bu alanda uzmanlaştım. Hastalıkların dağılımı, kimlerde hastalık yaptığı, nasıl korunabileceği konularında araştırmalar yaparak, verileri okuyup yorumlayarak, Halk Sağlığı alanında kanıt üretilir. Dünya belki de uzun yıllardır yaşamadığı boyutta bir pandemiyle karşılaştı. Bu pandemiye yol açan Covid-19’un farkı nelerdi? Nasıl bu boyutlara ulaştı? Covid-19 hastalığa verilen isim; SARS-CoV2 de bu hastalığı yapan virüsün adı. Bu virüs koronavirüs ailesinden ve bu virüsler insanlarda enfeksiyon yapıyor, ancak bu yeni virüs ilk kez hayvanlardan insanlara geçerek hastalık yapıyor. İlk kez karşılaştığımız virüslere karşı insanlarda hiç bağışıklık yok, bağışıklığın olması için bu virüsle daha önce hastalanmış olmak gerekiyor. Salgın hastalıklar insandan insana bulaşarak yayılıyor, özellikle solunum yolu virüsleri, çok hızlı yayılabiliyor. Pandemi yani bir hastalığın tüm kıtalara yayılan bir salgın yapması, solunum yoluyla yayılan virüslerden bekleniyor. Tüm dünyaya hızla yayılması için yeni ve solunum yoluyla yayılan bir virüsün ortaya çıkması gerekiyordu, bu da yeni koronavirüs oldu. Günümüzde hızlı ve yaygın uluslararası seyahat olanakları, bir virüsün bir hafta içinde tüm dünyaya yayılmasını sağlıyor. Dünyada ölümoranı çok daha yüksek virüsler görüldü bugüne kadar, bu virüs neden bu kadar, özellikle de kronik hastalığı olanları ve yaşlıları etkiliyor? Aslında diğer solunum yolu hastalığı yapan virüsler SARS, MERS ve İnfluenza da yaşlı ve kronik hastalığı olanları daha çok öldürüyor. Burada olayı korkutucu boyutlara getiren; hiç kimsenin bağışıklığının olmaması ve bu hastalığın aşısının bulunmaması. SARS ve MERS için de aşı yok, ancak bu hastalıklar çoğunlukla ağır seyrettiği için hastalanan kişiler hastanede tedavi altına alınıyor, fakat Covid’de durum farklı. Birçok kişide hastalık hafif ya da belirtisiz seyrettiği için başka kişilere kolayca bulaşabiliyor, eğer bu kişilerin kronik hastalığı varsa ya da yaşı ileriyse ölümcül olma riski artıyor. Sağlık sistemlerini ve halk sağlığı çalışmalarını hemdünya hemde Türkiye açısından değerlendirdiğinizde, bundan sonra hükümetlerin alması gereken önlemler hakkında neler söylersiniz? Son yüzyılda dünya ilk kez böyle bir pandemiyle karşı karşıya kaldı. Pandemi Çin’den başladığı için ilk olarak onların aldığı önlemlerle ki, bu sıkı bir karantina ve diğer halk sağlığı önlemleriydi; bu salgının ülkenin tek bir bölgesinde sınırlı tutulabileceğini ve vaka sayısının sıfıra indiğini gördük. Tüm diğer ülkeler de benzer önlemleri farklı düzeylerde uyguladılar. Salgınla mücadele hastanelerde değil, sahada yapılır. Hastaneleriniz ne kadar donanımlı olursa olsun, doktorlarınız ne kadar uzman olursa olsun, salgın dışarıda yayılmaya devam ederken, hastaneye gelen GÜL YURTSEVER ERGÖR (ACI’81) SALGINLA MÜCADELE SAHADA YAPILIR Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ABD ve Epidemiyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gül Yurtsever Ergör, hastaneler ve doktorlar ne kadar iyi ve donanımlı olursa olsunlar salgını önlemeye yetmeyeceğini, bulaşın önüne geçecek tedbirleri almanın şart olduğunu belirtiyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=