SEV Connect - Yaz 2020

CONNECT YAZ 101 ve 21 yıl çalıştıktan sonra, 1987 yılında emekli oldum. Üç yıl emeklilik yaşadıktan sonra okulumdan bir yıl için Fen öğretmenliği teklifi geldi. Hemen kabul ettim ve bir yıl için girdiğim halde, 10 yıl daha çalışarak 2000 yılında tamamen emekli oldum. ACI’da 31 yılım çok keyifli geçti. Hep hatırladığım, Öğretmenler Günü’nde öğrenciler için yaptığımız Faculty Show’dur. Bunlar, çok kısa sürede hazırlanılan ve tamamen doğaçlama olan gösterilerdi. Bir hafta önce toplanıp, beyin fırtınasıyla konu belirlenir, roller paylaşılır ve herkes o süre içinde rollerine hazırlanır, kostümlerini temin ederdi. Zaman olursa, bir gün önce bir prova yapılırdı ve gösteri günü öğrencilerin karşısına çıkardık. Her seferinde büyük beğeni alır, ayakta alkışlanırdık. En hoşuma giden yönü de gösteri sonunda hepimiz sınıflarımıza gidip derslerimize devam ederdik. Öğrencilerimiz de biraz önce sahnede gördüklerini unutup derse konsantre olurdu. Diğer güzel anılarım da kız kardeşim Beyhan Kavukçu Yalçın (ACI’74); kızım Özge Kardeş Alkanat (ACI’87); yeğenim Ebru Güvenç Özaş (ACI’87), ailemize katılacaklarını bilmeden, gelinimiz Tangül Aktuğlu Kardeş (ACI’95) ve yeğenimin eşi Aslı Benlioğlu Güvenç’in (ACI’96) öğretmenliklerini yapmış olmam. Ailemizden daha sonra ACI öğrencisi olan yeğen çocuklarımMert Turay (ACI’03); Kemal Özaş (ACI’16) ve büyük torunum Yalım Alkanat’ın (ACI’18) öğretmenleri olamadım. Ailemizin ACI bağları şimdi SEV’de okuyan küçük torunlarım Deniz Kardeş ve Rüzgar Kardeş ile devam ediyor. Emek vererek yetiştirdiğiniz bir öğrencinizin başarılı çalışmalara imza atması karşısında neler hissediyorsunuz? Öğrencilerimin başarısıyla her zaman büyük gurur duydum, duyuyorum. Özellikle tıp dalını seçmiş olanlar, Lise 1 sınıfında okudukları Biyoloji dersinin onlar için büyük motivasyon olduğunu söylediklerinde hakikaten ‘koltuklarım kabarıyor’. Sosyal medya vasıtasıyla bana arkadaşlık isteği gönderen öğrencilerimle arkadaş oluyorum ve onların başarılarını takip ediyorum, mutlu oluyorum ve güzel dileklerimi paylaşıyorum. Artık öğrenci- öğretmen ilişkisi bitti, onlar bizim genç arkadaşlarımız oldular. Siz bir öğrencinizle yıllar sonra meslektaşınız olarak karşılaştınız mı? Öğrencilik yıllarımızda, Board okulları mezunu öğretmenlerimiz vardı. Bu genç öğretmenler bizim çok hoşumuza giderdi. Ben ve benimle aynı dönemde öğretmenlik yapan ACI mezunu arkadaşlarım da, o zamanki öğrencilerimizi etkilemiş olmalıyız ki, bir önceki Türk Müdürümüz Anet Gomel ve şimdiki Türk Müdürümüz Didem Erpulat başta olmak üzere, şu anda ACI’da öğrencimiz olan pek çok sayıda öğretmen arkadaşım var. Onlar da, bizleri örnek aldıklarını söylerler. Ayrıca, 24 Kasım Öğretmenler Günü için okulda yapılan tören, pek çok öğrenci ve öğretmeni bir araya getirdiğinden, hepimiz çok mutlu oluruz. Emekli olduktan sonra da Yetişenler Derneği ile birlikte yürüttüğünüz çalışmaları biliyoruz… 1987 yılında emekli olunca, yine okulla ilgili çalışabileceğim Yetişenler Derneğine girdim. Dernekte çok deneyimli arkadaşlar vardı. Ben de karınca kararınca bir şeyler yapmak istedim. O yıllarda okul formalarını Yetişenler satıyordu. Derneğe girince öğrendim ki, formaları aslında aracı bir firma yapıyor ve paranın çoğu onlara gidiyor. Bu durum bana ters geldi. Dikişe ve tekstile özel ilgim olduğundan, bunu dernek olarak bizim yapabileceğimizi söyledim ve destek istedim. Gülgün Eriş (ACI’67) arkadaşım, bana yardımcı olacağını söyledi. İzmir’de pek çok tekstil firmasını dolaşarak forma işini hallettik. Zorlu bir süreçti fakat başarı ile sonuçlandı. Şu anda öğrencilerin giydiği formalar bu formalardır. 1990 yılında tekrar öğretmenliğe başladığım için Yetişenlerde daha fazla çalışamadım. Fakat derneğe ilgim hep devam ediyor, dışarıdan yardımcı olmaya çalışıyorum. Öğretmenlik sadece bilgi birikiminizi genç nesillere aktarmak mıdır, yoksa daha fazlası da var mıdır? Öğretmenlik hakikaten zor bir meslek, çünkü malzeme insan. Günümüzde öğrenciler her türlü bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyor. Bana göre öğretmenlik sadece öğretmek değil, onlara eğitici ve kalıcı değerler katmak. Bu değerler yıllar sonra onların hayatlarında yol gösterici olsun, sorumluluk sahibi yapsın, çevreleriyle iyi ilişkiler kurmalarına yardımcı olsun, kısacası onları başarılı bireyler yapsın. Genç mezunlara, özellikle de öğretmenlik mesleğini seçenlere kendi okullarında öğretmenlik yapmanın nasıl bir his olduğuna ilişkin neler söylemek istersiniz? Mezun olduğumuz okulda öğretmenlik yapmak, tekrar kendi evine dönmek gibi bir şey. Yabancılık çekmek yok, alıştığın kurallar, tanıdık simalar, bildiğin sınıflar, salonlar. Ayrıca burada samimiyetle karşılanacağını biliyorsun. Yeni bir ortama uyum sağlama gibi bir endişe de yok. ACI’ın hayatınızda nasıl bir yer edindiği hakkında neler söylemek istersiniz? ACI’dan mezun olmanın avantajlarını tüm hayatım boyunca yaşadım. Üniversiteye girdiğimde, bölüm olarak mikroskop kullanmamız gerekiyordu. 30 kişi içinde, mikroskop kullanabilen iki kişiden biriydim. Latince terimlerin kullanıldığı durumlarda, yabancı literatür kullanımında hiç sıkıntı çekmedim. Ödev, tez hazırlarken okulda öğrendiklerimiz hep imdada yetişti. Sosyal yaşantımda da böyleydi. Okulda üyesi olduğumuz sosyal servis kulüpleri bizleri sosyal sorumluluklara hazırlamıştı. Üyesi olduğum uluslararası Soroptimist Derneğinde 44 yıldır çalışıyorum. Yine ACI sayesinde, dernekte, Türkiye’yi temsil edecek görevlerde çalıştım. Yabancı ülkelerden gelen misafirleri, eşimin de desteğiyle evimizde ağırladık, biz de onların evlerinde ağırlandık. Bu sayede ülkemiz adına, toplum adına olumlu işler yaptığımıza inanıyorum. Bizim nesil çevre temizliğine de çok duyarlıdır. Bunu da okulda edindik. ACI’da bana emeği geçen tüm öğretmen, eğitmen ve görevlileri saygı ve sevgi ile anıyorum. “Sosyal medya vasıtasıyla bana arkadaşlık isteği gönderen öğrencilerimle arkadaş oluyorum ve onların başarılarını takip ediyorum, mutlu oluyorum ve güzel dileklerimi paylaşıyorum. Artık öğrenci- öğretmen ilişkisi bitti, onlar bizim genç arkadaşlarımız oldular.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=