SEV Connect - Yaz 2019

CONNECT YAZ 63 BAYKALAILESI ILE yollarımız 1997 yılında kesişti. Onlarla zaman geçirmeye başladıkça anladımki, ailenin vazgeçilmezleri arasında yer alan bir okul vardı ve adı Tarsus Amerikan Koleji’ydi. Bu sohbetlere konu olan okulla ilk tanışmam 1997 yılınınMayıs akşamlarından birinde oldu. O akşamhayatıma yeni bir kavram eklendi. Mezunların okullarıyla ve yıllarca birlikte okudukları, kardeşleriyle kucaklaşmasının adıydı “Homecoming”. O yıldan sonra her seneMayıs ayında Homecoming için okuldaydık. Güner Baba, okuluna ve Tarsus’a âşıktı. TAC ile ilgili her konudan bahsederken ve dönem arkadaşlarıyla olduğu zaman bambaşka gülüyordu gözleri. Çocuklara olan sevgisinden de söz etmeden geçemeyeceğim. Gölgesi ağırdı, ama kalbi yumuşacıktı. Bana söylediği bir söz vardı halen kulaklarımda: “Çocuklarım büyürken işin koşturmacasından onların büyümelerine şahitlik edemedim. Hayattaki tek pişmanlığımbu. Şimdi her anımı onlarla geçirmek istiyorum, fakat çok büyüdüler”. Ali Abi’yi (Baykal) zamansız kaybetmenin derin yaraları vardı onda. “Okula sık sık gidip çocuklarla zaman geçirmek bana iyi geliyor,” derdi. Nitekim öğrencilerle yaptığı bilek güreşlerini keyifle anlatıyordu. Çocuklar için de kendisinin yeri bir başkaydı. Adana’da bulunan şirketine ziyaretine gelen öğrencilerin sayısını hatırlamıyorumbile. Haftada bir iki kez, onlarca öğrenci gelir saatlerce odaya kapanırlar. Yemekler yenir, çaylar içilir, okulla ilgili mevzular uzun uzun masaya yatırılır ve gün bitmeye yakın hepsini kapıdan kendisi uğurlardı. Hepsine ayrı ayrı çok değer verir ve zaman ayırırdı. Babam içindeki çocuğu daima yaşatan nadir insanlardan biriydi. Ege’yi görüp torun sevgisi yaşaması, benim için dünyanın en güzel hislerinden biriydi. Onları izlemek bana hep huzur verdi. Neredeyse haftada üç-dört kez iş çıkışları gelip Ege ile vakit geçirirlerdi. En büyük hayali yıllar sonra Tarsus SEV’de okula başladığında Ege’nin hafta içi onlarda kalmasıydı. “Her şeyiyle yakından ilgilenirim, hafta sonu da size getiririm” der dururdu. Maalesef çok istediği günleri görme şansına erişemeden aramızdan ayrıldı. Yılların geçiş hızına erişmekmümkün değil. Ege de bu sene TAC’denmezun oluyor. Eminimki, Güner Baba bir yerlerden bizleri görüyor ve bununla gurur duyuyordur. Babamın zamansız vefatından sonra gönüllü olarakMezunlar Derneği Adana Şubesi’nin çalışmalarında buldumkendimi. Çünkü babamher organizasyona büyük bir keyifle katılıyordu. Yıllarca şube aylık yemek ve yılda bir kere yapılan balo organizasyonlarında hep başrollerdeydi. O zamanlar bu kadar teknoloji de gelişmemişti. Tek tekmezunlar aranarak bu yemeklere davet edilirdi. Yıllar birbirini kovaladı ve artık TACMezunlar Derneği’nde 2011 yılından bu yana aktif olarak çalışmaya başladım. Babamın yıllar önce başkanlığını yaptığı bir yapıda yer almak bana huzur veriyor. Her zaman aklıma onun okuluna ve mezunlara olan sevgisi geliyor. Ondan o kadar çok şey öğrendimki; sabrı, koşulsuz insan sevgisini, işini severek yapmayı, yardımseverliği, emeğe saygıyı…Onun bu yönlerine hep gıpta ettim ve bana her zaman yol gösterici oldu. Adam gibi adamdenilen cümlenin hayattaki örneği idi bizler için. Her zaman onu tanımış olmaktan dolayı kendimi çok şanslı hissettim. TAC benim için evimden sonra en çok vakit geçirdiğim adresim. Hatta iki yıldır kız yatakhanesinde haftada birkaç akşamkalıyorum. Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen öğrencilerimizle vakit geçirmek, onlara faydalı olmak bana çok iyi geliyor. Zaman, onlar sayesinde benim için ileriye değil, geriye sarıyor. Neden yaş almıyorsun diyenlere buradan bunu da duyurmak isterim. Bazı akşamlar aklıma babam geliyor demek ki bir bildiği vardı o yüzden etrafını hep gençler sarıyordu diyorum. Hayat gençlerle daha keyifli ve güzel onlara yeri gelince arkadaş, abla, kardeş, anne ve rol model olmak kelimelere sığmayacak kadar mutluluk verici. TAC’de zaman geçirdikçe bir kez daha anlıyor insan, burada atılan sevgi ve bilgi tohumları yıllar geçtikçe güçlenerek kök salıyor. Ve asla unutulmuyor. Mezunlar o yüzden vazgeçemiyor okulundan. Yazımda ondan söz etmemek olmazdı. Bu yaşanmışlıkların hepsine tüm ihtişamıyla Stickler şahitlik ediyor. Stickler’in gölgesinden, tüm aramızdan ayrılan TAC’lilere ve gönlü daima TAC için atan dostlara selamolsun… NURAN BAYKAL Güner baba, okuluna ve Tarsus’a âşıktı Nuran Baykal, mezunlar arasında bulunmasa bile, gerek kayınbabası, gerek eşi, gerekse oğlu vesilesiyle okul ruhunun ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Öyle ki, 2011 yılından bu yana Mezunlar Derneği'nde görev alıyor ve bu okulda atılan sevgi ve bilgi tohumlarının yıllar geçtikçe güçlenerek kök saldığını belirtiyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=