SEV Connect - Yaz 2019

CONNECT YAZ 27 modelinde bazı gruplar için yüksek belli ya da dar paça çalışılırken, başka gruplar için düşük belli ya da boru paça tasarımlar öngörülüyor. Ama asla hiçbir vücut tipi dışarda bırakılmıyor. Gizli, ayarlanabilir kemerler, sürtünmeye dayanıklı, toparlayıcı kumaşlar, sık yerleştirilmiş lastik detaylar, parçalı kesimler gibi illüzyonlar sayesinde, daha dinamik ve ince bir görüntü yakalanabiliyor. Full Figure, bildiğimiz kadarıyla şu an sadece Nişantaşı mağazası ve online satış platformuyla hizmet veriyor. Kısa vadede yurt içinde mağaza sayısının artması, hatta yurt dışına açılması söz konusu mu? Hedef koyup o hedefe doğru ilerlemeyi doğru buluyorum. Benim bu markayı kurarken hedefim, yurt dışına açılmaktı. Açıkçası beklediğimden daha kısa bir sürede bunu başardım. Çeşitli ülkelere ürünlerimizi ihraç etmeye başladık. Yurt içinde de farklı satış noktalarından gelen teklifleri değerlendirme aşamasındayız. Son olarak yalnızca büyük beden çalışmanızın, hemmoda sektöründen hem de kadınlardan aldığı yorumlar hakkında neler söylemek istersiniz? Markamız çok kısa bir zamanda sevildi ve çok iyi bir müşteri kitlesine ulaştı. Ayrıca markamızla tanışan herkes ne kadar doğru bir konumlandırma yapıldığını ve bu konudaki boşluğu çok iyi bir şekilde doldurduğumuzu ifade ediyorlar. Bu da bizi çok mutlu ediyor. ve hemen ardından kendime ait bir marka yaratmak, hayatımda attığım büyük bir adımdı. Ben bu cesareti okulumun bana verdiklerinden aldığımı düşünüyorum. Özgüven, başarı odaklı olma, özgür düşünce, yeteneklerinin farkında olup onları ortaya çıkarabilme, ailemin bana kazandırdığı, ama Üsküdar Amerikan’ın eğitim hayatım boyunca pekiştirdiği özellikler. Şu andaki çalışma tempom, disiplinim ve analitik düşünme yetkinliği de büyük ölçüde okulumdan kaynaklanıyor. Okulumuzun yaklaşımı bize özgün olmayı, kalıpların dışına çıkabilmeyi öğrettiği için bugünkü mottomuzun temellerinin o yıllardan kaynaklandığını da söyleyebilirim. Mevzu modaysa, yaratıcılığın beden ölçülerine göre şekillenmediği aşikâr. Ancak yine de gerek malzeme kullanımında, gerekse yaratıcılığınızda büyük beden üretim yaptığınızı göz önünde bulundurduğunuz oluyor mu? Aslında tamamen bunu göz önünde bulundurduğumuzu söyleyebilirim. Bizim markamızın en büyük farkı, sadece 40 beden ve üzeri için tasarım yapıyor olmamız. Başka markalar 36 bedene göre tasarım yapıp sadece bunu sergiliyorlar. Tasarım yaparken kumaşından rengine, etek boyundan yaka açıklığına kadar en ince ayrıntısına kadar düşünüyor ve tasarımlarımızı bu şekilde gerçekleştiriyoruz. Modelleri tasarlarken her bir vücut tipini ayrı ayrı dikkate alıyoruz. Bir pantolon bir sosyal etki katmanı olarak karşımıza çıkıyor ve birçok farklı disiplinle birlikte çalışıyor. Çevresel olaylar, toplumsal travmalar, politik gündem bile moda üzerinde etkili oluyor. Beni modayla ilgili heyecanlandıran da her zaman bunlar oldu. Bu çerçevede markamın sadece o yılın trendlerini takip eden, günü kurtaran tasarımlara sahip, sıradan kalıplara sıkışmış bir marka olmasını istemedim. Full Figure; özgün, kendine güvenen, fark yaratabilen, ölçülerin ve kalıpların dışında bir güzellik anlayışını benimseyen bir marka olarak doğdu. Tekstil sektörü ve tabii modacılar, yıllardır kadın bedeninin inceliğini ön plana çıkaran tasarımlar üzerinde yoğunlaştı. Sizin sadece 40 ve üzerine yönelmeniz, mottonuz olan “kalıplara sıkışma, seni sen yapan hatların”da olduğu gibi, sizin de kalıplara sıkışmadığınızın göstergesi değil mi? Ben kimsenin şık olmak ya da rahat etmek arasında seçim yapmak zorunda kalmaması gerektiğini savunuyorum. 40 beden ve üzerindeki kadınların, içinde hem rahat hem güzel hissedebilecekleri, kendileriyle barışık olabilecekleri tasarımlar yapıyorum. Bu açıdan bakıldığında markamız, gerçekten mottosunun arkasında duruyor diyebiliriz. Aslında tamamen bu alana odaklanmak biraz da riskliydi. İnsanların bir-iki kilo fazlalarının bile neredeyse ayıplandığı bir zamanda, sadece 40 beden ve üzerine yönelmek, hedef kitleyi tanımlamak ve bu şekilde biraz da daraltmak, kolaylıkla verilecek bir karar değil. Bu noktada en azından markam adına cesur davrandığımı ve kalıplara sıkışmadığımı söyleyebilirim. Ama fark yaratabileceğim bir alana yönelmek benim için çok önemliydi. Lewis Carroll’ın çok sevdiğim bir sözü var: “En sonunda sadece almadığımız riskler için pişman olacağız.” Ben de bu sözün arkasından gittim. Bir önceki soruyla bağlantılı olarak, “kalıplara sıkışmamak”, geniş bir açıyla dünyaya bakmak insanın küçük yaşta elde ettiği bir edinim…Dolayısıyla hem eğitimle hemde çevresel faktörlerle ilgili bir durum. Bu çerçeveden baktığınızda Üsküdar Amerikan Lisesi, “kalıplara sıkışmamak”mottonuzun oluşmasında nasıl bir rol oynadı? Birçok insanın isteyeceği bir kariyere sahipken her şeyi geride bırakıp tasarım okuluna gitme kararı almak “Özgüven, başarı odaklı olma, özgür düşünce, yeteneklerinin farkında olup onları ortaya çıkarabilme, ailemin bana kazandırdığı, ama Üsküdar Amerikan’ın eğitim hayatım boyunca pekiştirdiği özellikler...”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=