SEV Connect - Sonbahar 2020
28 CONNECT SONBAHAR Portreler UAA’dan sonra eğitiminize nasıl devam etmeye karar verdiniz, neler yaptınız? Diş hekimliğindenGeneral Electric’in üst düzey yöneticiliğine uzanan öykünüzü bir de sizden dinleyebilirmiyiz? Üsküdar Amerikan Lisesinden mezun olduktan sonra hep üniversite okumayı hayal ettim. O zamanlar hiçbir kursa gitmedim veya ders almadım. Hep kendim ve okuldaki öğrendiklerimle çalıştım, çok güzel bir dereceyle diş hekimliği fakültesine girdim. Ben doktor olmak istedim ama İstanbul’da iki tıp fakültesi vardı. Türkiye’nin karışık zamanlarıydı ve ne olur ne olmaz diye ailem de beni başka bir şehre göndermek istemedi. Dolayısıyla üçüncü bir tercih olarak diş hekimliği fakültesini yazdım ve orayı kazandım. Orayı severek okudum; değişik ve çok zor bir meslek olduğunu gördüm. Üç sene hem öğretim görevlisi hem doktora öğrencisi olarak Endodonti cerrahisi üzerine çalışırken, o günkü koşullar özel sektörde çalışmamı gerektirdi. Bu dönemde akademisyenlik yerine diş hekimliği yapmak beni zorladı. Muayenehane ortamı, bir muayenehaneyi idare etmek ve hastalardan tahsilat yapmak bana çok monoton geliyordu. Bir zaman sonra çok kısıtlandığımı hissettim ve eşimin desteğiyle, o zaman ilaç sektöründe çok gözde ve yeni bir meslek dalı olan pazarlama ve ürün müdürlüğüne yöneldim. Çok uluslu şirketler, bizim gibi tıp eğitimi alan ve dil bilen genç kişileri işe alıp yetiştiriyorlardı. Böylece ürün müdürlüğüyle başlayan profesyonel iş hayatına adım attım. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesinde İş İdaresi yüksek lisans programını tamamladım. Yavaş yavaş basamakları çıkarken, müdürlüğe ve satış pazarlama direktörlüğüne giden yolculuğum başladı. Ardından çalıştığım çok uluslu ilaç şirketinin Fransa’daki ana merkezinden bir iş teklifi aldım. O zaman oğlum da liseye başlıyordu. Teklifi kabul ettim ve birlikte Fransa’ya gittik. Orada çalıştığım dört sene boyunca iki defa terfi aldım. Bu sayede güzel bir kariyer haritası çizdim ve üç büyük telepatik alanın dünya başkanı olarak görev yapmaya başladım. Başka pazarlar, farklı ülkeler tanıdım ve yabancı bir ülkede yaşamayı öğrendim. Aynı zamanda Fransızca da öğrendim. Buradaki başarılı çalışma serüvenimin ardından, şu anda halen çalıştığımGeneral Electric’ten aldığım bir teklifi değerlendirerek ilaç sektöründen sağlığın bir başka dalı olan diagnostik ekipmanlarının; yani bugün hepimizin bel bağladığı bilgisayarlı tomografiler, ultrason cihazları, ventilatörler, röntgen cihazlarının Odası işbirliğiyle kurulmuş bir platform. Burada çok kıymetli dostumÜmran Beba ile birlikte eş başkanlık yapıyorum. Ayrıca, üyesi olduğumAmerikan Şirketler Topluluğunun kadın platformunda görev alıyorum. Women Corporate Directors (WCD) adını verdiğimiz uluslararası bir kuruluşun Türkiye tarafının başkanlığını yürütüyorum. Burada, kadının üst düzey yönetici olarak varlığını destekleyen çalışmalar yapıyorum. Amacım; yönetim kurulunda üst düzeyde yöneticilik yapan kadınların sayısını artırmak. Bu sayede yöneticilik yolunda yürüyen kadınlar, iş yerlerinde tutunmak ve terfi etmek için hem daha iyi imkânlara kavuşabiliyorlar, daha esnek çalışma koşulları ve büyük destekler alabiliyorlar hem de rol modellemeleriyle umut vermiş oluyorlar. Kadınlar iş hayatına başlıyorlar, ama bazen çocuk bakımı, yaşlı bakımı gibi sebeplerden dolayı çalışma hayatlarına ara vermek zorunda kalıyorlar ve geri dönemeyebiliyorlar. Buralarda kadınların desteklenmesi çok önemli bir husustur. Biz de GE olarak “General Electric Çalışan Kadın Ağı” adını verdiğimiz gönüllü bir yapı kurduk. Genç arkadaşlarım, GE içerisinde kadınların iş hayatında kalması, terfi etmesi ve daha iyi konumlara yükselmesi için eğitim ve motivasyon gibi gerekli koşulları sağlamak adına çalışıyorlar. Kadın profesyoneller konusunun yanı sıra iş hayatında “ekip ruhu ve networking” konusunda da oldukça vurgu yaptığınızı görüyoruz. İş dünyasında başarı için ekip olmanın ve güçlü bağların önemi sizce nedir? Kadın profesyoneller konusunun yanı sıra iş satış ve pazarlama süreçlerini yönetmek üzere dünya başkan yardımcısı görevine getirildim. Fransa’dan sonra Amerika’da üç sene çalıştım. Özellikle röntgen cihazlarının satış ve pazarlaması için yine dünya başkan yardımcısı olarak görevimi sürdürdüm. Yoğunlukla inovasyon pazarlaması veya pazarlamanın inovasyona entegre olması gibi konuları ele aldım. Burada mamografi ürün grubunun başkanlığını da yaptım ve 11 yıl yurt dışında çalıştıktan sonra Türkiye’de şu an General Electric’in enerjiden havacılığa, sağlıktan dijitalleşmeye kadar tüm iş kollarının YönetimKurulu Başkanı ve CEO’su olarak görev yapıyorum. Kadının iş dünyasındaki varlığı açısından günümüzü kısaca değerlendirdiğinizde nasıl bir tabloyla karşılaşıyoruz?Hem GE’de hemde sivil toplumkurumlarıyla yaptığınız çalışmalardan biraz bahsedebilirseniz çok seviniriz. Kadının iş dünyasındaki varlığı son derece önemli bir konu. Sadece ülkemizde değil, bütün dünyada gelişmeye açık bir alan ve nüfusumuzun yarısı kadınlardan oluşuyor. Çocukları doğuran ve ağırlıklı olarak eğitimlerine yön veren kadınlardır. Çalışan bir kadın; ülke ekonomisine, aile ekonomisine, çocuklarının sağlığına, eğitimine çok daha bilinçli bir şekilde destek verebiliyor. Ülkemizin sürdürülebilir büyümesine de ayrıca büyük katkısı oluyor. Bugüne baktığımız zaman dünyada İzlanda, Fransa, belki İskandinav ülkeleri gibi birkaç örneğin dışında çalışma hayatında kadın-erkek eşitliğini -öncelikle sayısal eşitliği- hiçbir yerde görmüyoruz. Ülkemizin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi ülkelerin ortalaması olan yüzde 68’in çok altında kaldığını ve kadınların yüzde 30 düzeyinde çalışma hayatına katıldığını görüyoruz. Ne yazık ki, çalışabilir yaştaki kadınlarımızın sadece yüzde 30’u çalışma hayatında yer alıyor. Bu oranın yükselmesi, en azından OECD ülkelerinin düzeyine yani yüzde 60’ların üzerine gelmesi gayrisafi milli hasılamızda 250milyar dolarlık bir artışa tekabül ediyor. Bu, bizi hep arzu ettiğimiz seviyeye yükseltecek çok önemli bir hedeftir. Maalesef iş hayatında hâlâ fırsat ve ücret eşitliği yeteri kadar olgunlaşmamış durumda. Bütün bu konularla çalışan sivil toplum kuruluşlarına elimden geldiği kadar destek vermeye gayret ediyorum. GE’deki yöneticiliğimin yanı sıra Yönetim Kurulunda Kadın Derneğinde görev yapıyorum. “Bir milyon menti” adını taşıyan bir program var. Amerikan Ticaret Odası ile Türkiye’deki Amerikan Ticaret • “Ülkemizin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi ülkelerin ortalaması olan yüzde 68’in çok altında kaldığını ve kadınların yüzde 30 düzeyinde çalışma hayatına katıldığını görüyoruz. Bu oranın yükselmesi, en azından OECD ülkelerinin düzeyine gelmesi gayrisafi milli hasılamızda 250 milyar dolarlık bir artışa tekabül ediyor. Bu, bizi hep arzu ettiğimiz seviyeye yükseltecek çok önemli bir hedeftir.”
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=