SEV Connect - Sonbahar 2020

CONNECT SONBAHAR 11 de dünyaya nereden baktığınızla ilgili pencereler. Psikolojinin, çocuk şarkılarının fonunda olduğunu söyleyebilirim: Onların gelişimlerini göz önünde bulundurmakla başlayıp, açık ve çocuk odaklı bir iletişim dilini mümkün kılmaya çalışan... Felsefe ise daha geniş bir pencere; çocuk/yetişkin fark etmeden yaptığım tüm çalışmaların fonunda olan... İnsanlık hallerimiz, dünya görüşü, bazen politik duruş; kısacası yaşamla ilgili muhtelif konuları önce sorgulayabildiğim, sonrasında da “ben bu şarkıda ne söylemek istiyorum” sorusunun yanıtını vermemi kolaylaştıran bir pencere. Çocukların çevre gibi, insan hakları gibi toplumsal sorunlara yönelik duyarlılıklarının artmasında, müziğin nasıl bir yeri ve önemi olduğunu düşünüyorsunuz? Müziğin insanla çok derin bir ilişki kurabildiğini biliyoruz. Bu, psikolojik olmanın ötesinde fiziksel, yani tüm beyni etkileyebilmesiyle ilgili bir durum aynı zamanda. Söylenen her ne ise, insanı fikir ve duygularla bir bütün olarak etkileyip bir şeyleri harekete geçirebiliyor. Bir gerçeklik hissi yaşatabiliyor. Dinleyene dokunmuş söz ve müziğin etkisi kalıcı olabiliyor. Sahici ve kalıcı. Ve bunu bir güzellikle, müziğin estetiğiyle yapıyor. Üstelik klişelerden, doktrinlerden bağımsız var olabiliyor. Tüm sanatlar benzer etkide olmakla birlikte, müziğin insanla etkileşimi kanımca eşsiz. İnsana ulaşmanın, anlatmanın, dertleşmenin saf ve çok güzel bir yolu. Çocuk söz konusu olunca daha özel bir kanal haline geliyor, çünkü onlar zaten çok açıklar. Şarkıları kendilerine arkadaş edip, dünyayı onlarla birlikte yorumlayabiliyor, sevebiliyorlar. Şarkılarla yatıp, şarkılarla kalkanlarını biliyorum (gülüyor). Çalışmalarınız, her ne kadar çocuklara yönelikmiş gibi değerlendirilse de, dikkat çektikleriniz, içinde yaşadığımız dünyanın ortak sorunları. Bu bağlamda iki soruyu aynı anda sormak isteriz. Birincisi, yetişkinlerin müziğinize yaklaşımı hakkında neler düşünüyorsunuz? İkincisi ise çocuk ve gençlerin aileyi dönüştürücü/geliştirici rolleri hakkında neler söylersiniz? Haklı bir karışıklığa dikkat çekmiş oldunuz, çok teşekkür ederim. İlk albümler çocuk şarkıları kategorisinde çıktığı için bu algı ister istemez oluştu. Oysa 2013’ten bu yana daha çok yetişkinler için müzikler yapmaktayım. Çocuk şarkılarından da vazgeçmiş değilim. Yaş ya da tür konusunda kategorilerde sıkışmış olmamayı tercih ederdim. Daha çok çocuklarının gelişimlerine uygun, seçerek müzik arayan yetişkinlerle etkileşimim oluyor. Çocuklarının müzikle ilişkisini de onlardan öğreniyorum, her seferinde çok da mutlu oluyorum. Çocuk ve gençlerin aileyi dönüştürücü rolleriyle ilgili sorunuz bana şunu düşündürdü: Sanırım tüm çocuk, genç ve hatta yetişkin şarkılarımda, kendimi yerine koyduğum biri ve onun karşı karşıya olduğu bir durum var. Şarkı da onun ya da durumun kendini ifadesine bir kanal oluyor. “Dünya Evim ve Yanıyorsa”da örneğin, dünyanın iklim ve çevre felaketlerine kayıtsız insanoğluna karşılık, elinden geleni yapmaya çalışan bir sinek kuşu konuşuyor. Şarkıyı seslendiren “Fridays for Future” gençleri, zaten bu konuları ele alıyor, büyüklerini uyarmaya çalışıyor. Sesleri müzikle daha fazla kişiye ulaşabiliyor. Müzik bir büyüteç gibi, kendinden gelen zarafetle ve az önce yukarıda konuştuklarımızın farkıyla bunu yapabiliyor. “Ay Konuşması”, “9” ve “Yıldız Tozu” şarkılarından oluşan “Tutulma”, kısa bir süre önce çıktı. Müziğinin yanı sıra sözleri de size ait olan bu albüm, bir yandanmevcut durumu anlatırken diğer yandan umudu besliyor. Daha iyi bir dünya ve daha iyi bir yaşam için umudu ve dayanışmayı çoğaltmanın sizin nezdinizdeki önemi nedir? “Umut” ve “dayanışma” sözcükleriyle ne kadar güzel özetlediniz. Ben bu kadar net olamazdım (gülüyor). Umut bir duruş, bir tercih. Daha iyi versiyonumuzun mümkün ve yaşanabilir olduğuna inanmayı seçme. Dayanışma ise eylem. Birlikte hareket etme, biz olabilme, bir parça cesaret, güven. Umudun içinde dayanışma var, dayanışmanın da içinde umut. Yanıt yine sizin sorunuzun içinde, ikisini çoğaltarak ancak daha iyi bir gelecek mümkün. Sanata ilgi duyan, çok yönlü bir insan olmanızda İzmir Amerikan'ın etkisi nedir size göre? Her şey! Okulumun hayatlarımızda ve yaptıklarımızda etkisi o kadar çok ki. Bize sunulan etkinliklerin çeşitliliğinde bulduk, geliştirdik kendimizi. Seçtiğimiz kulüpler, komiteler, aldığımız sorumluluklar, assembly buluşmalarıyla dışımızdaki gerçek dünyaya yapılan ayrı ayrı yolculuklar, büyümemize sabırla ve saygıyla eşlik eden öğretmenlerimiz... Bütün bunlar olmasaydı ve tüm bu kazanımlar bir gün bir başkasıyla paylaşma bilinciyle benliğimize işlenmeseydi, biz biz olur muyduk? Bir başka etki de, toplumdaki kadın erkek ayrışmasını hiç yaşamadan büyümüş olmamız. Bizim “her şeye gücümüz yeterdi”. O günlerde de, şimdi de farklı deneyim alanlarına açılırken çekince duymamamızda, girişimcilik ruhumuzda ve özgüvenimizin arkasında yine okulumuzun sağladığı ortam var. Sevgili Sonia Pardo Amado (ACI’83) ile “ACI 140 Yaşında” şarkısında söylediğimiz gibi; “Büyürken ayrılmak isterdik belki / Ayrılmış olsak da, şu hiç değişmez ki; / Güvenle, vazgeçmeden, inanarak, üretmeye / Paylaşmaya söz verdim kendime / Gelenekten geleceğe, köklerimden özgürlüğe / Gücüm yeter ACI her şeye!” “Enter to LearnDepart to Serve”…Bu mottodan ve eğitimle iç içe olmanızdan hareketle, başta ACI olmak üzere AmerikanKolejlerine sağlayabileceğiniz katkılar neler olabilir? Okullarımızda beş öğrenciden birinin burslu okuduğunu biliyorum. Eğitimde fırsat eşitliği ise her zamankinden daha öncelikli bu zor pandemi günlerinde. Aynı şekilde dayanışma da... ACI’84 mezunları olarak derneğimizin “Bir Meşale de Sen Yak” burs fonuna katkı sağladık. Bu ve bunun gibi pek çok diğer bağış seçeneğiyle eğitime katkıda bulunmamız çok güzel olur yeni bir eğitim döneminin başında. Kişisel olarak ise kariyer danışmanlığı konusunda burslu gençlerimize, “The School of Life” bünyesinde verdiğim “Kariyer Potansiyelimizi Nasıl Belirleriz” dersine katılımda kolaylıklar, bireysel danışmanlığımda olanaklar sağlamaya ve müzikte kariyer yapmaya karar veren gençlerimize mentorluk yapmaya her zaman hazırım. Aklıma şu anda gelmeyen fikir, öneri ve ihtiyaçlara yine her zaman açığım. Çok teşekkür ederim beni burada konuk ettiğiniz için. İyi ki varsınız, iyi ki birleştiriyorsunuz. Gündemdekiler “Sanırım tüm çocuk, genç ve hatta yetişkin şarkılarımda, kendimi yerine koyduğum biri ve onun karşı karşıya olduğu bir durum var. Şarkı da onun ya da durumun kendini ifadesine bir kanal oluyor.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=