SEV Connect - Sonbahar 2019

70 CONNECT SONBAHAR TAC ile tanışmanızdan kısaca bahseder misiniz? 40’lı yıllardı… TAC’yle tanışan ben değildim ki, annemdi; babama da ne denli ısrar ettiğini hiç unutmam: İlle Tarsus, ille de Tarsus... Annemi etkileyen amilin de, o yıllardaki hemduvar/hemsaye (bitişik) komşumuzun oğlu Aydın Abi’nin (Yurtçu, TAC’48) olduğunu kuvvetle tahmin etmekteyim. Zira Aydın Abi has bir TAC’liydi ve onun sayesinde TAC, ailemizce çok iyi bilinmekteydi. Sonunda ben de TAC’ye gönderildim ve ‘47-‘48 öğretim yılında ihzari (hazırlık), Aydın Abi senior (son sınıf ) olmak üzere bir yıl beraber leylî (yatılı) okuduk. Okuduk okumasına da, o sene Aydın Abi bana kök söktürdü desem yeridir. Anam, babam ne dedilerse ona, akşam mütalâalarında yanımdaki Mersinli Tuncer Arıkol’u başka yere gönderir, kendisi de minderinin arasındaki kitaplarıyla gelir, yanıma çökerdi; hiç mi hiç izin vermezdi ki, “acık” nefes alayım, dalga geçeyim... Rahmetle anıyorum... O yıllarda okulun atmosferini biraz anlatır mısınız? Benim TAC’deki ilk yıllarımda toplam talebe sayısı yaklaşık 250 kişiydi ve leylî-neharî (yatılı-gündüzlü) nispeti yarı yarıyaydı; son sınıf 22, biz ise 27 kişiydik, ayrıca şube de yoktu o seneler. Çok sıkı disiplinli, davranışlarıyla eğittiği- öğrettiği hayat boyu unutulmayan bir Müdürümüz vardı: Mr. W. Sage Woolworth, Jr. O yıllar Tarsus’ta –nedendir acep– elektrik yoktu; akşam mütalâaları öncesi, dikkat edin lütfen, Mr. Woolworth “lüks” lambalarını bizzat kendisi yakar ve tavandan sarkan çengellere asardı; yani müdür bu, müstahdem değil! Bir de, "Super-Duper" adını verdiği İngilizce konuşmayı teşvik kulübü kurmuştu; ders harici zaman ve yerlerde Türkçe konuşanlardan aramıza sızan yabancı öğretmenlerce beş/on kuruş ceza alınırdı. İşte bu minvaldeydi TAC’nin atmosferi 1947’de. Yabancı öğretmenlerimden –ki, bilâhare ikisi de müdürlük yaptılar– Mr. Richard E. Maynard ve Mr. Robert Avery bende iz bırakan diğer iki şahsiyettir, Mr. Woolworth’dan sonra… Mr. Maynard’i çok hakkaniyetli bulurdum; her birimiz için –kibrit kutusu büyüklüğünde– hazırladığı kartları vardı herkese aynı sayıda soru sormak için. Kartlara bakar, adımızı okur, konuyla ilgili soruyu sorar, cevaba göre “+” ya da “-” ile işaretler, dönem sonunda artıların ve eksilerin sayısına göre de not verirdi karnelerimize... Bir de tembih etmişti Mr. Maynard, Adana’da, önce 1954’de İncirlik Hava Üssü, bilahare 1955’te Seyhan Barajı inşaatlarında, yaz tatillerinde iki buçuk-üç aylığına acayip paralarla iş bulan bizlere, “Boys,” demişti, “yaz tatillerinde yüksek paralara oralarda çalışmayın, yoksa okuyamazsınız!” Ama kim dinler; evimizin yıllık kirası 800 Lira, ben kazanıyorum ayda 400 Lira... Haa, zaten okumakta gözü olan kim, o da ayrı mesele... Mr. Avery ise çok iyi bir animatör idi bence; Science dersine gelirdi ve önemli konuların aklımızda yer etmeleri için kullandığı ‘vücut diliyle öğretme’ yöntemi çok başarılıydı vallahi… Bir de, inanılacak şey değildi bizce, ama Mr. Avery müdür olur olmaz ne yaptı dersiniz: Mr. Woolworth’un kemiklerini sızlatırcasına hem ön hem arka kapıların kilitlenmesi usulünü hepten 70 yıldır SEV Ailesi’nin içinde olan Tuncer Erzin, 23 yıldır Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın Ankara’daki temsilciliğini yapıyor… 1940’lı yıllardan günümüze TAC ve SEV tarihinde kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. TUNCER ERZİN (TAC’56) SEV Ankara’dan tarihe bir yoluculuk Tuncer Erzin 1947-48 öğretim yıllığından... "Küçük kızım benim için düzenlediği odaya ilk arabamızın ve sevdiğim müzisyenlerin fotoğraflarını koymuş." "Asırlık Çınarımız Haydar Göfer hocamı ziyaret, 4 Mayıs 2019, Tarsus."

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=