SEV Connect - Sonbahar 2019
60 CONNECT SONBAHAR ÖYLE GÜZELMIŞ KI KIZ, kumral, pembe yanaklı, yemyeşil gözlü, boylu poslu; bir de becerikli, akıllı, kararlı. Kararlıymış ama Amerikan Koleji’nin lisesindeyken “Okulumu bitirmeden evlenemem” diyememiş ailesine. Yıl 1931… Nihat Bey’le evlenivermiş Siyadet, gencecikken. Kolejin ilk öğrencilerinden Siyadet Güvenç Fesçiler’in iki kızı olmuş: Tülin ve Semin. Onlar da Amerikan Koleji öğrencileri olmuşlar, basketbol oynamışlar, milli bayramlarda en önde yürümüşler, bayrak taşımışlar, tiyatro yapmışlar, okul gezileriyle yabancı ülkeleri tanıma şansı bulmuşlar, zehir gibi İngilizce öğrenmişler ve başarıyla mezun olmuşlar. Anneleri öğrencilikleri boyunca her hafta konserlere götürmüş onları. İkisi de daha ilk notadan tanırlarmış bestecileri. Abla, Tülin Fesçiler Beler 1951 mezunu, İngilizcesi kadar Fransızcası da etkileyici, sesi billur gibi, üstelik piyano da çalıyor. Mezuniyetten sonra çok sevdiği okulunun kütüphanesinde seve seve hizmet vermiş bir süre. Ardından evlenip İstanbullu olmuş. Çok başarılı bir kızı var, Üsküdar Amerikan 1975 mezunu, Bilsen Beler Baykal, uzun yıllardır Çevre Mühendisliği konusunda dünyaca tanınan bir bilim insanı. Kardeş, Semin’e gelince… Orta ve lise yıllarında gönlünde sadece piyano var onun, Chopin’in filmini izlediğinden beri piyano en büyük aşkı. Evde, okulda sürekli çalışıyor, çalıştıkça daha da başarılı oluyor, konserlere çıkıyor. Piyano hocalarının gözbebeği o. Bir de yüzmeyi çok seviyor, evlerinin bahçesi denize açılıyor ve piyano çalmıyorsa bilin ki yüzüyor Semin. Selahattin Göktepe, çok tanınmış bir piyano hocası. Semin’in Amerikan Koleji sonrasında konservatuara İstanbul’a gitmesini tavsiye ediyor, destekliyor ve hatta İstanbul’da kalacağı yurdu bile planlıyor. Günü geldiğinde ise o zamana kadar itiraz etmeyen anne babadan izin çıkmıyor ve Semin hayalleri kucağında, gözleri yaşlı piyanosunun tuşlarına bakakalıyor. İmdada Mrs. Blake yetişiyor ve ofiste çalışmaya davet ediyor kendisini. Semin Fesçiler Savranoğlu (ACI’52), severek kabul ediyor ve iki yıl çalışıyor Main Office’te. O da pek güzel. Simsiyah saçlı, ela gözlü, çalışkan ve zarif… Bir de çok naif; okulun kraliçe adayıyken kendisine oy vermeye utanacak kadar naif. Evlenerek İzmir’de yaşamaya devam ediyor ve 1964’te kızı dünyaya geliyor, Yasemin. O da İzmir Amerikan Koleji’nde okuyor. Aynı dönemde Semin, Yetişenler Derneği’nde çalışıyor. Yasemin ACI’daki hayatından çok memnun, çünkü haftada iki voleybol antrenmanı, iki tiyatro provası bir de Öğrenci Birliği toplantısına yetişip hafta sonları düşkünler evine gitmeyi, o kulüpten bu komiteye koşuşturmayı seviyor. Çok temkinli; teşekkürden şaşmıyor, ama haddini de aşmıyor ve iftihar listesine pek giremiyor. ACI ona çok yönlü ve kendinden emin olmayı öğretti. Ayağa kalkıp ürkmeden fikrini anlatabileceğini öğretti. Okulun en güzel hediyelerinden biri de son yılında sevgili Özbaylar ve Ülkü İskit eşliğinde gittiği Doğu Anadolu gezisi. Çok şanslı bunun için. Pembe fanusun dışını görebildiği için. Hele bir de arkadaşlarının armağanı May Queen olmak var ki, hepsine minnettar teveccühlerinden dolayı. Okul hayatının en keyifli anılarından biri ise Üsküdar Amerikan’da yapılan Öğrenci Birlikleri semineri. Üsküdar ve Tarsuslu arkadaşlarla tanışıp fikirlerini ve tecrübelerini Nesilden Nesile YASEMİN SAVRANOĞLU (ACI’82) Üst üste ayak izleri Ailesindeki kadınların çoğu İzmir Amerikan Koleji mezunu olan Yasemin Savranoğlu, anneannesinden kızına, annesinden teyzesine uzanan bu yolculuğu üst üste atılan ayak izleri olarak değerlendiriyor. 1 2 4 5 6 3
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=