SEV Connect - Sonbahar 2019

CONNECT SONBAHAR 51 Mezun olunca hemen kendi stüdyonuzu mu açtınız? İlk önce ‘Tasarım Üssü’ adlı bir firmada çalıştım. Genelde hızlı tüketimmalları ve ambalaj tasarımı üzerine çalışan, ama ürün tasarımı da yapan bir stüdyo idi. Aynı zamanda ben çift başlı yürüdüm. İşin akademik yönünü bırakmadım. Master’dan sonra doktora da devam etti. Beykent, Bilgi ve Medipol üniversitelerinde ders verdim. Bir yandan tasarımcı olarak çalışmaya devam ettim. Koleksiyon Mobilya’da Tasarım Grup Yönetmeni olarak çalıştım ve sektördeki en son yerim orası oldu. Herhalde mobilya konusundaki ciddi deneyimleriniz oldu… Evet… Koleksiyon’un ürün gamı çok geniş, sadece mobilya değil, ev aksesuarları ve tekstil de var. İlk kilim tasarımları orada başladı. Takı tasarımı bile yaptık. Koleksiyon, Türkiye’de, bence tasarımı çok güzel kullanan, buna çok önem veren, önde gelen beş-altı firmadan biri. Orada çalışmış olmaktan çok mutluyum. Benim için iyi bir fırsat ve iyi bir deneyim oldu. Üretimlerinizde öncelik verdiğiniz unsurlar neler? Şu an iki kulvarda ilerliyorum. Birincisinde, Studio Kali adını verdiğimmarkam altında ürettiğim kilimler ve mobilyalar var. İkinci kulvardaysa çeşitli markalardan gelen talepler üzerine tasarım yapıyorum, dolayısıyla onların marka kimliğine uygun tasarımlar oluyor. Studio Kali’de, endüstriyel yöntemlerle değil, zanaatla yapılan ürünlere yer veriyorum. Örneğin, kilimlerin hepsi Ege’nin köylerinde elle dokunuyor. Mobilyalar, ahşap zanaatkârları tarafından elle yapılıyor. Makinelerden yardım alınıyor, ancak bu yardım sınırlı ölçekte kalıyor. Çünkü Studio Kali’nin zanaatla tasarımı birleştiren ve sürdürülebilir bir marka olmasını istiyorum. Mesela kilim dokumacılığı yok olmaya doğru gidiyor. Çünkü yeni jenerasyon öğrenmek istemiyor ve bu işleri yapanların sayısı hızla azalıyor. Bir diğer konuysa, günümüzde kilimlerin genel olarak Türk motifleriyle dokunmuş olması. Bunlar belli bir kitleye hitap ediyor elbette, ama ben daha çok modern tarzı seviyorum. O nedenle de “boyama tekniğini, dokuma tekniğini, kök boyayı koruyarak motifleri nasıl daha modern yapabiliriz; modern zamana ve estetiğe uygun çizgilerle nasıl yorumlayabiliriz” diye düşünerek tasarım yapıyorum. Geleneksek teknikleri ve zanaatı koruyarak, ama kendi yorumumla daha modern çizgiler kullanarak tasarım yapmayı hedefliyorum. Nelerden ilham alıyorsunuz? Kilimlerde ilham daha çok Ege ve Akdeniz’den geliyor. Beyaz, mavi, sarı… Güneş, deniz, kum gibi renkler. Bir seri Ege serisi, direkt olarak Ege’ye duyulan aşkı anlatıyor. İlk seriler hep böyle: Yakamoz serisi, Ada serisi…Mobilyada da yine kültüre biraz bağlı kalmak istiyorum. Çizgiyi modernleştirmek istiyorum, ama ‘Türk kültüründen nasıl beslenebilirim?’ diye bakıyorum. Benim için yalınlık çok önemli. Kilimlerde de, mobilyalarda da çizgilerim daha minimal, daha yalın. Sizden doğal olanların yerine yapay malzeme kullanmanızı isteyenler oluyor mu? Başka firmalara hizmet verdiğimde onların isteği üzerine farklı malzeme kullanabilirim tabii ki… Kendi ürün gamımdaysa mutlaka doğal malzemeyi tercih ediyorum. Çevreye hiçbir şekilde zararı olmayacak metal, ahşap, ileriki zamanlarda seramik eklenebilir… Kilimler kesinlikle yüzde yüz yün. Boyalar, kök boya… Plastik kullanmayı hiç sevmiyorum. Kaçabilirsem kaçıyorum. Firmayı da öyle yönlendirmeye çalışıyorum. Bu bilinç ve farkındalık bütün dünyada gitgide artacak diye düşünüyorum. Şu anda tasarımda yeni bir trend de meyve kabuklarından, talaştan, mantardan, doğaya zararsız malzeme üretmek… Birçok tasarımcı bunun için çalışıyor. Bu yeni malzeme benim de dikkatimi çekiyor aslında. Zamanla ben de yeni ürünlerimde bu malzemeyi kullanmaya yönelebilirim. Yurt dışından müşterileriniz var mı? Bazı tasarımlarımın ilk parçaları Brooklyn’e satıldı. Beni nereden bulduklarını bilmiyorum. Kışın Stockholm Tasarım Fuarı, Önümüzdeki yıl Nisan’da Milano’da tasarım fuarları var. Bunlardan hiç olmazsa birine katılmak istiyorum. Çünkü yurt dışına çıkış, bu fuarlar sayesinde oluyor… Studio Kali'nin yeni tasarım hazırlıkları var mı? Çeşitli kültürlerin zanaatlarına yönelik özel bir ilgim var. Mesela Afrika maskları veya el yapımı küçük objeler… Bunların hepsinin bir hikâyesi var ve onlara çok ilgi duyuyorum. Geçmiş kültürler, kullanılan formlar ve desenler çok ilgimi çekiyor. Afrika’daki bir köy evinin üstündeki desenden ilham alabilir, motif olarak kullanabilirsiniz. Örneğin kilimlerde yeni seri Afrika etkisi taşıyacak. Üniversitede akademik çalışmalarınız sürüyor mu? Evet. Şu anda yarı zamanlı hocalık yapıyorum. Öğretirken öğreniyorum ve öğretmenlik beni dinç tutuyor. Çocuklara ders hazırlarken, devamlı yeni şeyler öğreniyorsunuz. Tasarımda ve tüm yaratıcı branşlarda yaparak öğrenmek üzerine bir eğitim anlayışı var. Hiç tasarım eğitimi almamış çocukların yavaş yavaş gelişimlerini ve patlamalarını görmek, çok güzel. Genç yaşta ciddi bir kaza geçirmişsiniz. Sanatın, sizi hayata yeniden bağlama konusunda bir katkısı oldu mu? Sanatın ve yaratıcılığın iyileştirici etkisi var. Kazadan sonra benim hayatım çok değişti, yapabildiğim her şey kısıtlandı. Boğaziçi Üniversitesi’nde, Sualtı Sporları Kulübü’nde scuba dalış eğitmeniydim; 15 yaşında scuba dalışa başlamış biri olarak, deniz ve sualtı sporları hayatımın çok büyük bir parçasıydı. Son derece aktif, sportmen biriydim. “İçimdeki enerji tasarıma yöneldi” diyorum. Yaptığım işlerden elde ettiğim gelirin yüzde 5’ini bedensel engellilere destek olmak için kullanıyorum ve Studio Kali’nin büyümesiyle birlikte bu oranı artırmayı hedefliyorum. “Geleneksek teknikleri ve zanaatı koruyarak, ama kendi yorumumla daha modern çizgiler kullanarak tasarım yapmayı hedefliyorum.” • Studio Kali'nin adı, eski Yunan mitolojisinde ilham perisi Kaliope'den geliyor. İlk tasarım serilerini bu yıl üreten Fulden Topaloğlu, el yapımı ve doğal malzemelerin kullanıldığı Sama serisi mobilyaları ve Ege, Yakamoz, Ada serisi kilimlerle dikkat çekiyor. Fotoğraf ve resimle de ilgilenen Topaloğlu bu eserlerin baskılarını da üretiyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=