SEV Connect - Sonbahar 2019
44 CONNECT SONBAHAR Hayalini yaşayacak SEV Amerikan Koleji’nden bu yıl mezun olan Tan Halaçoğlu, bundan sonraki eğitimi Cornell Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde sürdürecek. Gerek SEV, gerekse kardeş okullarla bağını her zaman sürdüreceğinin altını çizen Halaçoğlu, hayalinin İstanbul’daki çarpık yapılaşmayı sona erdirecek projeler üretmek olduğunu belirtiyor. “OKUL DIŞINDA YAPTIĞIM etkinliklerin ve ilgi alanlarımın üniversite ve bölüm tercihimde önemli bir rol oynadığını düşünüyorum, zira her daim sevdiğim ve ilgilendiğim bir alan üzerine uzmanlaşmayı hedefledim,” diyor SEV Amerikan Koleji’nden bu yıl mezun olan Tan Halaçoğlu. Sorulara verdiği yanıtlar, karşımızda genç yaşına rağmen ne istediğini bilen ve bu isteğe ulaşmak için uğraşan, kararlı bir insan olduğunu gösteriyor. Lise yıllarında elinde defteri şehrin farklı köşelerine gidip çizimler yapmaktan, sanatsal kitaplar okuyup bilgi birikimini artırmaktan, sanat atölyelerine ve çizim kurslarına gitmekten hoşlanan Halaçoğlu, “Keyif aldığım işlerle uğraşarak hem çok farklı bakış açıları tanıdım hem de yurt dışındaki mimarlık bölümlerine başvurmak için gerekli olan portfolyomu geliştirme şansı elde ettim. Tutkum ve aynı zamanda hobim olan mimarlığı gelecekte ‘işim’ olarak yapabileceğim için gerçekten çok heyecanlıyım” diyor. SAC’ye gelmeye nasıl karar verdiniz ve oradaki eğitimle ilgili neler söylemek istersiniz? SEV Üsküdar’da 8. sınıfa başladığım dönemin ilk günlerinde SAC’nin açılacağı duyurulmuştu ve o gün SAC’ye gitmeyi kafaya koymuştum. SAC’nin yeni bir okul olması beni cezbeden faktörlerden biriydi. Gelecekte Türkiye’nin en iyi liselerinden birinin ilk mezunlarından olacak, lise hayatım boyunca okulda ilklere şahit olup, belki de ilklere imza atacaktım. O gün aldığım karar, beni SAC’de geçirdiğim beş sene boyunca hiçbir zaman pişman etmedi. Gerçekten hayal ettiğim gibi oldu ve okulun ilk öğrencileri olarak birçok imkândan faydalanarak hem kendimizi hem de okulumuzu geliştirdik. Başka bir deyişle, birlikte büyüdük. Hazırlık sınıfında çoğunlukla İngilizce dersleri ön plandaydı. Bu yılın bana kazandırdığı becerilerin ve kazanımların değerini, son senemde üniversite başvurularımı hazırlarken yazdığım kompozisyonları, yani essay’leri ele alırken bir kez daha anladım. Bu essay’ler başvurunun en önemli kısımları arasında yer alıyor ve kendinizi sözcük seçimleri ve yazınsal unsurlar aracılığıyla olabildiğince iyi ifade edebilmeniz bekleniyor. Kendimi İngilizce’de hem sözel hem yazılı olarak efektif ve açık bir şekilde ifade edebilmemi, sorgulayıcı düşünme becerilerini SAC’de aldığım eğitime borçluyum. Üniversiteye hazırlık sürecinde neler yaptınız, nasıl hazırlandınız? Üniversiteye hazırlık, her öğrenci için stresli ve zorlu bir dönem. Ben stres seviyemi ve karşılaşabileceğim zorlukları en aza indirmek için bir strateji kurdum ve planlı bir şekilde ilerlemeye çalıştım. Örneğin, küçüklüğümden beri mimarlık okumak istediğimi biliyordum ve 9. sınıfta iyi bir mimarlık okuluna girmek için neler yapılması gerektiğini öğrendim. Açık konuşmak gerekirse öğrendiklerim beni şaşırttı, çünkü hayalimdeki üniversiteden kabul almanın sihirli bir formülü olmadığını gördüm. Notların ve test skorlarının yanı sıra başarıyı elde etmek için tutku, kararlılık ve sürdürülebilirlik gibi faktörlerin önemli bir rol oynadığını anladım. Bu bağlamda, üniversiteye hazırlanmayı dert etmek yerine, sevdiğim az ve öz birkaç işle uğraşmanın bana daha faydalı olacağına karar verdim; keyif almadığım ya da ilgi duymadığım hiçbir aktiviteye sırf “üniversite başvurularında yardımcı olur” diye katılmadım. Bu sürecin akademik kısmını unutmamak gerekiyor tabii ki. İyi üniversiteler yüksek bir not ortalaması, zor derslerin alındığı bir programı ve yüksek test skorları görmek istiyor. Her ne kadar akademik başarı bu süreç için önemli olsa da, her şey sayılardan ve skorlardan ibaret değil. SAT sınavına beşinci girişimden sonra hâlâ istediğim skora ulaşamayınca hayal kırıklığına uğramıştım; fakat Amerikan üniversitelerinin adayların akademik başarılarına ek olarak, kişiliklerini, bakış açılarını ve hobilerini de değerlendirerek onları bir bütün olarak ele aldığını bildiğim için umudumu hiçbir zaman yitirmedim. Bildiğimiz kadarıyla erken başvuru yaptınız. Cornell’in hangi özellikleri sizi erken başvuruya yöneltti? Erken başvuru yapmanın en büyük riski, kabul almanız durumunda o okula kayıt yaptırma zorunluluğunuzun bulunması. Avantajıysa okula olan güçlü ilginizi göstermiş olmanız ve başvurduğunuz okulun ilk tercihiniz olduğunu bilmeleri. Cornell, birçok alanda eğitim veren büyük bir üniversite, mimarlık programı da birçok sıralamada Amerika’nın en iyileri arasında. Okulun akademik kaynaklarının ve eğitim kalitesinin yanı sıra kuruluş felsefesi de beni her zaman çok etkilemiştir. Cornell, “herkes için her alanda eğitim” felsefesiyle 1865 yılında kuruluyor. O dönemde eğitim veren diğer elit üniversiteler gibi sadece üst kesim erkek öğrencileri değil, her kesimden, cinsiyetten ve ırktan öğrencileri barındırmayı kendine misyon ediniyor. Cornell günümüzde de eşitlikçi bakış açısından ödün vermiyor. Bu misyon ve felsefeyi ilk öğrendiğimde üniversiteye olan ilgim ve saygım daha da arttı. Kabul alırsam gitmek istediğimden emin olduğum için erken başvuru yaparak şansımı artırmayı amaçladım. Cornell Üniversitesi’ne kabul edildiğinizi öğrendiğinizde neler hissettiniz? Kabulümde etkili olan birçok faktör olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bazıları daha önceki soruda da bahsettiğim gibi hazırladığım sanat portfolyom, yazdığım essay’ler, Cornell TAN HA L AÇOĞ LU ( S AC ’ 1 9 )
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=