SEV Connect - Sonbahar 2018
CONNECT SONBAHAR 49 gitti ki... Ben ki o zamana kadar art dersi söz konusu olduğunda son derece sarsak çalışan biriydim, bir güzel onları boyamaya başladım. Orda hevesimi alamayıp koştur koştur Paşabahçe’ye gittim akabinde. Hangi formları beğendiysem onları satın alıp, parçaları ailede herkese, sevdikleri motiflere göre boyayarak dağıtmaya başladım.” Bugün uluslararası çapta ünlü bir cam sanatçısı ve camdan dekoratif objeler üreten Fy-Shan Glass Studio markasının sahibi olan Felekşan Onar’ın, camla tekrar buluştuğu zamana gelene dek, Cornell’de ekonomi ve yan branş olarak müzik tarihi okumuşluğu, bankacılık ve tekstil sektörlerinde başarılı birer kariyer inşa etmişliği, Harvard Üniversitesi OPM programından mezun olmuşluğu, bugün üniversite çağında olan iki evlat yetiştirmişliği, arada da Almanca, İtalyanca gibi birkaç lisan öğrenmişliği var. Boş durmayı seven biri değil! Cam sanatı konusunda son iki senedir en güzel ve verimli dönemini yaşadığını söylüyor: “Bunu biraz da maalesef yurtdışında çalışmaya başladığımda sağlayabildim. 2016 yazında aldığım bazı kararlar sonrasında, cam tasarımımı ve üretimimi yapmak üzere Berlin’e gidiyorum, dedim. Berlin olmasının da sebepleri var. Berlin’de 10 sene evvel iki sergi yaptım.” Bu yıl da Suriyeli mültecilerin durumuna dikkat çektiği Kanatsız Kuşlar serisi, Berlin’in önde gelen sanat merkezlerinden Bergama Müzesi’nde bulunan Halep Odası’nda sergilendi. İsmiyle ironik bir maceranın kahramanı olup, ülkeler boyu kanatlanıp uçan eserinin hikâyesini anlatıyor Onar: “2016 dönemi Suriyeli mültecilerin Beyoğlu’nda yoğun vakit geçirdikleri bir dönemdi. Kapımın girişinde, merdivenlerde yaşıyorlardı. 2014 ila 2016 arasından, AB’nin Türkiye’ye para vermeden önceki dönemden bahsediyorum. Öyle bir kafayla Berlin’e gittim. Kafam doluyken çok yürürüm ben. Yürürken kafamdakileri tahlil etmeye çalıştığım dönemde başka bir grup dikkatimi çekti. 60 senedir orada yaşadığı hâlde hayata entegre olamamış Türkler...” Böyle birbirini tetikleyen birkaç olay sonucunda, seneler evvel okuduğu bir kitap depreşir içinde: “ Louis de Bernieres’nin Birds Without Wings ’i bana çok dokunmuş bir kitap, çünkü ben Söke’de büyüdüm. Oraların çeşitliliği, bilmediğimiz ama lisanımızın içinde olan Rumca kelimeler... Onlar harmanlanınca, biraz kökünden kopmuş insanlara bir anekdot olsun istedim. Bir dönem çalışmayla 27 adet kuşa vardım ki, hedefim 41 adetti. Oradaki çalışmanın ikinci gününde Bergama Müzesi, bu seriyi Halep Odası’nda sergilemeye karar verdi. Kontekst inanılmaz uyuyor; tiyatro sahnesi gibi bir ortam, ısmarlasan o kuşlar için daha iyisi olamazdı.” Sergi odaya yerleştirildikten sonra, odanın 25 yıldır renovasyonuyla uğraşan restoratöründen serginin küratörüne kadar birçok kişi Onar’ı, benzer İslam eserleri bölümleri bulunan müzelerle kontağa geçmesi konusunda teşvik eder: “Durum böyle olunca ikilemde kaldım, çünkü aynı anda birden fazla yerde sergilenmesi de söz konusu oldu. Bunun üzerine sayıyı 99’a çıkardım. Bu da benim için, 41’den sonra, ikinci anlamlı sayıdır. Akabinde Victoria and Albert, paralelinde de New York, New Jersey Art Center’da sergileniyor Kanatsız Kuşlar... Sonbaharın sonuna kadar böyle gidecek. Ayrıca, 99’unun Dresden’deki Stadtmuseum’da yer alması planlanıyor 2019’da. Oradaki de Şam (Damascus) Odası’nda sergilenecek. Kuşlar’ın, kamusal alanlarda, özellikle mültecilerin son bulmaya çalıştıkları yerlerde, Kuzey Avrupa’da, belki Kanada’da sergilenmelerini istiyorum.” Bunların yanında, her yıl Eylül’de gerçekleşen, Murano’daki (İtalya) Glass Week’de, ölen cam sanatını hayata kazandırmak amacıyla davet edilen sanatçılar arasında yer aldığı için, onun hazırlıklarını yürütüyor: “Orada da güzel bir temam var, 41 tane camdan köprü yapıyorum. Çünkü cam esasında 13. yüzyıldan beri Osmanlı’yla Venedik arasında bir köprü... Cam üzerinden çok ciddi ticaret yapılmış. Sergi dışında aynı zamanda tarihsel bir konferans da yapacağız. Sanat çalışmalarını akademik olarak desteklemek niyetindeyim. Döneyim, Victoria and Albert’da araştırma yapayım diyorum. Hani, bu kadın köprü yapıyor, ama niye yapıyor kısmı da bilinsin istiyorum. Burada böyle tarihsel bir mesaj var diye anlatmak istiyorum.” Felekşan Onar, öğrenmenin sonunun olmadığını bilenlerden: “Camı çok seviyorum, bu işi bu kadar keyifle bu şekilde yapıyorum. Üretmeyi ve yaratmayı çok seven bir insanım, ama bu demek değildir ki hayatım boyunca cam yapacağım. Bu hayatımda kariyerimin üçüncü evresi; dördüncüsü de niye olmasın...” Bana sorarsanız, beşi, altıyı da görürüz. *EBRU ÇAPA (ACI’90) Ebru Çapa, İzmir Amerikan Koleji’ni bitirip Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümüne girdi. ‘93 yılında, henüz üniversite öğrencisiyken 1 Numara Yayıncılık dergi grubunda çalışmaya başladı. Farklı dönemlerde, Esquire, Cosmopolitan, Aktüel, Harper’s Bazaar, Vogue, GQ vb. dergilerde, Sabah, Liberal Bakış, Yeni Yüzyıl, Hürriyet vb. gazetelerde, NTVMSNBC gibi haber portallarında, muhabir, editör, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, köşe yazarı olarak farklı pozisyonlarda bulundu. 2018 Haziran’ında, Oya Baydar’la gerçekleştirdiği nehir söyleşi kitabı Aşktan ve Devrimden Konuşuyorduk yayımlandı. Eylül ayında Glass Week etkinliğine katılacak olan Onar, “Cam aslında 13. yüzyıldan bu yana Osmanlı’yla Venedik arasında bir köprü. Cam üzerinden çok ticaret yapılmış” diyor.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=