SEV Connect - Sonbahar 2018

CONNECT SONBAHAR 15 yıl önce Grupanya ile başlayan ve yıllar içerisinde dosya sayısıyla birlikte teknoloji alanında tecrübe de biriktiren Gökçe ve ekibi, en önemli avantajlarının “müvekkilleriyle aynı dili konuşabilmek” olduğunu belirtiyor. UAA mezunu olduktan sonra hukuk okumaya nasıl karar verdiniz? Sonrasında nasıl bir eğitim aldınız? Hukuk okumam konusunda babam yönlendirici oldu. Hukuk eğitiminin hem iş hayatı hem de toplumsal mücadele için ideal bir altyapı olduğuna ikna etti beni. Bunun üzerine İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdim. Aynı okulda yüksek lisans çalışmalarım devam ederken Amerika’da Harvard Üniversitesi’nde eğitim görme fırsatı buldum. Türkiye’de bilişim hukuku konusunda önemli bir isim haline geldiniz. Bu alana daha önce ilginiz var mıydı? Hangi şirketlerle çalıştınız? “Önemli bir isim” demeyelim, ama sektörün içinde biriyim. 2010 yılında “Gökçe Avukatlık Bürosu”nu kurduktan sonra, ilk müvekkilim Grupanya oldu. O zamanlar internet, yazılım ve teknoloji sektöründeki girişimler, emekleme safhasındaydı. Grupanya’nın aldığı yatırım, o dönemin rekorunu kırmıştı. O sıralar iyi iş çıkarmış olmalıyız ki, sektörde faaliyet gösteren diğer işletmelerden yoğun bir talep gördük ve işlerimiz sektöre paralel olarak gelişti. Dijital dünyaya genel olarak ilgi duyuyorum elbette. Bizim meslekte müvekkilleri açıklamak pek adetten değildir, ama Facebook, Spotify, Onedio gibi sektörün güçlü markalarına hizmet verme şansı bulduk. Teknoloji alanında girişimcilerle yakından çalışıyorsunuz. Girişimci gençlere neler tavsiye edersiniz? Dijital ve teknoloji teması olan her iş, ilgimizi çekiyor. Bu alanlarda çalışan yüzlerce, belki binlerce kişiyle tanıştım, sohbet ettim, onlara mentorluk ve hukuki danışmanlık yaptım. Bundan büyük keyif alıyorum. Girişimcilerin motivasyonu ve azmi, adeta bize de şevk veriyor. Genç girişimcilere tavsiyem, çalışmalarında istikrarlı hareket etmeleridir. Doğası gereği kendilerini zor süreçlerin beklediğini, maddi ve manevi zorluklara psikolojik olarak hazırlanmaları gerektiğini hatırlatırım. Hukuki açıdansa en başta ortaklık yapılarını iyi şekillendirmeleri gerekir. Kuruluş aşamasında mümkün olduğunca görev, sorumluluk ve yetkileri iyi belirlemek faydalı olur. Genel olarak sözleşme ve belge yönetimini düzgün bir şekilde yürütmeliler. Hukuki danışmanlıkta mutlaka bu alanda uzmanlaşmış avukatları tercih etmeliler. Bütçe konusundaysa “alternatif” ücretlendirme ve ödeme yöntemlerini kullanabilirler. Yakın zamanda Gram Games ve Zynga arasındaki satın almayla ilgili çalıştınız. Türkiye’den benzer örneklerin çıkması için neler yapılması gerek? Gram Games paylarının Zynga gibi bir dünya devine devri, hem bizim hem de ülkemiz için gurur kaynağı oldu. Şirketin kuruluşundan beri içinde olarak, bu girişimin milyar dolarlık aşamaya gelmesini sağlayan ekibin bizzat parçası haline gelmek, tarif edilemez bir haz veriyor insana. Girişimcilik kültürünün yerleşmesi, eğitim sisteminin çağa daha uygun bir hale gelmesi, devlet teşviklerinin artması ve bu teşviklere erişimin adil ve kolay olması, benzer örneklerin artmasına imkân sağlayacaktır. Türkiye’deki bilişim hukukuna yönelik Uluslararası Teknoloji Hukuku Derneği gibi sivil toplum çalışmalarınız hakkında da bilgi verebilir misiniz? Size göre Türkiye bu alanda nasıl bir karneye sahip? ITECHLAW bu alanda uluslararası arenada en muteber kuruluş. Yıllardır çalışmalarına destek olduk. Bizzat Türkiye temsilciliğini yürüttüm ve büro olarak yıllarca üç “global sponsor”dan biri olduk. Türkiye’yi notlamak benim haddim değil, ancak genel olarak bilişim ve teknoloji hukuku alanının, Türkiye’de yeni yeni gelişmekte olduğunu söyleyebiliriz. Politikayla yakından ilgileniyorsunuz. Bu alanda planlarınız var mı? Politikayla kesinlikle ilgiliyim, ancak benim için vurgu toplumsal mücadeledir, yani toplum için mücadele etmektir. Babamdan bana kalan bir alışkanlık bu. Yıllarca politikayla uğraşan babam, hayatı boyunca insanı ve toplumu çok içten seven, insan için çalışan biridir. Bu tavır bizlere de farkında olmadan işlemiş olmalı. Daha küçücükken sokaklarda bana insanların attıkları çöpleri toplatırdı, otoyolun ortasında durup yolun ortasındaki taşı kaldırtır, her bayram kendi ziyaret ettiği bakımevi, cezaevi, hastane, yetimhane, ibadethane vs. neresi varsa beni yanında götürürdü. O sayede sanırım ben de toplum kavramını iyice öğrendim ve yaşım ilerledikçe de “toplumsal eşitlik” anlayışım gelişti. Hukuk eğitimi de bunu perçinleyerek “toplumsal adalet” anlayışımın yerleşmesini sağladı. Sonuç itibarıyla amacım toplumsal adalet ve eşitlik için mücadele etmektir. Bu aşamada vaktim ve imkânlarım kısıtlı olduğundan, mütevazı bir ölçüde mücadeleye katkı sunmaya çalışıyorum. Aktif politika bu aşamada önceliğim değil. Koşulların uygun olmadığını düşünüyorum. Uzun vadede koşullar değişir ve katkım olacağına inanırsam, elbette aktif politika yaşamım olabilir. Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu olmak hayatınıza nasıl bir değer kattı? Okula ilk başladığım gün, anne ve babamın heyecanını hiç anlamamıştım. Çok mutluydular. Yıllar geçtikte ve daha ziyade okuldan mezun olduktan sonra anladım ki, UAA’da aldığımız eğitim, görgü ve terbiye bizleri hayat mücadelemizde ayrıcalıklı yeteneklerle donatmış. Bugün anne ve babamın heyecanını, sevincini çok daha iyi anlıyorum. Bu vesileyle bizlere emeği geçen tüm idarecilerimize, öğretmenlerimize, okul personeline en içten teşekkürlerimi iletmiş olayım. "Genç girişimcilere tavsiyem, çalışmalarında istikrarlı hareket etmeleridir. Kendilerini zor bir sürecin beklediğini, maddi ve manevi zorluklara psikolojik olarak hazırlanmaları gerektiğini hatırlatırım."

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=