SEV Connect - Sayı 13

CONNECT 13 67 ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Bilimleri Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra koçluğa başlayan Rana Beri (ACI’85), Epsilon Yayınevinden “İlişkilerde Anda Kalmak” adlı bir kitap çıkardı. 10 yıldır koçluk yapan, “International Coach Federation (ICF) / Uluslararası Koçluk Federasyonunun” CCE sertifikasına da sahip olan Beri, yeni kitabında, “Yaşam, yeryüzüne yayılmış bir ilişkiler ağı. Bizi hayatta tutan bu ağa bağlanabilmek içinse tek yol ilişkilerimizde anda kalmak” diyor. Tanıtım yazısında kitapla ilgili şu bilgilere yer veriliyor: “Anda Kalmak’la yaşamın anbeanlık ritmini yakalayan Rana Beri, yeni kitabıyla hayatın akışını âdeta yeniden inşa ediyor. Bu ritme nasıl ayak uydurarak yaşayabileceğimizi, insanlık hâllerimizi apaçık gösteren özgün hikâyeler ve çözümlemelerle anlatıyor. Bize, anda kalmanın sadece tek başımızayken yapabildiğimiz bir eylemolmadığını, esasen hayati olanın insanlarla iletişim hâlindeyken anda kalabilmek olduğunu hatırlatıyor. Anda kalmaya niyet eden herkese, hayatının her alanında ve tüm ilişkilerinde bunu nasıl gerçekleştirebileceğine dair cesur örnekler sunuyor. İlişkilerde Anda Kalmak, aile ilişkilerinin, arkadaşlıkların, çiftler arasındaki ilişkilerin, iş ilişkilerinin, kendimizle ve gerçekle ilişkimizin tıkandığı, koptuğu bütün noktaları tek tek aydınlatıyor.” Heybeliada’nın ruhunu yansıtan evler Kiltablet adlı fanzinin yazarları arasında bulunan Yasemin Pforr (UAA’81), aynı ekiple bu kez bir kitap projesinin içinde yer aldı. “Evler, Aşklar, Göçler” adlı, Adalı Yayınlarından çıkan kitabın ilham kaynağı, Heybeliada Halk Kütüphanesini Koruma Derneğince çıkartılan, çoğu yitip gitmiş ada evlerinin Akillas Millas tarafından yapılan çizimleriyle dolu, 2018 takvimi... Takvimdeki evlerin hikâyelerini anlatmak üzere yola çıkan yazarlardan Pforr, kitapla ilgili şu bilgileri veriyor: “Akillas Millas’ın çizimlerini yaptığı takvim çok çarpıcıydı. Her ev, hikâyemi anlat dercesine bakıyordu bize. Sırayla dağıtılan evlerden bana denk gelen Şubat ayının evi, Vutiras Köşkü oldu. Biraz yükseğe yapılmış olması, kayıkhane olduğunu varsaydığım kapısıyla, iki yandan çıkılan merdiveniyle deniz kıyısında olduğunu düşündüğüm ev, ev sahibinin Rum cemaatinin hatırı sayılır mensuplarından biri olduğu hissini uyandırmıştı bende. Nitekim Vutiras ismini araştırınca, o dönemin önemli gazetelerinden Neologos gazetesinin sahibinin adının Stavro Vutiras olduğunu öğrendim. Ev ve Stavro Vutiras tamamladılar birbirlerini. Yaptığım araştırmalar sonucunda Stavro Vutiras’ın, Neologos gazetesinin, 1800’lü yılların Osmanlı İmparatorluğunun içine girdim, yazmaya başlamadan önce bir süre o dönemde yaşadım. Stavro’nun kırık kalbini hissetmeye başlayınca hikâye kendini anlattı zaten.” BUNDAN IKI YIL ÖNCE (2019) çıkardığı otobiyografi kitabı “Yol” dan ilham alarak söz yazarlığına başlayan Mehmet Gür, içinde 12 şarkının bulunduğu bir albüm çıkardı: “The Path”. Albümün tanıtımının yapıldığı www.thepathalbum.com sitesinde bir yazı kaleme alan Gür, Yol kitabındaki kişilerden, olaylardan ve yerlerden etkilenerek söz yazarlığına başladığını belirterek, şunları söylüyor: “Şarkı yapmak, hiç şüphesiz müzik bilgisi ve şarkı sözü yazma becerisi gerektirir. Benim teorik müzik bilgim, sanırım, öğrenilebilecek müzik bilgisinin çok küçük bir yüzdesini kapsar. Pratikte ise, evet, belki uzun yıllardır gitar çalarım, belli bir stilim vardır, ama akustik gitarı bile benden katbekat daha ustalıkla çalan nice müzisyenler var… Söz yazarlığıma gelince, bu kabiliyetim de sadece annemin 1989 yılında vefatını takip eden dönemde, annem için yazdığım kısa bir şiirle sınırlıydı. (…) Şarkıların iskeleti ortaya çıkınca, şarkı düzenlemeleri dâhil, müzik direktörlüğü yapabilecek profesyonel bir kişi arayışına girdim. Ortaöğrenimlerimizi aynı dönemlerde ve aynı okullarda yaptığımız Olcayto Ahmet Tuğsuz (TAC’68) müzik tarzımı biliyordu. Ona danıştım. Bana önerebileceği tek kişinin Volkan Başaran olduğunu söyledi. Volkan, büyük bir gitar ustası… Albümün müzik prodüktörlüğünü ve şarkıların düzenlemelerini yapmasının yanı sıra, her şarkıdaki tüm gitarları çalarak, albüme bu yönden de çok değerli katkısı oldu.” Albümle ve albümde yer alan şarkıların hikâyeleriyle ilgili daha detaylı bilgi almak isteyenler, www.thepathalbum.com sitesini ziyaret edebilirler. Yol’dan ilhamla doğan şarkılar MEHMET GÜR ( TAO ’ 66 / TAC ’ 69 ) Yazdığı öykü ödül getirdi Yazarlığa açtığı blog ile başlayan Lale Sanem Şekercioğlu (ACI’00), YILKAD Yayınları tarafından düzenlenen ve Kurtuluş Savaşının önemli isimlerinden Halide Edip Adıvar’ın anısına ithaf edilen öykü yarışmasında, üçüncülüğü elde etti. Gazete Karşıyaka’ya verdiği röportajda, yazılarında çocukluğunun oyunlarından ilham aldığına vurgu yapan Şekercioğlu, kendisine ödül kazandıran “Cinayet Silahı” adlı öyküsünün doğuşunu şu sözlerle anlatıyor: “Masallarımın birinin ilham kaynağı, çocukken oynadığımız bir oyundu. Pencereden pencereye ‘Nesi Var?’ oynardık. Üçüncülük ödülüne layık görüldüğüm ‘Cinayet Silahı’ adlı son öykümün çıkış noktası ise bir hikâyeyi tamamlama oyunuydu. Takip ettiğim bir blog yazarı, pandeminin başladığı ilk günlerde, bu tip hikâye tamamlama oyunu düzenliyordu. Cinayet Silahı öyküsünün teması, katıldığım o oyunlardan birinde ortaya çıktı.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=