SEV Connect - Sayı 13
52 CONNECT 13 Çınarlar Mrs. Aleksanyan derste kaldırdığında, heyecandan bütün ezberlediklerimi unutuyordum. Hafta sonu tatili bitince, evden okula geri dönmemek için çeşitli huysuzluklar yapardım. Bu durumu okul müdürüyle paylaşan aileme çare, yine okul müdürümüz Miss Martin’den geldi. Miss Martin, anneme hafta sonları özel ders almam için tavsiyede bulunmuş. Bu öneri sayesinde, hazırlık sınıfını bir sene okuyarak geçtim. Ayrıca Orta 1’de de üç karne üst üste iftihar listesine girdim. Bütün okul hayatım boyunca hep çok çalışkan bir öğrenci oldum. Okulda nasıl bir ortamla karşılaştınız? Bu soruya iki ayrı cevap verebilirim. Okulda disiplinli bir ortam vardı. Ama biz yatılı öğrenciler, gündüz ders bittikten sonra, etüt saatine kadar sanki evimizdeymişiz gibi rahat ve serbest davranabiliyorduk. Amerikalı öğretmenlerimiz, isteyenlerden bir grup öğrenciyi yürüyüşe, “walk’a” götürürlerdi. Bağlarbaşı’ndan sapar, bugünkü Boğaziçi Köprüsü (Şehitler Köprüsü) bağlantı yollarının olduğu Beylerbeyi tepelerine doğru bir saat yürüyüş yapar ve akşam yemeğinden evvelki etüt saatinde okula geri dönerdik. Akşam yemeğinden sonra ikinci etüt saatine kadar eğlenme saatimiz vardı, o zaman zarfında isteyenler spor salonuna dans etmeye giderlerdi. Salonun bir bölümünde pikap vardı, çalan müzik eşliğinde kız kıza dans ederdik. O zamanki slow parçalar çok romantikti, ben lisedeyken “Rock and Roll” moda olmuştu. Hepimiz çok güzel “Rock and Roll” yapıyorduk. Okulda yatılı olmanın farkları nelerdi? 11 yaşında, aileden uzakta, yatılı bir okulda anne-baba şefkatinden yoksun olmak, o yaştaki çocuklar arasında başlayarak yaşam boyu devam eden bir arkadaşlığa, hatta çok sıkı bir dostluk ve kardeşliğe dönüşüyor. Yatılı olmanın en önemli farklarından biri de kendinizin ve kendi gücünüzün farkına varmanız; aynı zamanda da müstakil bir birey olduğunuzu anlamanızdır. Okulda sizi en çok etkileyen öğretmenler kimlerdi? Beni en çok etkileyenler müzik öğretmenimiz Piraye Hanım (Tüzüner) ile tercüme öğretmenimiz Seniye Hanım (Pakalın) idi. Müzik öğretmenimiz, okulumuzun korosuna çok emek vermiştir. Koromuza öğrettiği şarkıları, Klasik Batı Müziğinin en tanınmış eserlerinin en melodik bölümlerinden üç ses üzerine (soprano, mezzo soprano ve alto) aranje edilmesini ve Türkçe sözlerle söylenen şarkılar haline getirilmesini sağlamıştır. Hatırladığım kadarıyla, bu şarkılar arasında Antonin Dvorak’ın 9. Yeni Dünya 'dan isimli senfonisinin ikinci kısmının müziği, Pablo Sarasate’ın Zigeunerweisen adlı eserinin en romantik bölümü ve bir de bunlara ilaveten Rüzgâr Gibi Geçti filminin jenerik müziği olan Tara’s Theme vardır. Her sene mezuniyet törenlerinde çok güzel konserler verirdik. Ben ve Tülay German soprano sesler arasındaydık. Şunu da belirtmek isterim, Piraye Hanım aynı zamanda İstanbul Konservatuvarında öğretmendi. Tercüme öğretmenimiz Seniye Hanım ise anlayışlı, sakin, olgun kişiliğiyle beni çok etkilemiştir. Okuldaki öğretmenlerinizle, eğitimle ve etkinliklerle ilgili hatırladığınız neler var? Okulumda eğitimle ilgili takdir ettiğim bir husus, ortaokulda İngilizce öğretmenlerimizin bizlere “book report” adı altında, her ay bir kitap okuyarak, okuduğumuz kitabı sınıfta sözlü olarak anlatmak ve eleştirmek ödevi vermeleriydi. Bu ödevin verilme sebebi, bizleri kitap okumaya alıştırmak, okuduğumuzu değerlendirme yeteneği kazanmamızı sağlamaktı. UAA’da eğitimle ilgili diğer bir anım ise orta 1’deyken resim (art) öğretmenimiz Miss Blatter’ın resim dersinde dünya çapında ünlü klasik ve empresyonist ressamların biyografilerini ve resimlerini tanıtan kısa yazılar yazdırdığı bir defter hazırlamamızı istemesi, bu ressamların tanınmış tablolarının birer fotoğrafını dağıtarak, bizleri bu yönden de eğitmeye çalışmasıdır. Ben, bu fotoğrafları senelerce sakladım • “Sihirli Flüt” temsilinden bir sahne, Papageno rolünde Ayşe Ülkü Ersin (solda). • “Sihirli Flüt” (Papageno) temsilinin bir tarafı Türkçe bir tarafı İngilizce olan bileti. • “Sihirli Flüt” temsilinden bir sahne, Papageno rolünde Ayşe Ülkü (Tiryakioğlu) Ersin (en sağda).
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=