SEV Connect - Sayı 13
Türker Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? TAC’ye 1984-85 döneminde yatılı olarak girdim. 1988’de ortaokulu bitirdikten sonra lise eğitimim için Ankara Fen Lisesine geçtim. Doğrusu hep TAC’deki günlerimi özlemişimdir. Liseden sonra Boğaziçi Üniversitesini kazandım, oradan da 1996 yılında İnşaat Mühendisi olarak mezun oldum. İnşaat beni çok cezbeden bir alan olmakla beraber, hem kapitale ihtiyacın olması hem de çocuk yaşta tanıştığım bilgisayarın hayatımda ön planda bulunması nedeniyle, kariyerime teknoloji alanında devam etmeye karar verdim. Boğaziçi sonrası kısa bir süre o zamanki Koçbank’ın teknoloji bölümünde çalıştım, sonra da Amerika’ya gelip Georgia State University’de MBA derecemi aldım. Girişimcilik ve yatırım dünyasıyla nasıl tanıştınız? Kendi girişimleriniz oldu mu? MBA sonrası Amerika’da yine teknoloji alanında danışman olarak çalışmaya başladım. Amerika, 90’lı yıllarda büyük bir teknik gelişim ve teknoloji altyapı kuruluşu atağı yaptı. Firmalar teknik altyapılarına büyük yatırımlar yaparken, bu konuları bilen insan gücüne ihtiyaç yüksekti. Danışmanlık işi o yıllarda çok revaçtaydı. Fakat sonra bir anda bu yatırımlar durdu. 11 Eylül saldırısından sonra girilen kriz dönemiyle beraber, birçok firma toplu işten çıkarmalar yaptı. Ben de bu sayede “pink slip” tabir edilen, TAC’deki ismiyle tasdiknamemi aldıktan sonra farkına vardım ki, Amerika’ya eğer göçmen geldiyseniz kendi işinizi yapmanız en doğrusu ve kârlısı. Tabii sıfırdan başlıyorsunuz. İyi Silikon Vadisinin yeni girişim sermayesi paradigması giden işlerimiz oldu, gitmeyenler oldu, ama en son 2013 yılında teknoloji alanında yazılım distribütörü bir firmamız vardı, onu satarak aktif operasyondan yatırım tarafına geçtik. ABD’ye gitmeye nasıl karar verdiniz? Boğaziçi’nden sonra beni Türkiye’de tutan bir aile işimiz yoktu. Babam doktor, annem eczacı idi ve ben de tıp seçmediğim için profesyonel hayatımı Amerika’da kurmayı tercih ettim. Belki de yatılı hayatta kazandığım özgürlüğün cesaretiyle verilmiş bir karardı. Ailem de bu karara karşı çıkmadı ve hatta destek oldular. Burada bir dipnot düşmek isterim, TAC’li kardeşlerim önemli kararlarında çizdikleri haritadan devam etsinler. ‘Acaba gitmeseydim nasıl olurdu’ demek, biraz analiz sentez değeri taşısa da önemli olan geçmişten ders alarak gelecek planlarını önde tutmaktır. Ben de Amerika’ya geldikten sonra geri dönmeyi hiçbir zaman bir opsiyon olarak görmedim ve burada elimden geldiği kadar emek ve özveriyle çalıştım. Bugün küçülen dünyada artık insanlar global vatandaş kimliği taşımaktalar, insanlar dünyanın her yerinden çalışıp kazanabilir, ama bir merkezi adresleri tabii ki olur. Benim için bu adres Amerika oldu. Girişimcilikten yatırımcılığa geçişiniz nasıl oldu? Bu alanda neler yaptınız? Kendi işimi yaptığım yıllarda işlerimiz büyüdükçe ilk aklıma gelen, “Başka hangi işlere girebilirim?” sorusu olmuştu. Fakat ben hep bu sorunun doğru soru olup olmadığını sorguladım. Singapurlu yatırımcı arkadaşıma baktım; Singapur hiç aktif operasyon işi TÜRKER OĞUZ (TAC’91) GIRIŞIMCILIK SONRASI “PROFESYONEL YATIRIMCI” OLMAYA KARAR VERIP BU IŞE BÜYÜK BIR CIDDIYETLE YAKLAŞARAK 2014 YILINDA VENTURE SCIENCE FIRMASINI KURAN VE YEDI YILLIK ZAMAN ZARFINDA, 30 CIVARINDA YATIRIM YAPAN TÜRKER OĞUZ, SADECE KÂRA DEĞIL, DÜNYAYA VE INSANLIĞA FAYDA SAĞLAYACAK ALANLARA ODAKLANDIKLARINI SÖYLÜYOR. G L O B A L YA T I R I M
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=