SEV Connect - Sayı 13

CONNECT 13 29 HAN Spaces çalışanlarının normal galeri veya müzelerde görebilecekleri sanat eserlerini, çalıştıkları mekâna taşıdık. Bu iş birliği, eserlerin galerinin hijyenik ortamından çıkarıp, yaşayan alanlarda izlenebilmesini sağladı. Daha önce benzerine çok az rastladığımız bu iş birliği, bizimle izleyici arasındaki mesafeyi ortadan kaldırdı. Bugüne kadar iki sergi gerçekleştirdik, şu anda üçüncü sergi için hazırlık aşamasındayız. Sergileri ziyaret etmek isteyen tümmisafirlerimizi bize ulaştıkları takdirde özel olarak gezdirmekten mutluluk duyarız. Bugüne kadar yaptığınız çalışmalarla bundan sonra yapmayı planladığınız projeler hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz? Bugüne kadar çoğunlukla konut ve ofis projelerinde mimarlarla çalışarak, mekânın ruhuna ve izleyicisine uygun sanat eseri seçimi ve yerleştirmesi yaptık. Zaman içinde sergilerin de getirdiği deneyimle şu anda çok daha büyük ofis, otel ve kamusal alan projeleri yürütüyoruz. En büyük hayalimiz ise Türk mimarların yurt dışında yaptıkları projelerde Türk ve uluslararası sanatçılarla birlikte yer alabilmek. Son olarak, kardeş okullar UAA ve ACI mezunu olarak ortak iş yapmanın ne gibi avantajları oluyor? İkimizin de bu ortak kültürden edindiği çok önemli beceriler var; esneklik, merak, çalışma etiği, farklı kültürlerle birlikte çalışabilme gibi. Hepimiz çok köklü bir geleneğin çağdaş yansımalarıyız ve yaptığımız işlerde de bunu yansıtmaya özen gösteriyoruz. yaşam alanlarında sanata öncelik vermemiş kişilere bile ulaşabiliyoruz. Bunun yanı sıra bireysel olarak da müşterilerimizin ilgileri doğrultusunda doğru sanat eserlerine ulaşmalarını sağlıyoruz. Bir önceki soruyla bağlantılı olarak, sanat eserlerinin ilham verici olması, yaşam alanlarını ve tabii alanlarda yaşayan insanları nasıl etkiliyor, onların dönüşümünde nasıl bir rol oynuyor? Bunun en yakın örneğini pandemi zamanı kapanmalarla yaşadık. Hepimiz için çok öğretici olan bu dönemde bizler ilk defa gerçekten evlerimizde yaşadık. Evlerimizin 24 saatini deneyimleme fırsatımız oldu ve yaşadığımız mekânların da aslında bizlerle yaşadığını görmüş olduk. Yaşam alanlarımızdaki ufak değişikliler, dokunuşlar bizleri besledi. Evinde sanat eseri olan birçok müşterimizden bununla ilgili teşekkürler aldık, öte yandan beklemede olan projelerimiz bir anda yol aldı, çünkü bu eksikliği hepimiz hissettik. Pandemi döneminde HAN Spaces’te bir sergi açtınız. Bu sergiden elde ettiğiniz deneyimle ilgili neler söylemek istersiniz? Hayat normal seyrinde giderken en çok ofislerimizde vakit geçiriyoruz. Evlerimiz için verdiğimiz önemi, aynı şekilde çalışma alanlarımıza da vermemiz gerekiyor. HAN Spaces bize bu konuda çok önemli bir yol açtı. ACI’01 mezunu Gizem Burteçin’in de ortak olduğu HAN Spaces ile çalışanlarına ilham verecek iş alanları yaratmak için sürekli sergiler organize etmeye başladık. süre sanata yönelik özel programlar ve kurslarla pekiştirdim. Zamanla bu ilgim bir tutkuya dönüştü ve bunu sürekli hayatıma dâhil edebileceğim bir iş haline dönüştürme kararı aldım. Galeri ve fuar deneyimlerimin ardından da Seza ile tanıştım ve ArtPick’i hayata geçirdik. Seza Hanım, siz de kariyerinizde Cargill, Pfizer, Sony gibi uluslararası şirketlerde çalıştıktan sonra Yeditepe Üniversitesinde Sanat Yönetimi eğitimi almaya başlamışsınız. Birçok kişi için ‘radikal’ sayılabilecek bu kararı almanızda rol oynayan etkenler nelerdi? Okullarımızın bize sağladığı eğitimin en önemli özelliği, hepimizi çok yönlü yetiştirmesiydi bence. Bu çok yönlülük, bize birçok konuda esneklik sağladı. Örneğin ben kurumsal kariyerimi yönetirken sanat yönetimi konusunda yüksek lisans yaptım. Bana bambaşka dünyalar açan bu eğitim aslında “radikal” dediğimiz kararın çıkış noktası oldu. Çağdaş sanat galerilerinde sergi, fuar, sanatçı ilişkileriyle ilgili konularda da deneyim kazandıktan sonra New York’ta bir süre Sotheby’s’de Modern Sanat üzerine eğitim aldım. Türkiye’ye döndükten kısa bir süre sonra da Lisya ile tanıştım ve ikimiz de bu ortak hayalimizi gerçekleştirmek için kolları sıvadık. Şirketinizin tanıtım bülteninde; mimar, iç mimar, tasarımcı gibi profesyonellerle iş birliği yaparak, sanat eserlerini mekânda dekorasyon olmaktan kurtarıp ilham unsuru hâline getirmeyi amaçladığınızı belirtiyorsunuz. Bu amaca ulaşabilmek için hangi yöntemleri kullanıyor, hangi saiklerle hareket ediyorsunuz? Öncelikle sanatın herkes tarafından ulaşılabilir olduğu, aslında bir lüksten öte bir ihtiyaç haline geldiği gerçeğiyle yola çıktık. Tüm yaşam alanlarımıza, evlerimize, ofislerimize, sanatı dâhil edebilmenin en güçlü yolunun da mimarlarla iş birliği yapmaktan geçtiğini biliyoruz. Bu sayede çok daha geniş bir çevreye erişip ve belki de “İkimizin de bu ortak kültürden (UAA ve ACI) edindiği çok önemli beceriler var; esneklik, merak, çalışma etiği, farklı kültürlerle birlikte çalışabilme gibi.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=