SEV Connect - Sayı 13

22 CONNECT 13 MEMUR BIR cumhuriyet ailesinin üçüncü çocuğu olarak, çocukluğu 50’li yıllarda Anadolu’da geçen Prof. Dr. Aslı Tolun, Artvin’den Üsküdar Amerikan Kız Lisesine (ÜAKL) yatılı olarak gelmiş. Robert Kolejdeki fizik eğitiminden sonra, ABD’de genetik biliminin en heyecanlı günlerinde çalışmalarını bu alana yöneltmiş. 1970’li yıllarda İsveç’te doktorasını yaparken, ABD’de DNA’nın ikili sarmal yapısını keşfeden Prof. Watson’un yönettiği araştırma merkezinde de çalışmış. 1982 yılında Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünün (o zamanki Biyoloji Bölümü) kuruluşunda yer almış. Oradaki küçük laboratuvarında insanda hastalıklara yol açan gen kusurlarını, dolayısıyla yeni hastalık genleri arayan Dr. Tolun, Avrupa Moleküler Biyoloji Örgütüne (EMBO) Türkiye’den üye tek bilim kadını; geçen yıl da ODTÜ Prof. Dr. Mustafa Parlar Vakfı Onur Ödülü aldı. Yılmaz bir etik ve eşit haklar savunucusu, yetiştirdiği onlarca bilim insanıyla Hocaların Hocası... Üsküdar Amerikan Lisesine gelmeden önce Anadolu’da farklı kentlerde büyümüşsünüz. Artvin’den okula gelişiniz nasıl oldu? BabamMülkiye mezunuydu, uzun yıllar Anadolu’da kaymakamlık ve valilik yaptı. Tam bir cumhuriyet kuşağıydı ve bizim büyük şansımızdı. Ben üçüncü çocuk olarak sürpriz olmuşum. İlk yaşımda Sivas Gürün’deymişiz, hatta Deniz Gezmiş’in ailesi de orada görevliymiş o zaman. Oradan Ankara’ya gittik, sonra Gümüşhane’ye. İlkokula 5 yaşımın sonunda başladım. Evde ağabey ve abla olunca, erken heveslenmiştim. Birinci sınıftan sonra Artvin’e gittik, ilkokulu orada bitirdim. O zamanlar Rus yapımı evleriyle küçük, şirin bir yerdi. İlkokul son sınıfta arkadaşlarıma, “Ben ÜAKL’ye gideceğim, babam beni kaydettirdi” diyordum. Ablam ve ağabeyim bir yıl önce yatılı olarak İstanbul’a gitmişti. Ağabeyim o zamanki Kadıköy Maarif Kolejinde, ablam ise Erenköy Kız Lisesindeydi. Amcamın eşi yengem ÜAKL’ye başlamış ama bırakmak zorunda kalmış; hep, “En iyi okul Üsküdar Amerikan’dır,” derdi. Belki babam onun etkisinde kaldı. Ama girişimde komik bir durum oldu. Ben herkese “Babam beni Üsküdar’a kaydettirdi” diyordum ya, meğerse o, sınava kayıtmış. O yaz İstanbul’a geldik. Bir gün annem, “Salı günü bir yerlere gidelim,” deyince, babam “Yok gidemeyiz, o gün Aslı’nın sınavı var,” dedi. “Babacığım, ne sınavı?” dedim: “Üsküdar Amerikan’ın sınavına gireceksin,” deyince, ben çok şaşırmış, “Ya kazanamazsam,” demiştim. Sınava girdim ve iyi bir dereceyle yatılı olarak kazandım. Lise son sınıfta müdiremiz Miss Morgan bana şöyle demişti: “Artvin gibi çok küçük bir yerden gelip sınavda başarılı olmana çok şaşırmıştık”. Yüzlerce öğrenci yetiştiren bir öğretmen olarak, o günlerde Üsküdar’daki ortamdan neler hatırlıyorsunuz? Kız okulu olarak o yıllarda üniversiteye yaklaşım nasıldı? “Kızsınız ve her şeyi yapabilirsiniz,” diye yetiştirildik. Hatta o yıllarda Suffragette diye bir kavram vardı. Okulda kadın özgürlüğüyle ilgili İngilizce şarkılar öğreniyor ve söylüyorduk. Onun yanı sıra, ev ekonomisi (home-ec) dersleri vardı; hâlâ öğrendiklerimden yararlanırım. Dikiş bile gelir elimden. Şöyle hatırlıyorum: “Biz öğrencimizi hayata hazırlıklı yetiştiriyoruz.” Ben çok meraklıyımdır ve çözüme kolay ulaşırım. Deneysel çalışmanın da katkısı vardır tabii. O zamanlar, “Üsküdar Amerikan iyi ev kadını yetiştirir, üniversiteye gitmeyi istiyorsanız, unutun” gibi şeyler kulağımıza gelirdi. Fakat öyle bir durum olsaydı, babam beni kesinlikle o okula göndermezdi. Babam eğitime çok düşkündü, bütün çocuklarını okuttu, kendi babası gibi. Bence okulun öyle bir yaklaşımı yoktu. Okuluma öyle bir yaklaşımı pek yakıştırmam. Ama bir Reunion günü sahnede bu söylediklerime benzer şeyler söylediğimde, bizden beş yıl büyük bir mezun şöyle dedi: “Bu söyledikleriniz sizin sınıfla başladı. Biz daha çok ev kadını olarak yetiştirildik.” Ama bizden önce de çok başarılı mezunlar var. Örneğin, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden hiç tanımadığım Prof. Ayşin Dervent’ten yardım istemiştim. Hastalık genini bulduğumuz bir ailede güvenilir klinik değerlendirme gerekiyordu. İngilizcesinin ve hal-tavrının çok düzgün olduğunu gördüğümde, “Mutlaka ÜAKL’lidir” demiştim ve öyle çıkmıştı. Okul ruhunu çok hissederdik. Prof. Dr. Aslı Tolun’u hâlen genetik araştırmalarını sürdürdüğü İstanbul Teknik Üniversitesindeki yeni laboratuvarında ziyaret ettik... Üsküdar Amerikan Kız Lisesi günlerinden Türkiye’de ilk hastalık genini keşfine, kadın haklarından bilim etiğine uzunan bir yolculuğa çıktık. Genlerle sarmalanmış bir hayat Prof. Dr. Aslı Tolun (UAA’67) Portreler PROF. DR. ASLI TOLUN, İTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümündeki laboratuvarında / FOTOGRAF : COŞKUN ÇELER

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=