SEV Connect - Kış 2021

CONNECT KIŞ 71 da öğrenmiştik! Sezin Okullarının ileri görüşlü sahipleri vardı ve onlarla ayda bir anne-baba toplantıları yapardık. “Sırf babalar için” grup toplantısı yaptığımda babaların kar-kış demeden geldiklerini hatırlıyorum. Bu da erkeklerin, bilinçlenme arttıkça, fırsat verilirse, çocuk eğitiminde daha çok devreye gireceklerini gösteriyordu. On sene sonra bu konu, New York’ta, benim de içinde bulunduğum Birleşmiş Milletlere bağlı bir çalışma grubunda, tekrar gündeme geldi. “Child Neglect in Rich Nations” raporunda (1991), artan gençlik problemlerinin tek değişmeyen değişkeninin babaların yokluğu olduğu saptanmıştı. AŞAM’daki çalışmalarım, uluslararası kongrelerde tanıttığım kısa süreli çocuk terapisi “Child Focused Family Therapy: A Five- Session Approach”, anne-baba seansıyla başlayıp, anne-baba seansıyla bitiyor, ortadaki üç seans çocuklara ayrılıyordu. Bu model çok iyi sonuç verdi ve AŞAM’ın belkemiğini oluşturdu. İkinci çalışma modeli ise sekiz seanslık çiftlerle çalışma modeli. Bu modelin özelliği, ikişer seans bireysel, dört seans çift olarak görüşülmesi ve en az iki takip seansının olması. Bireysel terapi, soruna ve terapist-danışan ön anlaşmasına bağlı daha uzun süren bir süreç. Eşimin görevi nedeniyle gittiğim Amman’da yaşadığım iki yıl içinde, Ürdün Üniversitesinin talebi ve Kral Hüseyin’in desteğiyle “El-Mawel” isminde ikinci bir AŞAM’ı başlattık. Uzman kadroyu bulmak kolay olmadı. O zaman, Ürdünlü tek bir doktoralı klinik psikolog ve bakanlıkta çalışan tek bir özel eğitim uzmanı vardı. Aradaki açığı Ürdünlü ile evli yabancı uyruklu profesyonellerle kapatmıştık. Transaksiyonel Analiz Derneği Başkanlığını yürütüyorsunuz… Son dönem çalışmalarınız ve planlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? 2004 yılında kurulan dernek, ilk uluslararası kongresini 2006’da İstanbul’da gerçekleştirdi. Seçtiğimiz konu “Trust and Uncertainty in the 21st Century / 21. Yüzyılda Güven ve Belirsizlik”, sanki bu yıllara hazırlık gibiydi. Her yıl iki kez verdiğimiz temel TA eğitimi, bu yıl malum nedenlerden yapılamadı. On beş yıldır gerçekleşen bu eğitim, yetkili TA uzmanları tarafından veriliyordu. Artık dernekten emekli olmam lazım. Dernek işi, gönül işi. Derneğin kapanmaması için bu kurama gönül vermiş, motivasyonu yüksek uzmanlara ihtiyaç var. Pandemi nedeniyle yaşanan uzaktan eğitim deneyimini ve gelecekteki eğitimmodellerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Uzaktan eğitim, pandemi geçtikten sonra da eğitimin sürekli bir parçası olarak yaygınlaşmış ve gelişmiş olarak devam edecek. Genç bir danışanım heyecanla, “Yeni bir düzenin, yeni platformların gelişine tanıklık ediyoruz. Tarihe tanıklık eder gibi!” diyor ve ekliyor: “Örneğin, meslek hırsı üstünden var olmak sorgulanıyor şimdi.” İnsan ilişkisiyle pekişen eğitimin önemini yitirmesi söz konusu değil. Bu geçiş döneminde öğretmenler ve ailelere çok şey düşüyor. Daha sabırlı ve daha yaratıcı olmalarına ihtiyaç var. Sınıf arkadaşlarınızla ve mezunlarla ilişkilerinizi bu kadar kuvvetli olmasını nelere bağlıyorsunuz? Yaş grubumla beraber büyüdük, ortak anılarımız var. Hocaları olduğum mezunlarımızla da yakın ilişki içindeyim. Orada da ortak dil, ortak değerler ve aidiyet duygusunun pekiştirdiği ilişkilerimiz var. Bir de topluma faydalı bir iş yapma isteği ve bunu şevkle yapmak... “Compassion” diyoruz buna. Bu da ortak kültürümüzden geliyor bence. SEV Okullarında bu köklü geleneğin, bugünlere ve geleceğe taşınmasında mezunlara nasıl görevler düşüyor sizce? Yaptığımız işlerle, dostluklarla, ortak buluşmalarla bu köklü geleneği beslemiş oluyoruz. Okul idaresinin mezunlar derneğine verdiği destek çok önemli. Öğrenci bursu, vefat duyurusu gibi duyarlılıklar, “brownie” günleri gibi mezunları bir araya getiren ritüeller çoğaltılabilir. Grup çalışmaları, insanları bir araya getiren ortak hobileri destekleyen toplantılar artabilir, örneğin AŞAM’da 12 yıldır devam eden kitap kulübünün üyelerinin yarısı UAA’lı. Sadece online görüşmeler yetmiyor. Umarım pandemi geçtikten sonra daha büyük bir şevkle devam ederiz. “Mezun çınarlarımızdan” biri olarak, bu kadar uzun süre hemmesleğinizde hem yaşamınızda hâlâ bu kadar aktif olabilmenizin sırrı nedir? Genç mezunlara vereceğiniz en önemli tavsiye ne olurdu? Sırrım, yaptığım işi seviyor olmam. Enerjim de buradan geliyor. İnsan, severek yaptığı işi iyi yapar, bu da üretkenliği artırır. Yaptığınız, kendinizden başka birilerine de faydalıysa ne mutlu size, bu da yan kazanım. Mutluluk ve başarı, amaç değil, yan kazanım olmalı. Bir de kişiliğinize uygun işi seçmeniz çok önemli. “UZAKTAN EĞITIM, PANDEMI GEÇTIKTEN SONRA DA EĞITIMIN SÜREKLI BIR PARÇASI OLARAK YAYGINLAŞMIŞ VE GELIŞMIŞ OLARAK DEVAM EDECEK… BU GEÇIŞ DÖNEMINDE ÖĞRETMENLERE VE AILELERE ÇOK ŞEY DÜŞÜYOR. DAHA SABIRLI VE DAHA YARATICI OLMALARINA IHTIYAÇ VAR.” • Fatma Torun Reid'in Remzi Kitabevi'nden çıkan iki kitabı var.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=