SEV Connect - Kış 2021

70 CONNECT KIŞ dışına gönderilmiş olsaydık, daha fazlasını yapamazdık. Bizden memnun kalan Wingate, bir sonraki yıl sınıf arkadaşım Nurşen Menço’ya da burs verdi. UNC’ye transfer olmak, kasabadan metropole geçmek gibi bir şeydi. UNC at Chapel Hill, dünyaya açık bir üniversiteydi. Harika konuşmacılar, öğrenciyi önemseyen harika hocalar, nefis bir kampüs! Yine şanslıydım; çalışma bursu alabilmiştim. İşte burada yine Üsküdar’dan edindiğim özelliklerin etkisi çıkıyor. İyi bir İngilizce, çalışma sorumluluğu, insan ilişkilerinde pozitif ve birleştirici olma, yeniliklere açık önderlik... UNC’den en parlak notlarla mezun olmadım ama üniversitenin yüzde ikisini temsil eden en başarılı kızlar grubuna seçildim. En iyi konuşmacı ödülünü, John F. Kennedy’nin üniversiteye şeref konuğu olarak geldiği gün verdiler. Ödül alacak öğrenciler olarak misafir konuşmacıya oldukça yakın oturmuştuk. O günden en çok hatırladığım, Kennedy’nin pırıldayan beyaz dişleriydi. İz bırakan ödüllerden biri de 1966 yılında, merkezi Washington DC’de bulunan “Friends of Middle East” grubunun Amerika’da uzmanlık ve doktora çalışması yapan Orta Doğu ve Kuzey Afrikalı öğrencilerden üniversitelerin gösterdiği 200 namzet arasından seçtiği birincilik ödülüydü. UAA’da ne zaman ve nasıl çalışmaya başladınız? “Mezun öğretmen” olmak nasıl bir duyguydu? 1962’den itibaren iki yıl küçüklere İngilizce, büyük öğrencilere psikoloji dersleri verdim. “Mezun öğretmen” olmak çok hoştu. Tanıdığınız kokulara, duygulara geri dönmek, yuvaya dönmek gibiydi. Öğrenciler pırıl pırıl çocuklardı, motivasyonları yüksekti... Ben de genç öğretmen olmanın tüm avantajlarının farkındaydım. Bir o kadar da sorumluluklarımın... Örnek olma, adil olma, onların merak ve yeteneklerini besleme... Diğer yandan bir vakitler öğretmenim olmuş, bana emek vermiş hocalarımla (Yuvanoğlu, Seniye Pakalın, Güzin Hanım, Nermin Hanım, Ms. Millet gibi) yepyeni bir ilişki sayfasının açılmış olması gerçekten çok hoştu. Felsefe ve psikoloji derslerinde öğretmenliğin yanı sıra, Türkiye’de belki de ilk örneklerinden biri olarak okulda Rehberlik Bölümü kurulmasına katkıda bulundunuz. Üsküdar Amerikan’da bu alanda neler yapıldı? 1966 yılında uzmanlık eğitimimi bitirip yurda döndüğümde, başlatmak istediğim öğrenci rehberliği fikrinin kabulü zaman aldı. Geriye dönüp baktığımda, okulun mezunu olmasaydım belki de bu hizmet, diğer okullarda olduğu gibi, on-on beş sene sonra başlardı. Sadece bir oda talebi ve okul bütçesini sarsmayacak gönüllü çalışmayla ilk adımlar atılmış oldu. Öğrenciyle bireysel görüşmeler ön plandaydı. Koruyucu ruh sağlığı kadar kriz müdahalesi ve takibiyle birlikte yatılı öğrencilerle grup çalışması, lise sınıflarında meslek seçimi, veli anketleri gibi ufak çapta grup çalışmaları da yapılıyordu. UAA mezunu rahmetli Zafer Çetinkaya ve rahmetli Şenel Aksu rehberlik çalışmalarına her zaman katkıda bulunmuşlardı. 1979’da Türkiye’nin ilk psikolojik danışmanlık merkezi AŞAM: Çocuk ve Aile GelişimMerkezini kurdunuz. AŞAM günlerinden başlayarak, uzmanlık alanlarınızdan ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Umarım mesleğin tanınmasına ve doğru algılanmasına katkım olmuştur. Uzmanlık alanlarım çocuk ve genç, birey ve çift terapisi. Kullandığım ekol, psiko-dinamik ve Transaksiyonel Analiz. Felsefem, varoluşçu felsefe. 60’lı yıllarda psikolog nedir, kimdir, standartları nedir, ne olmalıdır gibi netleşmemiş konuların tartışılması amacıyla İstanbul-Ankara arası çok gidip geldik. 70’li yılların başında benzer çalışmayı psikolojik danışmanlık ve öğrenci rehberliği alanında, son on senedeyse aile terapisinde yaptık. En yaygın çalışma gruplarım okullardı. Bazı okullarda rehberlik birimlerine eğitim verdim. “Sürekli eğitim” anlayışında eğitimcinin eğitimi, anne babaların eğitimi kadar önemliydi. İkinci kızımın doğumuyla UAA’dan ayrıldım ve onlar biraz büyüyene kadar üç yıl çalışmadım. Evimizin karşısındaki bir bina anaokulu olmuştu. Oradaki eğitimcilerle tanıştıktan sonra kızlarımı oraya yazdırdım ve AŞAM’ı 15 dakika yürüyüş mesafesindeki bir binada başlattım. Çocuklar ilkokulu, AŞAM’a çok yakın olan Sezin Okulunda tamamladılar. Bu açıdan çok şanslıydım, çünkü bu düzen içinde iş ve anneliği yürütebildim. Bu beceriklilik de UAA’dan, Home Economics derslerinde sadece puding yapmayı değil, zamanı iyi kullanmayı EFSANE ÖĞRETMENLER • "İkinci kızımın doğumuyla UAA’dan ayrıldım ve onlar biraz büyüyene kadar üç yıl çalışmadım. Evimizin karşısındaki bir bina anaokulu olmuştu. Oradaki eğitimcilerle tanıştıktan sonra kızlarımı oraya yazdırdım..." diyen Fatma Ramazanoğlu Torun Reid'in çekirdek ailesi.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=