SEV Connect - Kış 2021

66 CONNECT KIŞ Çınarlar Ödüllü bir mimarımız! Onun emeği belli oluyor. Bu evin yapılışında benim de katkım büyüktür, ben de fiilen çalıştım. Yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olunca, Söke’de kendi tarlalarımızı ekip biçmeye karar verdim. Yaşantıma bir de ziraatı ekledim. Bu evin harcında, işlediğim toprağın geliri vardır. Bu yönünüz hakikaten beni çok şaşırttı. Bu kadar radikal bir değişime yönelmeniz cesaret ister… İsterseniz gene dönelim Turgut Pura’nın bu evin her köşesine değer katan eserlerine… Turgut Pura şimdiki adı Mimar Sinan Üniversitesi olan İDGSA Heykel Bölümü mezunudur. Kendisini çok çalışkan ve üretken bir sanatçı olarak tanımlayabilirim. İzmir Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü görevindeyken, müzenin inşaatını yaptırdı, birçok sanatçı yetiştirdi, durmadan sergiler açtı. Açtığı sergiler onun için büyük heyecan ve gerilimdi, çünkü her yaptığı şeyin mükemmel olmasına çalışırdı. İzmir’in 1960 sonları ve 1970’li yıllarında çok zayıf olan sanat hayatını canlandırma konusunda çok emek verdi. Eşiniz Turgut Pura’nın adını sanatla yaşatma ve İzmir’in kültür ve sanat hayatına katkıda bulunmak amacıyla kurduğunuz Turgut Pura Vakfı, Alsancak’taki tarihi binasında faaliyetlerine devam ediyor. Bu vakıf, 1981 yılından beri, siz ve sanata gönül verenlerin katkılarıyla hâlâ ayakta. Güzel sanatlar fakültelerine hazırlık, resim, heykel ve seramik kursları düzenliyor. Yarışmalar ve sergiler açarak genç sanatçılara deneyim kazandırıyor. Vakfın imkânları el verdiğince güzel sanatlar öğrencilerine burs veriyor. Siz hakkımda epey araştırma yapmışsınız… Beni gülümseyerek onaylıyor ama yaptığı diğer bağışlarından, topluma, eğitime dönük yardımlarından bahsetmiyor, belki de bahsetmek istemiyor. Biz de röportajımıza son veriyor, birlikte kahvelerimizi yudumluyor, nefis cevizli kekimizin tadına varıp, salgın biter bitmez buluşmak üzere sözleşiyoruz. O gün ben Güngör Pura’nın evinden ayrılırken sanki güneş bir farklı parlıyordu; kim bilir belki de Güngör Pura’nın aydınlığı güneşe yansımıştı… • ACI Blake House Bahçesi’nde 29 Mayıs 2012’te düzenlenen 50 yaş ve üzeri mezunlar için Yetişenlerin geleneksel bahar yemeği. Sağdan birinci Güngör Pura, sağdan ikinci Yıldız İzmiroğlu, üçüncü Sevim Postacıoğlu, okulda aynı yatakhaneyi paylaşan üç arkadaş. 25.11.2015 TARIHLI Hürriyet gazetesinin, Aydın haberlerinden bu alıntıyı yapmak zorunda hissettim kendimi, yoksa benim açımdan röportaj eksik kalacaktı. Güngör Pura’dan izin almadığım için affına sığınıyorum… Söke Belediyesinin, katledilen kadınları anma adına yaptığı, 3 bin 700 m 2 lik alanda açtığı büyük parka, “Güngör Pura Kadın Anı Parkı” adı veriliyor. Parkın açılış töreninde Belediye Başkanı Süleyman Toyran şöyle diyor: “Bu parka adını verdiğimiz Sökeli eğitimci ve hayırsever Güngör Pura, ilçemize kendi ailesinin oturduğu evi bağışlamakla, Fatma Suat Orhon Müze ve Sanat Evini; eğitime yaptığı bağışlarla Savuca Fatma Suat İlkokulu ve Turizm Meslek Lisesi gibi eğitim kurumlarını kazandırmıştır, Söke’de eğitime katkıları hâlâ devam etmektedir.” Toplum için yaptıklarını anmak dâhi istemeyen Güngör Pura’nın sessizliği, misyoner hocalarından aldığı insanlık dersi hakkında bana anlattığı hikâyeyi düşündürüyor... Hikâye şöyle: Bir adam ölüyor, bir bakıyor aşağıda cehennem var, yukarıda da cennet! Bir de ip var, bu ipe tırmandığı takdirde yukarıya cennete ulaşacak. Başlıyor ipe tırmanmaya, ilerledikçe ilerliyor ama ona öncü olan bir de soğan var ipin yukarısında. “Bu soğan nedir, neden bana yol gösteriyor” sorusu hep aklını kurcalıyor ama gene de soğanı takip ediyor. Birdenbire, bir gün aç bir dilenciye bir soğan verdiğini hatırlıyor. O anda soğan parçalanıyor, adam gerisin geri düşüyor… Kıssadan hisse: Yaptığın yardımı unutacaksın! Yaptığın yardımı unutacaksın!

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=