SEV Connect - Kış 2021
CONNECT KIŞ 53 Ece yıllarca, TAC’94mezunu eşimHakan’dan ve benden TAC ruhunu dinledi. TAC’de biraz ‘serserilik’, biraz ‘zıpırlık’ yapma hakkın her zaman vardı. Hiçbir zaman olmayacak şeyse tembellik ve birbirimize, hocalarımıza, okulumuzda çalışanlara saygısızlıktı.” Öncelikle TAC’nin ardından aldığınız eğitim ve kariyeriniz hakkında kısaca bilgi verirmisiniz? TAC’den sonra Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. 2000 yılında Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra, Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde İç Hastalıkları Asistanı olarak çalıştım. 2006 yılında İç Hastalıkları Uzmanı oldum. Tokat Devlet Hastanesinde mecburi hizmet görevime başladığımda Ece 2,5 aylıktı. Tokat’ta geçirdiğimiz dört yılın son iki yılında Gaziosmanpaşa Üniversitesinde İç Hastalıkları Ana Bilim Dalında Yardımcı Doçent Doktor olarak çalıştım. 2010 yılında yan dal sınavına girdiğimde, ikinci kızım Alin 15 günlüktü. Çukurova Tıp Fakültesi Hematoloji Bölümünde, Hematoloji Yan Dal Asistanı olarak çalışmaya başladım. 2013 yılında Hematoloji alanında uzmanlığımı alıp, iki yıl Mersin Devlet Hastanesinde bu kez de yan dal mecburi hizmeti görevlerim oldu. Daha sonra 4,5 yıl Adana Başkent Üniversitesi Kemik İliği Nakil Merkezinde çalıştım. “Transplant Physician” unvanını hak ettim. Kök hücre nakli için kemik iliği toplama ve kemik iliği nakil merkezi kurma yetkinliğine sahip oldum. Şu anda Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Hastanesi Erişkin Hematoloji BilimDalında, Yardımcı Doçent Doktor olarak Temmuz 2020’den beri çalışmaktayım. 2021 hedeflerimizden biri de kurulum çalışmalarını sürdürdüğümüz Erişkin Kemik İliği Nakil servisimizi faaliyete geçirmek. TAC’ye giriş öykünüzü anlatabilirmisiniz; uzun yıllar erkek okulu olduğunu biliyor muydunuz? Eskiden erkek okulu olmasıyla bağlantılı ilginç bir anekdotunuz varsa paylaşabilirmisiniz? Evet. 1979’dan itibaren karma eğitime başlanması ve bu dönüm noktasından sadece 8 yıl sonra 1987 yılında TAC’ye adım atmış olmamız, erkeklerin ergen seslerine kızların cıvıltılarının eklenmesi çok heyecan vericiydi. Biz servislerden inip okula girerken, o saatte Stickler’dan bornozlarıyla inen yatılı abilerimizin, okulun ortasında basketbol oynamalarını şaşkınlıkla izlerdik. Haber programlarından tanıdığımız Uluç Gürkan ve Mete Akyol’un abilerimiz olduğunu öğrendiğimiz an, bu ünlü insanların aslında en yakınımız olduklarını, bizim o andan itibaren nasıl ayrıcalıklara sahip olduğumuzu anlamamıza yetmişti. TACmezunları arasında sıkı bir bağ olduğunu biliyoruz… Siz bu bağı yaşamınızda, kariyer hayatınızda nasıl hissettiniz? Tıp Fakültesine adım attığım an daha büyük sınıflardan TAC’li abilerim, nasıl öğrendilerse yanıma gelip kol kanat gerdiler. Birinci yılım onların sayesinde çok rahat geçti, her tür ihtiyacımda ben söylemeden onlar hissetmişçesine yanımda oldular. Tıp Fakültesi 4. sınıfta, kliniklerdeki stajlarımızda, TACmezunu hocalarımızın yanına gidip kendimi tanıttığımda, öz kardeşlerini görmüşler gibi bana kucak açarlardı. Yurt içinde ve yurt dışında bulunduğum her ortamda gerek yabancı dili en iyi şekilde konuşmam, gerekse kendimi ifade etme tarzımın herkesçe takdirle karşılanması, ne kadar doğru bir okul demek çok hafif kalır, ne kadar mükemmel bir TAC hayatı yaşamış olduğumuzun ispatıdır. Çocuğunuzu da aynı okul bahçesinde ilk gördüğünüzde neler hissettiniz? Bence, insanın anılarını canlandıran en önemli uyaran, kokudur. Arabanızdan inersiniz, 33 yıl önce henüz 11 yaşındayken duyduğunuz kalp çarpıntınız her seferinde yine başlar. Kapıdan içeri girdiğiniz an gördüğünüz her şeyi içinize derince çekersiniz. İşte o koku… Başka hiçbir yerde duyamayacağınız… Ece ile TAC’nin bahçesindeyken kokusunu içime çekerken okulumun, “Haklısın anneciğim, bu çok güzel bir koku” demişti. Mağazadan kıyafetlerini alırken, yeşil pötikare eteği görünce mutluluktan gözlerim dolmuş, çığlık atmıştım. Bu kadar modern, çağdaş olup, bir o kadar da gelenekçiydi TAC… Ece yıllarca, TAC’94 mezunu eşimHakan’dan ve benden TAC ruhunu dinledi. TAC’de biraz ‘serserilik’, biraz ‘zıpırlık’ yapma hakkın her zaman vardı. Hiçbir zaman olmayacak şeyse tembellik ve birbirimize, hocalarımıza, okulumuzda çalışan bireylere saygısızlıktı. Annenizle aynı sıralarda eğitim görmek, TAC ile ilgili annenizin anılarıyla, arkadaşlarıyla büyüyüp, sonra sizin de o sıralarda olmanız hakkında neler söylemek istersiniz? Çocukluğumdan beri Homecoming’ler de dâhil defalarca geldiğim TAC’de, annem ve babamın okulunda okumak, onların yürüdüğü yerlerde yürüyüp, oturduğu banklarda oturmak, havasını solumak yani SAFKAN TAC’li olmak çok heyecan verici. Hep anlattıkları “Lounge” ve teneffüslerde bangır bangır müzik seslerini artık duyamamak biraz üzücü olsa da… ECE AYTAN TAC’DE BÜYÜYÜP TAC’LI OLMAK. . .
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=