SEV Connect - Kış 2021

46 CONNECT KIŞ ACI’dan mezun olmanızın ardından eğitim ve kariyeriniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? İzmir Amerikan Kolejinden mezun olduktan sonra Amerika’da Duquesne Üniversitesinde İşletme eğitimine başladım, iki sene sonra Hertfordshire Üniversitesinden, diplomamı aldığım İngiltere’ye transfer oldum. Hâlen, metal sanayi sektöründe, ailemin üçüncü kuşağı olarak yöneticilik görevimi sürdürmekteyim. ACI’a giriş öykünüzü anlatabilir misiniz; o zamanlara kadar uzun yıllar kız okulu olduğunu biliyor muydunuz? Eskiden kız okulu olmasıyla bağlantılı okulda yaşadığınız ilginç bir anekdotunuz varsa paylaşabilir misiniz? Bizim zamanımızda sistem farklıydı. İlkokul 5’inci sınıftan sonra orta okula geçiyordunuz. İlk sene, İngilizce hazırlık senesiydi. Şimdiki hazırlık binasının olduğu yerde, çok daha küçük bir binada eğitim almıştık. O zamanlar hazırlıkların, kırmızı sweatshirt giymesi mecburiydi. Hazırlıklar ‘domates’ lakabıyla anılırdı. Lise son sınıfta hiç erkek olmadığı için, mecburen hepimizin okul ablaları vardı. Devamlı yanaklarımızı sıkıştırırlardı, bozulduğumuzu hatırlıyorum. Uzunca bir süre, okula gitmek üzere her taksiye bindiğimizde, MUSTAFA EKENER ( ACI’ 96) HEM BABA-OĞUL HEM ABI-KARDEŞ Kendi dönemindeki mezunlar arasında ilk onun oğlunun İzmir Amerikan Kolejini kazanmasının, sadece kendisi için değil, arkadaşları için de gurur vesilesi olduğunu söyleyen Mustafa Ekener, artık Eren ile baba-oğul ilişkisinin yanı sıra abi-kardeş ilişkisi de kurduklarını belirtiyor. Okuldan arkadaşlarıyla neredeyse her gün görüştüklerini de belirten Ekener, bir araya geldiklerinde çocuk gibi hissettiklerini söylüyor. şoförler “Amerikan Kız Kolejine mi?” diye sorardı. Buna da çok bozulduğumuzu ama bir süre sonra düzeltmekten vazgeçtiğimizi hatırlıyorum. ACI mezunları arasında, hatta nesilden nesile devam eden, sıkı bir bağ olduğunu biliyoruz… Siz bu bağı yaşamınızda, dostluklarınızda, kariyer hayatınızda nasıl hissettiniz, ACI mezunu olmak, bugün geriye baktığınızda sizce ne anlama geliyor? Yedi yılı beraber geçirdiğim 15 arkadaşımla, her gün görüşüyoruz. Ekibin yarısı yurt dışında yaşıyor. Bazıları İzmir’de, bazıları İstanbul’da ama bir aradayız. Özellikle tam ekip yaz buluşmalarımız inanılmaz keyifli oluyor. Bir aradayken halâ çocuk gibiyiz, hatta bazen çocuklarımız bizimle dalga geçiyor. Aynı yakınlığı, benden daha büyük ve ufak mezunlar için de hissediyorum. Güven, zor kazanılan bir duygu, ama ben İzmir Amerikan mezunlarına otomatik olarak güven duyuyorum. Aynı değerlerle yetiştirilmiş olmanın, bir aile hissi uyandırdığına inanıyorum. Düşündüğümde, yakın arkadaşım dediğim insanların yüzde 80’i hâlâ Amerikan mezunu… Çocuğunuzu da İzmir Amerikan'ın bahçesinde formayla ilk gördüğünüzde neler hissettiniz? İkinci nesil olarak aynı sıralarda bulunmak, bulunmuş olmak, çocuğunuzla aranızdaki ilişkiyi nasıl etkiliyor, neler katıyor? Eren’i okula kaydının yapıldığını haber vermek için aradığımda, ‘seninle artık sadece baba-oğul değiliz, artık abi-kardeş de olduk’ dediğimi hatırlıyorum. Amerikan Koleji mezunu arkadaşlarım arasında ilk çocuğu olan benim, bu yüzden bütün arkadaşlarım da çok gururlanmıştı. Eren’in sınıfı biraz şanssız, çünkü pandemi sebebiyle okulda çok zaman geçiremediler. Önümüzdeki sene itibariyle onların da bizler kadar okulumuzda vakit geçirmekten keyif alacaklarını; kampüsü, hayatları boyunca evleri olarak göreceklerine inanıyorum.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=