SEV Connect - Kış 2021

CONNECT KIŞ 29 Covid-19 salgını, birçok şeyle birlikte teknolojinin hayatımızdaki yerini ve önemini bir kez daha su yüzüne çıkardı. Siz, bunu nasıl yorumluyor ve kısa vadede ne öngörüyorsunuz? Dijitalin merkezde olduğu geleceğin dünyasına bir bakış yakaladık. Dijital hem organizasyonların hem de bireylerin hemen hemen tüm etkileşimmerkezinde hızlı bir şekilde yerini aldı. Yakın dönemi düşünerek ve opsiyonlu bir bakış açışıyla ilerlemek durumundayız diye düşünüyorum. Duruma göre değişiklikleri kabul edeceğimiz ve buna bağlı olarak daha farklı yetkinliklerle hızlıca kendimizi geliştireceğimiz bir yapıda ayakta kalabilmeliyiz. 87 mezunlarının 25 yıl boyunca sınıf sekreterliğini yaptınız. UAA’nın, hayatınızın bir parçası haline gelmesini sağlayan özellikleri neler? Özellikle, 1987 sınıfına sonradan katılmış olmak, belki de 25 yıl sınıfı bir arada tutmak için bir motivasyon oldu benim için. Okuldan mezun olduktan sonraki dönem, herkesin kendi yol haritalarını oluşturmaya başladığı, hem de teknolojinin bu kadar yoğun kullanılmadığı bir dönemdi. O yüzden birbirimizin izini kaybetmeden devam etmek kolay değildi. Ama bunu 1987 sınıfı olarak beraber başardık. Yılda üç veya dört kez Reunion yapardık, katılanlar mutlu ayrılırdı. Gelemeyenler, zinciri geldikleri zaman devam ettirirlerdi. Şimdi de bu şekilde hiç kopmadan bağlı bir şekilde ilerliyoruz diye düşünüyorum; WhatsApp grupları, FaceTime, Zoom toplantıları ve Reunionlarla renk katarak…. Üsküdarlı olmak bize bambaşka bir disiplin anlayışı getirdi. Yapmak istediğinizi odağınıza yerleştirmeyi, yaparken plan ve programla ilerlemeyi; farklı alanlara ilgi duymayı, birden fazla konuda kendimizi geliştirebileceğimizi öğrendik. Farklı dönem ve kültürleri anlamayı, farklı bakış açısından bakabilmeyi… Geriye dönüp baktığımda, okutulan İngilizce romanların nasıl değişik dönem, kültür ve bakış açılarını bize sunduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Ama en önemlisi; birbirimize değer vermeyi, paylaşmayı, özellikle zor günlerimizde içten bir şekilde birbirimize destek olmayı… Sizin döneminizde UAA henüz karma eğitime geçmemişti. Sadece kız öğrencilerin bulunduğu, dayanışma kültürünün yüceltildiği bir okulun öğrencisi olmak, bugünkü hayatınızı nasıl etkiledi? Amerika’dan geldiğimde karma bir okuldan Üsküdar’a geçiş yapmıştım. Aslında bu yapının beni kısa bir dönem zorladığı hissini taşıdım. Sonrasında okulun yıllarca kız öğrenciler olarak süren dayanışma yapısında, bunun bana ve arkadaşlarıma güç verdiğini gördüm ve yaşadım. Hayatımızın en önemli gelişim döneminde bu kültürle beslenmiş olmamız, 1987 sınıfı olarak bizlerin de güçlü bireyler olarak toplumda yer almamıza katkı sağladı. Başta Üsküdar Amerikan olmak üzere tüm kardeş okullara yönelik yapmak istediğiniz çalışmalar veya destek vermeyi planladığınız projeler var mı? Şu an iki proje üzerinde çalışıyorum. İlki, yakın bir zamanda bitirmeyi hedeflediğim ve özellikle kanserli çocukların hayatta kalmalarını destekleyecek bir çalışma. Bunun için aslında SEV Ailesi'nin yanımda olduğunu görmeyi çok arzu ederim. Projeyi duyurmadan biraz daha çalışmamız gerekiyor, sizi bilgilendireceğim. İkincisi ise 2015’te, yaklaşık 1,5 yıl aldığım “family sabbatical” ve o dönemde yaşanan zorlukları anlatan bir kitabı kaleme almaya devam ediyorum. İçeriğinde dijital dünya, mücadele, iş dünyasının getirdiklerini aktaran noktaları kendi yaşadıklarım olarak aktarmaya çalışıyorum. Bu kitabın gelirinin bir kısmını SEV Ailesi’ne aktarabilmeyi çok isterim. sonrasında Cisco’da Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde yaklaşık 30’un üzerindeki ülkede dijital dönüşüm projelerine öncülük ve liderlik ettim. Bir süre İngiltere’de çalıştıktan sonra 2006 yılında Türkiye’ye geri döndüm. 2009 yılında Heriott Watt Üniversitesinden MBA derecemi aldım. 2018 yılında IBM ile Amerika’da global bir pozisyona geçmeyi planlarken Borusan Otomotiv tarafından Chief Digital Officer ve İcra Kurulu Üyesi teklifiyle kendimi bir anlamda “reinvent” edecek yeni bir heyecan ve deneyime kaptırdım. Borusan Otomotivde üst düzey pozisyonda görev alan bir kadın olarak, liderlik ve yönetim anlayışınızın temel taşlarını oluşturan unsurlar neler? Kendime bu soruyu ara ara sorarım. Değişmeyen ve benim için en önemli iki değer, dürüstlük ve azimli olmakla başlıyor. Paylaşımcı, odaklı, karar verebilen, bulunduğu ortamda ilham ve motivasyon sağlayan... Güçlü bir lider olarak mücadele edebilen. İşini ve çalıştığı firmayı gerçekten sahiplenebilen, olduğu gibi, şeffaf, dürüst ve etik, gelişime açık, işbirlikçi bir lider. Yukarıdaki soruyla bağlantılı olarak, başta kadınlar olmak üzere liderlik yolunda ilerleyen gençlere nasıl bir yol haritası önerirsiniz? İster kadın ister erkek olun, önemli olan kendi markanızı nasıl yaratacağınız, neyi hedeflediğiniz, nasıl ilerleyeceğiniz. Başarı çok çalışmakla gerçekleşiyor ama doğru yere odaklanmanız, yol haritanızı oluşturmanız da önemli. Geçmişte değişik bakış açılarını özenle değerlendirdim, neyi yapmak istediğimi belirledim ve kararlı, istekli ve mücadeleci bir şekilde ilerlemeye çalıştım. Bugün bu bakış açısıyla devam etmeye çalışıyorum. Özellikle, global ölçekli Hewlett Packard, Cisco gibi firmalarda rekabet uluslararası bir boyutta... Bu pozisyonlara sözle değil, yaptıklarınızla, öne çıkardıklarınızla, takım oyunculuğunuz, liderlik ve vizyonunuzla geliyorsunuz. Önerim, deneyim kazanabilecek ve operasyona yakın rollerde sorumluluk alınması yönünde. Yaptığınız işin kurumunuza olan katkısını gördüğünüzde, işinizi ve kurumunuzu sahiplendiğinizde fark yaratırsınız. Unvan için değil, şirkete verdiğiniz değer için çalışmalısınız. Hedefinizi belirleyin, kendinizi teknolojik yetkinlikten iletişime birçok alanda geliştirin. İkincisi kendinize güvenin, başarılarınızı görün. İsteyin ve mücadele edin. "İster kadın ister erkek olun, önemli olan kendi markanızı nasıl yaratacağınız, neyi hedeflediğiniz, nasıl ilerleyeceğiniz. Başarı çok çalışmakla gerçekleşiyor ama doğru yere odaklanmanız, yol haritanızı oluşturmanız da önemli."

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=