SEV Connect - Kış 2021

metreden çıkarılmasından Japonya’da batan Ertuğrul Firkateyni kazısına kadar, hayatım hep denizin altında geçti. Bu birbirinden heyecanlı serüvenlerin arasında, kalbime en yakın olanı kesinlikle Ertuğrul Firkateyni kazısıdır. Geminin battığı Japonya Honshu Adası'nın en güney noktasındaki Kushimoto’da çalışmalarıma başladığım 2007 yılına kadar hep kendi tarihime, kültürüme yakın bir araştırma yapma isteği taşıdım. Rüyam, bir Osmanlı gemisi kazısı yapmaktı, fakat beni tatmin edecek bir batığı bir türlü bulamıyordum. Arayışım gittikçe karamsarlığa dönüşürken yakın bir Japon dostum, NHK Televizyonu Yapımcısı Keichiro Kondo ile bir akşam sohbetinde kıvılcım parladı: Umutsuzca aradığım kendi tarihimle ilgili batığı bulamamaktan yakınırken Kondo, “Niye Ertuğrul’u kazmıyorsun?” dedi. Şimdi burada samimiyetle itiraf edeyim, Kondo bahsettiğinde Ertuğrul Firkateyni'ni bilmiyordum, hatırlamadım. O anki cehaletimden dolayı ne kendimi ne de bugün hâlâ Ertuğrul Firkateyni'ni veya tarihini bilmeyen gençlerimizi suçluyorum. Bunun suçlusu, tarihini insanına anlatamayan, sevdiremeyen eğitim ve kültür düzenimizdir diye düşünüyorum. Bu eksikliği, ilgisizliği size çok güzel bir bilgi paylaşımıyla anlatabilirim belki: 15 yıldır gerçekleştirdiğim Ertuğrul Firkateyni Kazılarıyla ilgili Japonya’da 800’ün üzerinde gazete haberi ve televizyon programı yayınlandı. Peki ya Türkiye’de? 50’yi geçmez! Başkanlığını yürüttüğünüz su altı kazı çalışmalarından elde ettiğiniz sonuçlar hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Ertuğrul’un su altı kazısı ön hazırlıkları için 2004’te Japonya’ya gittiğimde, doğrusu tedirgindim. Bu, Uzakdoğu’ya ilk yolculuğumdu ve bu seyahat öncesinde kendimi, yönü Batı’ya dönük bir insan olarak tanımladım. Haliyle Osaka’ya inişimle Japonya’ya ayak bastığımda, üzerimde bir çekingenlik hâkimdi. Ne bekleyeceğimi bilemiyordum. Tabii bu başlangıç kolay olmadı. Tahmin edersiniz, bu tip etkinliklere destek bulmak her yerde, ama bilhassa ülkemizde oldukça zor. Tarihe, bilhassa denizcilik tarihine, su altı arkeolojisine ilgi gösteren kuruluş ve yönetici bulmak, onları ikna etmek daha da zor. Uzun uğraş ve çabadan sonra artık havlu atmaya hazırlandığım anda, imdadıma Hızır gibi bir TAC TUFAN TURANLI, su altındaki batıkları araştırıp, bu değerleri başta gençler olmak üzere tüm insanlarla paylaşmayı amaç edinmiş bir isim. 16 Eylül 1890’da Japonya’da batan Ertuğrul Firkateyni, 150’nin üzerinde antik gemi kalıntısına dair çalışmalar yürüten Turanlı’nın mesleki yaşamında bambaşka bir yere sahip; zira kendisi bu projeyle hem o elim olayda yaşamını yitiren denizcilerin anısını yaşatmayı hem de Türk-Japon dostluğunun perçinlenmesini hedefliyor. Ertuğrul Firkateyni'ni anlatan kitaplarınız, belgeselleriniz var. Bu firkateyni sizin nezdinizde değerli ve önemli kılan unsurlar hakkında ne söylemek istersiniz? TAC’de başlayıp Robert Kolejde eğitimimi sürdürürken aklımda hep iş hayatına atılmak vardı. Eğitmenlerden Fizik Profesörü Dr. Donald Frey ile yakın dost olmuştum. Kendisi yaz aylarında National Geographic ile birlikte Bodrum’da su altı arkeolojik araştırmalarında çalışıyordu. Bana, “Gel, bir yaz dene, beğeneceksin” diye çok ısrar etti. Sonunda bir yaz Nat Geo ekibiyle çalışmaya karar verdim ve hayatım değişti. Çocukluğumdan beri iş dünyası diye çizdiğim rotam, bir anda su altı arkeolojisine döndü. Klişeyle ifade edecek olursak, “Kader ağlarını ördü”. Su altı dünyasıyla tanışmamın hemen ardından Bodrum’a yerleştim ve o günden beri denizin derinliklerindeyim. 150’nin üstünde antik dönem gemi kalıntısı keşfinden dünyanın kazısı yapılmış en eski batığı olan Uluburun batığı kazısına, Akdeniz ve Ege’nin sıcak denizlerinden Titanik Kâşifi Dr. Robert Ballard ile Karadeniz’in 4 bin metre derinliklerine, Suriye’de düşen F4 uçağımızın pilotlarının 1.265 Turanlı: “Bu tür çalışmalarda eserlerin su altından çıkarılması ön plandaysa da aslında bu işin kolay kısmı. Asıl yorucu, masraflı ve zaman alıcı olan bölüm, eserler su yüzüne çıktıktan sonra başlar.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=