SEV Connect - Kış 2019

CONNECT KIŞ 77 1 UAL’de ilk gün (sol başta Güldağ Heper, soldan 3. Funda Cüceloğlu). 2 Annem Practice House’ta. 3 Ayşe Ayşen Uğurel Heper mezuniyet. 4 Annem annesiyle. 5 Annem Practice House’ta. 6 Okulun ilk günü, anne-kız. 7 Atilla babaanne kucağında. Bugünden geriye baktığımda, nesiller arası değişimlere, tüm farklara rağmen ortak davranış ve düşünme paydasını çok rahat görebiliyorum. Okulumuz bizleri, annemin zamanı olan 1950- 60’larda, daha içe dönük bir yaklaşımla ideal ev kadını, anne ve eş, çalışkanlığı, becerikliliği, adab-ı muaşereti, eğitim ve kültürüyle örnek insan, örnek vatandaş, modern kadın olarak hayata hazırladı. Benimdönemimde, daha dışa dönük, kariyer odaklı, dünyaya açılmaya hazır, çok yönlü, yetkin bireyler olarak yetiştirdi. Yeğenim Atilla’nın döneminde ise öğrencilerini yine döneme uygun, teknoloji çağının gerektirdiği bilimsellik, iletişim ve “network”ün içinde barındığı sosyalliğin dengesi gözetilerek, öğrenirken üreten, yenilikçi ve girişimci becerilerle zirveye oturmaya aday, çok yönlü düşünebilen ve eyleme geçebilen donanımlı dünya vatandaşı olarak yetiştiriyor. Ortak payda şu ki, okulumuz, dönemin ihtiyacını layığıyla, hatta örnek olacak şekilde karşılayan, zamanın daima ilerisinde bir eğitim verdi ve vermeye devam ediyor. Yani ihtiyaç neyse, o; kendini sürekli güncelleyip yenilemiş. Hatırlıyorum, Lise 2’de İngilizce dersinde mini bir tez yazmıştık. Üç-beş sayfalık tezin ön kapağını, dizinini, üst ve alt bilgi detaylarını, kaynakçasını hazırlarken ne kadar zorlanmıştık, ama bu deneyim, yüksek lisans tezimi verirken beni çok çabuk öne geçirdi. Ama şımarmadan tabii... Ne de olsa okulda, mükemmel olma özelliği kazanmıştık. Sabırla, sonuna kadar gevşemeden, aynı tonda disiplinle ve sorumluluk bilinciyle devam etmek standardımız olmuştu. ŞIMDI SIRA ATILLA’DA Sabır demişken, en kabına sığmayanımız bile, her cuma günü son derste “audotorium”da organize edilen etkinliğe hiçbir aşırılık olmaksızın katılırdı. Sabırla ve sessizce yerlerimize oturur, aynı şekilde salonu terk ederdik. Hoşumuza gitsin gitmesin yine sabır ve de saygıyla sahnede olanı izlerdik. Hemde o yaşta, o deli yaşlarda… İşte o saatlerde, farkında olmadan kültürle donanıyormuşuz meğer. İzlerken öğreniyor, fikir sahibi oluyorduk; sahnelerken hitabeti, sunum yapmayı, heyecanımızı kontrol etmeyi, takım çalışmasını kavrıyor ve ortaya bir şey çıkarmanın haklı gururunu tadarak özgüven geliştiriyorduk. Düşüncenin sanatla vücut buluşunu o yıllarda deneyimlemek, çok değerliymiş. Okul camiamızdan kiminle karşılaşırsan karşılaş, aynı dili konuşuyorsun, o seni anlıyor, sen onu. Sanki şimdi içinde yaşadığımız “teknoloji çağında” olduğu gibi, iki “beyin” yan yana gelince hemen uyumlanıyor adeta, aynı dili yakalıyor ve ortak “dosyalar” dışında kalanlar da bluetooth varmış gibi karşılıklı aktarılıyor… Sonuç, son derece tatminkâr diyaloglar, yanlış anlaşılma veya anlaşılmama kaygısı olmadan sohbet edilen veya çalışılan, aile içinde - kardeşler arasında olduğu gibi karşılık beklenmediğini bildiğin, hızla ve yüklü sevgi, duygu, bilgi aktarımı yapılan konfor ortamları… Teyzelerimi, ablalarımı, arkadaşlarımı, kardeşlerimi bilemem, ama ben, bizimkültürle yoğrulmuş birileriyle her temastan sonra adeta “deşarj” olmuş hissediyor, güncelleniyorum; en derinlere kadar nefes alıyorum, parlıyorum. “İşte” diyorum, “işte bu!”. Konu işse hele, başka türlü bir zekâ devreye giriyor ve ortaya çıkan da başka oluyor: Gayet yaratıcı, yenilikçi, kapsayıcı, birçok yeniliğe de açık… Bu konforu deneyimleme; hem ailemin hemde okulumuzun ilerici, eğitimde öncü, girdiği her ortama ayak uydurup önderlik edebilme, başarıdan başarıya koşma, bildiğini aktarma, insanların hayatlarına renk katıp ışık tutarak dokunma geleneğini sürdürme, dolayısıyla bütünde ülkemize ve dünyamıza fayda sağlama sırası şimdi yeğenimAtilla’da. Yeni nesilleri temsilen Atilla’ya ve dönem arkadaşlarına, önlerindeki uzun yolda başarılar dilerken okulumun bizlere kazandırdıkları ve sağladığı ayrıcalıklardan dolayı şükranlarımı sunuyorum. “Teyzelerimi, ablalarımı, arkadaşlarımı, kardeşlerimi bilemem, ama ben, bizim kültürle yoğrulmuş birileriyle her temastan sonra adeta ‘deşarj’ olmuş hissediyor, güncelleniyorum; en derinlere kadar nefes alıyorum, parlıyorum. “İşte” diyorum, “işte bu!” 1 2 3 4 5 6 7

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=