SEV Connect - Kış 2019

CONNECT KIŞ 73 Anadolu arkeolojisinin temel taşlarını oluşturmaya devam ettiğini söylüyor. Kazı çalışmalarında çıkarılan tarihi eserler ise Tarsus’ta müze bulunmadığı için Adana’ya gönderilir. GÖZLÜKULE YENİDEN HATIRLANIYOR 50 yıla varan aradan sonra 2000’li yıllara gelindiğinde, Boğaziçi Üniversitesi önderliğinde kazı çalışmalarına yeniden başlanır. Adana Müzesi’nde depolarda duran eserlerin etüt edilmesi için Tarsus’a getirilmesi söz konusudur. Bu eserleri arşivleyecek bir bina arayışı sürerken, Tarsus sanayi tarihinde önemli bir yeri olan terkedilmiş eski çırçır fabrikasının binalarının kullanılması gündeme gelir. Bu dönemde, SEV ve TAC camiasından isimlerin önemli katkıları olur. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden ve eski SEV Genel Koordinatörü Mimar Prof. Dr. Günhan Danışman (TAC’61) ile yıllarca SEV Gaziantep Amerikan Hastanesi’nin başhekimliğini yapan Cemil Özbal’ın oğlu olan ve hâlen Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi olarak görevini sürdüren Hadi Özbal projeye destek verir. Fikir, dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay (TAC’64) tarafından yerinde görülerek, fabrikanın bir bölümü Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edilir. Çırçır fabrikasına ait bina, onarılmadığı ve bir kısmı kullanılmadığı için yıkılmaya yüz tutsa da, 2003 yılında, Gözlükule üzerine fiilen başlayan araştırmaların ve yazılan tezlerin merkezi olur. 2007’de de Aslı Özyar yönetiminde kazılar yeniden başlar. Çırçır fabrikasının tamamen yenilenmesi ve Gözlükule Araştırma Merkezi haline gelmesi yönündeki proje, fabrikanın 2013 yılında tamamen kazı ekibine tahsis edilmesiyle hızlanır. Sayka İnşaat Mimarlık tarafından renovasyona başlanır ve 2017 yılının Şubat ayında törenle açılır. Kazı ekibinin yöneticisi Özyar, bir söyleşisinde, araştırma merkezi yenileme projesinin önemini şu sözlerle anlatıyor: “Tarsus - Gözlükule Kazıları Araştırma Merkezi’nin dönüşüm projesi, sadece Türkiye için değil, uluslararası anlamda da önem taşıyor. Çünkü Tarsus, arkeolojik ve tarihî açıdan zaten bilinen ve uluslararası öneme sahip bir yer. Dolayısıyla buradaki arkeolojik çalışmaların nasıl, nerede ve hangi kalibrede yürütüldüğü, tüm dünyada ilgili kurumlar ve kişiler tarafından merak ediliyor, izleniyor. Tarihi bir çırçır fabrikasının restore edilip, yanı başında yürütülen bilimsel araştırmalara, arkeoloji biliminin hizmetine verilerek yeniden kullanıma açılması ise projeye kültürel miras farkındalığı açısından ayrı bir önem atfediyor doğal olarak.” 1930’lu yıllarda dünyanın ilk kadın saha arkeologlarından Hetty Goldman ile başlayan Gözlükule’nin öyküsü, bugün modern bir araştırma merkezine kavuşmasıyla dünyaya örnek oluyor. Bu höyüğün ve merkezin ortaya çıkmasında ve dünyaya kazandırılmasında birçok insanın emeği ve desteği olduğunu belirten Özyar, BizLetter’daki yazısında, Goldman’ın kitabındaki önsözünde Tarsus Amerikan Koleji’ne de teşekkür ettiğini belirtiyor: “Goldman’ın özellikle Tarsus’ta teşekkür ettiği vatandaşların başında, kazı ekibinin sağlığıyla devamlı ilgilenen Dr. Ramiz Erdem gelir. Günümüzde, Boğaziçi Üniversitesi kazılarında ise bu geleneğin devamı olarak Dr. Ali Cerrahoğlu (TAC’78, Okul Doktoru), bu konuda ilgisini ve desteğini ekibimiz üyelerinden hiçbir zaman esirgemeyerek sürdürmektedir. Kendisine buradan da bir kez daha teşekkür ederiz. Ayrıca Prof. Goldman’ın İkinci Dünya Savaşı dolayısıyla kazılara verilen mecburi ara sırasında geride bırakılan tüm alet ve eşyalara ve bunların emanet edildiği bekçiye göz kulak oldukları için Tarsus Amerikan Koleji Müdürü Mr. WilliamWoolworth’e özellikle teşekkür etmesinden ve bu konudaki borcunu hiçbir zaman ödeyemeyeceğini ifade etmesinden, Tarsus Amerikan Koleji ile yakın ilişkilerinin olduğu da anlaşılmaktadır.” Dünyanın ilk kadın arkeologlarından Hetty Goldman (solda). Goldman ve Gözlükule kazı ekibi, ziyaretçilerini ağırlıyor (ortada). Çırçır fabrikasına ait bina tamamen yenilenerek, alanda incelemelerde bulunan ekibin çalışma ofisi haline getirildi. Gözlükule ile ilgili geniş haberi BizLetter'da okuyabilirsiniz. bit.ly/bizletter3

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=