SEV Connect - Kış 2019

CONNECT KIŞ 69 YARATTIĞI DIL VE ÜSLUBUYLA EDEBIYATTA KENDINE BIR YER EDINEN ELIF YONAT TOĞAY, ŞU GÜNLERDE YOĞUN BIR ÇALIŞMA IÇERISINDE; ZIRA RESIMLI KITABI, ÇOK YAKINDA YAYIMLANACAK. Azla, özü anlatıyor EL İ F YONAT TOĞAY ( UAA’ 87 ) alırım… Ufacık bir sümüklü böceğin ya da karahindibanın onlarca poz fotoğrafını çektiğim olur. Günübirlik bir geziden bile cebim dolu dönebilirim. Genç okurların nabzını tutabilen, günceli takip edebilen bir yanınız olduğu gözlemleniyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Çocuk bakışıyla yazıyorum. Bunun için çocuk dürbünüm hep elimde. Dünyayı bu şahane dürbünle gözlemlemeye, çocuk mantığıyla sorgulamaya çalışıyorum. Bir de, küçük okurlarla bol bol sohbet ediyorum. Onun yararını da göz ardı etmemek gerek… Kitaplarınız çocukların olduğu kadar, yetişkinlerin de ilgisini çekiyor. Her yaşın yazarı olabilmek nasıl bir duygu? İtiraf etmeliyim ki, harika! Bazen ebeveynler, çocuktan önce okuyorlar. Bazen de birlikte okuyorlar. Akşam yemeğinden sonra “bir öykü” saati yapanlar varmış… “Babam şu öyküyü, annem şunu, ben de bunu çok sevdim,” gibi mesajlar alıyorum. Çok hoşuma gidiyor. Hele büyükanneler, büyükbabalar… En son, İstanbul Kitap Fuarı’nda bir anneanneyle tanıştım. Sıkı takipçimmiş. Torunuyla birlikte, tanışmak için gelmiş. Nasıl mutlu oldum, anlatamam… Tudem Edebiyat Ödülleri’nde dereceye girebilmek yazarlık kariyerinizi nasıl etkiledi? Çocuk edebiyatına bu kurumsal ve önemli ödülle girmek büyük avantaj… Tudem, ülkemizde çocuk edebiyatındaki lider markalardan biri. Çok kısa sürede, Tudem etiketiyle art arda kitaplarım çıktı. Aynı kitaplar, küçük bir yayınevinden çıksaydı aynı etkiyi yaratır mıydı, hiç sanmıyorum. Yazdıklarımın yerini bulması motivasyonumu artırıyor hâliyle… Bir Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu olarak, bu köklü kurumun hayatınıza ve yazar kişiliğinize kattığı değerlerden bahsedebilir misiniz? Bir gün bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi, ama şimdi tüm kalbimle, “İyi ki, Üsküdar Amerikanlıyım,” diyebiliyorum… Bu okulun yalnızca adı bile profesyonel hayatımda pek çok kapının kolayca açılmasını sağladı. Yazarlık açısından ele almam gerekirse, en çok disiplin derim… Ayrıca Türkçe ve İngilizce edebiyat derslerinin verdiği formasyon bana hem okur hem de yazar olarak eşlik etti. Özellikle çok sevgili öğretmenlerim Leman Dinçer Tosuner, Gılman Tekin Gencel ve Figen Ayfer’e, buradan teşekkür etmek isterim. Ufukta yeni projeler var mı? Evet, tam da yeni kitap arifesindeyiz. Benim için çok farklı bir tür: Resimli kitap. Editörüm sevgili Hülya Dayan, Uçanbalık kitapları için kalemimin çok uygun olduğu konusunda ikna etti beni. Denedim, açıkçası bu türde yazmak hoşuma da gitti. Çok yakında, bildik bir konuyu farklı biçimde ele alan bir kitap geliyor. Resimleri, eskizleri gördüm, heyecanla bekliyorum… “Dinozorun Ayak Sesleri”, “Atıştırmalık Öyküler”, “Herkes Gibi, Herkes Kadar” ve “Bir Şeyler Yapmam Gerek” , Elif Yonat Toğay’ın kaleminden çıkarak okurla buluşan kitaplar. Öykülerindeki ortak noktaysa az sözle özü yakalama kaygısı. Az sözle çok şey anlatabilmek, herkesin kolayca üstesinden gelebileceği bir şey değil kuşkusuz. Bunun için yeteneğin yanı sıra sağlam bir altyapı da şart. Toğay, UAA’daki İngilizce ve Türkçe edebiyat derslerinin, hem yazarlık hem de okur olarak kendisine her daim eşlik ettiğini söylüyor. Kısa öykünün, yazın serüveninizdeki anlamı ve önemi nedir? Yazın türleri arasında, öyküyü kendime daha yakın buluyorum. Uzatmadan, azla özü anlatmayı seviyorum. Yalnızca edebiyatta değil, günlük hayatta da tercihim bu yönde. Yol mu tarif edilecek, en fazla iki cümle. Mail mi yazılacak, üç satır çok bile… Ayrıca, kısa öykülerin, çocuklara okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırmak için en uygun tür olduğu kanısındayım. Yaratım sürecinde nelerden besleniyor, ilham alıyorsunuz? Okumak ilham verir bana. Sonra sinema, tiyatro, opera, bale, fotoğraf… Sanat kadar, gerçek hayattan da beslenirim. Seyahatler bunun için birebir. Her ne kadar gözlemci olsak da, gündelik hayattaki koşturmaca içinde bazı şeyleri es geçebiliyoruz, ama seyahatlerde algı hep açık... Notlar