SEV Connect - Kış 2019
48 CONNECT KIŞ bahsedilmektedir. Bir öğretmenin sınıfındaki 20 öğrenci için ayrı ayrı öğrenme programı çıkarması zaman ve verim açısından mümkün olamamaktadır. Öğrenciye özel programları belirleyen yapay zekâ olacaktır, yaratıcılık, üretim, girişimcilik gibi değerlerin verilmesi ise öğretmen ile gerçekleşecektir. Sonuçta eğitimde yapay zekâ, diğer alanlarda da olduğu gibi “insan” ile “makine” arasında bir seçim yapmayı gerektirmemektedir, insanın yaptığı işte onu daha etkin kılmak için kullanılmalıdır. Karatahta günlerini görmüş bir mezun öğretmen olarak, bugün öğrencilerinize en gelişmiş eğitim teknolojilerini kullanmayı öğretiyorsunuz. Sizce teknolojik olanakları eğitim alanına uygularken en çok nelere dikkat etmeliyiz? Eğitim teknolojilerindeki gelişmeler, yaşamımızın diğer tüm alanlarında olduğu gibi kaçınılmaz bir araçtır. Ben, dijital dönüşümde iki nokta bizim anahtarımız olmalı diye düşünürüm. Bir, herhangi bir araç “insan”a fayda sağladığı sürece tutunabilir. İki, hiçbir şeyi sadece teknolojik değişim adına zorunlu kaldırmamalıyız. Bankacılık, tıp, medya gibi yaşamınızdaki diğer alanlarda da birçok gelişme insana fayda oluşturduğu zaman yerleşti. Eğitim teknolojilerine ise hem eğitimci camiasından hem veli tarafından daha muhafazakâr bir yaklaşım var. Tüm teknolojik değişimlerde “insan”ın ön planda olduğu ve teknolojinin ise insana hizmet ettiği durumlarda kalıcı olduğunu görüyorum. Okullarda, tepegöze göre insana daha iyi hizmet ettiği için kimse zorlanmadan projeksiyon sistemine geçildi. İnternet, bilgiye ulaşımı ve bilgi paylaşımını sağladığı için, kimse zorlanmadan eğitimde kullanılmaya başlandı. Eğitimde dijital dönüşümü yaşarken, hiçbir şeyi kaldırmak zorunda değiliz. Hâlâ karatahta (beyaz oldular sadece) sınıflarımızda var, hâlâ basılı kitaplarımız var, hâlâ öğrenciler defterlerine not alıp, çalışma kâğıtlarında soru çözüyorlar. Fakat diğer birçok dijital aracı da sunuyoruz öğrencilerimize. Amacımız öğrencinin öğrenmesi olduğu için hem eğitimcilerimize hem öğrencilerimize her türlü imkânı sunmalıyız. Ben hâlâ en büyük teknoloji firmaları ile yaptığımız toplantılarda kalemi alıp tahtanın başında anlatılan, çalışılan ortamlarda bulunuyorum. Bazı öğrencilerimden gözlemlediğim hâlâ deftere not almayı tercih ediyor, bazıları ise direkt bilgisayarına yazmayı tercih ediyor. Kütüphanelerimiz hâlâ inanılmaz yayın, kitap, dergi koleksiyonu bulunduruyor, ama çok güzel bir e-kitap koleksiyonu da oluşturdular, çevrimiçi veri tabanları sunuyorlar öğrencilerine. Yaşamımızı teslim ettiğimiz doktorumuzdan da beklentimiz, son tıbbi gelişmeleri araç olarak kullanması, ama yüz yüze ve bizi görerek, bize dokunarak doğru sonuçlara varmasıdır. Her alanda olduğu gibi eğitimde de, teknoloji, “insan”ın önüne geçmemelidir. Öğrenciler, yapay zekânın doğasını bilerek ve kullanma kabiliyetine sahip olarak mezun olabilecekler mi? Okullarımızda yapay zekâ araçlarını ve kullanımını öğretmeye başladık. Öğrencilerimize öğretmeye çalıştığımız; yapay zekânın kullanım alanları, geleceği nasıl etkileyeceği, bunu nasıl daha verimli kullanabilecekleridir. Aynı zamanda öğrencilerimizi alanında uzman kişilerle buluşturarak, bu konuda düşünmelerini de istiyoruz. Yapay zekâ birçok etik konusuyla beraber geliyor. Bootcamp organizasyonunda, öğrencilerimiz hem AI konusunda kodlama platformlarını öğrendiler hem de AI projeleri geliştirdiler. Proje olarak; öğrenciye okul ortalamasını yükseltmek için önerilerde bulunacak bir yapay zekâ uygulaması veya okulla ilgili soruları sorup cevap alabileceği sesli veya mesajla çalışabilecek okul asistanı yazılımı örnek verilebilir. SEV Okulları 150 yıllık bir eğitim geleneğine dayanıyor. Bu kadar uzun süre devamlılığı sağlayan, teknolojinin ötesinde neler var sizce? Amerikan okulları 150 yıllık geleneğe sahip ve değişen yıllar içerisinde değişmeyen tek şey “insan”ı ön plana alan yaklaşımıdır. Bizlere öğretilen en önemli değer, birey olmak ve çevremizdeki bireylere sevgi ve saygıyla yaklaşıp faydalı olmaktır. Hiçbir zaman okullarımız moda olduğu için veya herkes yaptığı için bir yeniliği getirmemiştir. Okullarımızda kullanılan her türlü -teknolojik veya değil- aracı, eğitimi destekleyici olduğu için, öğretmen veya öğrenciye, “insan”a hizmet ettiği için getirmiştir. Bu, hiç kaybetmediğimiz ve kaybetmeyeceğimiz bir değer olmalı. YAPAY ZEK Â: SERPİL BAHŞİŞOĞLU ( ACI ’ 8 3) “Sonuçta eğitimde yapay zekâ, diğer alanlarda da olduğu gibi 'insan' ile ‘makine’ arasında bir seçim yapmayı gerektirmemektedir, insanın yaptığı işte onu daha etkin kılmak için kullanılmalıdır.”
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=