SEV Connect - Kış 2019

CONNECT KIŞ 31 MD: Yapay zekânın bu kadar hızla hayatımıza girmesinin, çok önemli hukuksal sonuçları ve uygulamaları var. Hem kişisel verilerin güvenliği anlamında hem de mahkemelerde yapay zekânın yargıçlar konusundaki denemeleriyle ilgili. Ceylan Hanım, bu açıdan baktığımızda dünyada ve ülkemizde hukuksal olarak yapay zekâya hazır mıyız? Ceylan Necipoğlu (CN): Türkiye’de yapay zekâya hukuksal olarak hazır değiliz, ama Avrupa Birliği ve ABD’nin de hazır olduğunu söyleyemeyiz. Belirli konularda raporlar yayımlanıyor sadece. Bunlara da baktığımızda “yapay zekâ etiği” denilen konu öne çıkıyor. Hukuken bu konuda tam bir hukuki düzenlememiz yok ama etiği takip ederek ve mümkün olduğu kadar araştırmaları engellemeden bazı kurallara uymaya çalışıyoruz. Çünkü bazı insanlar yapay zekâ konusunda distopik bir gelecek korkusu yaşıyor. Örneğin, ABD Federal Mahkemeleri’nde pilot olarak yapay zekâ yıllardır deneniyor. Tutuksuz yargılanma ve iyi hal tahliye kararlarında deniyorlar. Hatta mahkemelerde yapılan bir pilot uygulamada, 96 tane örnek vaka belirlendi. Alanında uzman onlarca avukattan oluşan bir ekibe ve bir tane yapay zekâya bu vakalar verildi. Makine 4 saatte vakaları bitirip yüzde 95’e yakın bir doğruluk oranıyla kararları doğru bilirken, avukatlar saatlerce fazla uğraşarak sadece yüzde 76’da kaldılar. Ortaya çıkan biraz ürkütücü görünüyor tabii. Eğer böyleyse, mahkemelerde makineler insan yargıçların yerine mi geçecek? Bu denemelerden sonra düzenleme ve etik kavramları daha sık tartışılmaya başlandı. Öncelikle korkmaya gerek yok, çünkü makinelere kararlarını oluşturduğu veriyi sağlayan da insan. Bu nedenle “doğru veriyi” sağlamak çok önemli. Örneğin, ABD federal mahkemelerindeki bu tür pilot kullanımlarda, etik olarak eleştirilen konular net olarak ortaya çıktı. Çünkü yapay zekânın, geçmiş vakalardan aldığı verilere göre yeni vakaları analiz ettiği için, geçmişteki karar hatalarını tekrarladığı görüldü. Örneğin, bugüne kadar verilen kararlarda siyahi vatandaşların aleyhine kararlar ağırlıkta olunca, yapay zekânın da siyahiler aleyhine benzer ağırlıkta kararlar verdiği görüldü. Onun için yapay zekânın bu tür hatalardan arınmış olarak doğru kararlar vermesini sağlamaya yönelik çalışmalar da yapılıyor. Ama genel olarak değerlendirirsem, avukat olarak yapay zekânın hukuk alanında kullanımını destekliyorum. Ben, Terminatör versiyonu değil de, Jetgiller tarzı bir geleceğin olacağına inananlardanım. Bana çok heyecanlı geliyor. Örneğin, kısa süre önce açıklanan On Birinci Kalkınma Planı çerçevesinde Türkiye’de yapay zekâyla ilgili önemli kamusal adımlar atıldı. Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı altında Büyük Veri ve Yapay Zekâ Uygulamaları Dairesi Başkanlığı da kuruldu. Uzun bir süredir beklenen bir adımdı. MD: Ceylan Hanım, yapay zekâ mahkemelerde yargıç olarak deneniyor deyince biraz yapay zekânın hangi alanları etkileyeceğine bakarsak… DidemHanım, yapay zekâ hangi endüstrilerde değişime yol açıyor? DÜA: Etkilediği alanlara gelmeden hukuk konusunda, yapay zekânın hepimizin hayatı için neden bu kadar önemli olduğu konusunda bir şeyler söylemek istiyorum. Bütün bu teknolojinin çalışma şekli şöyle bir sonuca da yol açıyor. Toplumumuzdaki bütün “yanlış” işleyen noktaları, bir ayna gibi tekrar bize yansıtıyor. Şimdiye kadarki tüm, ırk, cinsiyet gibi ayrımcılıkları olduğu gibi su yüzüne çıkarıyor. Çünkü bizim verilerimizi analiz ederek, bizden öğreniyorlar. Sonra diyor ki bize, “evet şimdi ne yapacaksın bu sorunla ilgili?”. Aslında teknolojinin kendisi, yapay zekâ, müthiş bir teknoloji. Yalnız bütün bireyler olarak hepimize çok önemli görevler düşüyor. Bunu da hukuka bağlamak istiyorum. Hukuk, tabii ki teknolojik gelişmelere göre çok geride, çünkü geçmiş vakalara bakarak ne yapacağına karar veriyor çoğu zaman. Türk hukukunu bilmiyorum, ama İngiltere ve FOTOĞRAFLAR: MURAT KARAGÜZEL

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=