SEV Connect - Kış 2018
CONNECT KIŞ 59 Enver Ali Akova’nın Olmasını İstediğimiz Bir Park kitabından seçtiğimiz bir şiiri paylaşıyoruz… BIÇAKSIRTINDA Zaman bir tortu olarak birikiyor Bir seferlik göz atılacak bir şey, öyle istediğinden. Açık renkli beneklerinden görünen: Su durgun. Senin ismin; yer yer kırılmış, nemden dökülmüş, yolu ormandan ayrılan yosun kaplı bir duvara yazılı /gecekonduların bittiği yol bu. Telaşlı nöbetlerin. Ve ben oraya, arkasından baktığım buğulanmış cama adını yazıyorum. Neresinde durmalı ortasından sonra, Bıçaksırtında cümlenin. Çalılar, incecik dallarını çatırdatarak bir tane nar veriyor sonunda Sait Faik Abasıyanık’tan etkilenerek edebiyata ve şiire ilgi duymuşsunuz. Sait Faik’in şiire yönelmenizdeki etkisi nedir? Edebiyata küçük yaştan beri ilgi duyan biri değildim. Üsküdar Amerikan Lisesi’nin hazırlık sınıfındayken, Sait Faik ve Orhan Veli’nin çalışmalarının ele alındığı iki proje vardı. Sonrasında bu iki yazarı da, ancak özellikle Sait Faik’i tekrar tekrar okumaya devam ettim. Sait Faik’in öykülerinin şiirimsi bir anlatımı var. Kendisi sonradan şiire de yöneliyor ve “Şimdi Sevişme Vakti” adlı bir kitap çıkarıyor. Ancak şiirleri, öyküleri kadar ilgi çekmiyor. Bu durum oldukça ilgi çekici. Şiirselliği, şiirin kendisinden ziyade öyküleriyle icra etmesi, öykülerinde şiirle sıkı bir bağ kurması, beni de fazlasıyla ilgilendiren, birçok önemli soruyu ortaya koyuyor. Sait Faik, eserlerinin yanı sıra bu anlamda da beni çok etkiledi. Buradan yola çıkarak Sait Faik’in sizi edebiyata, edebiyatın da şiire yönelttiğini söyleyebilir miyiz? Öyle oldu sanırım. İlk olarak Orhan Veli ve Garip akımıyla birlikte Amerikalı şairlerin, Allen Ginsberg’ün, Charles Bukowski’nin şiirlerini okumaya başladım. O sırada Ginsberg’ün “Uluma” adıyla Türkçe’ye çevrilen “Howl” şiiri beni çok etkiledi. Yoğunluklu olarak 10. sınıftan itibaren şiir yazıyorum. Öyküye değil de şiire yatkınlığınızı nasıl keşfettiniz? Okuyarak oldu. Okudukça etkilendim; etkilendikçe üretme isteğimi bu alana yönelttim ve yazmaya başladım. Özellikle şu sıralar, anlatımcı bir dilin yanı sıra öykü formuna yakın tarzda şiirler yazıyorum. Öyküyle şiir arasında ince bir çizgi olduğunu düşünüyorum. Öykü, roman ve şiirin iç içe nasıl geçtiği, birbirlerinin alanlarını nasıl etkilediği oldukça ilgimi çeken bir konu. Öyküyle roman birbirine daha yakın alanlar, şiir onlardan biraz daha farklı duruyor. Ancak bu durum şiirin diğer türlerle yakınlaşamayacağı anlamına gelmiyor ki bunun örnekleri de mevcut. Ürettiklerinizin bir ödüle değer bulunması, sizde nasıl duygular uyandırdı? Üretmeye başladığınız bu ilk zamanlarda alınan ödüller, motivasyon kaynağı oluyor. Bu ödülü almasaydım da yazmaya devam edecektim tabii. Ancak ödül, doğru yolda olduğunuzu hissettirmesi kullanacağınız tekniklerin üzerinde çalışmak gerekiyor. Hayat sizi nasıl besliyor şiir yazarken? Yaşanan hayat ve görüp tanık olduklarımız, iyi değerlendirilebildiği takdirde müthiş bir malzeme sunuyor insana. Bu zaten çok doğal bir eğilim, bu gerçeklikleri istediğiniz yönde yeniden kurmak da öyle. İnsan, yazarken geçmişinden ve içinde yaşadığı kavramlardan besleniyor. Bakış açınız, düşünce dünyanız gündelik hayatın içindekileri algılamanızı oldukça etkiliyor. Felsefeyi şiirle harmanlayan şairler de var. Sizin eğitimini aldığınız dallardan birinin de felsefe olduğunu göz önünde bulundurursak, felsefenin şiirlerinize etkisinin olduğunu söyleyebilir miyiz? Diğer birçok şey gibi felsefenin de beni besleyen unsurlardan biri olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda Melih Cevdet Anday, felsefeyi şiire dâhil eden şairlerden biri olarak anılır. Ama kendisinin de vurguladığı gibi, yazdıkları felsefe değildir. Felsefeyi bir bilim olarak ele almak başka, şiirde felsefeyi değerlendirmek başka bir şey. Şiirlerimde kimi zaman felsefeden besleniyorum, ancak bunu kendi başına bir karışıklık yaratsın, okuru bir yere sürüklesin diye yapmıyorum. Satır arasında küçük bir karışıklık çıktığında, okur bunun üzerine düşünsün istiyorum. Ama bunu yaparken anlaşılır ve sade bir dil kullanmaya özen gösteriyorum. Bu anlamda cümleleri kurarken karışıklıktan kaçınarak, kavramsal olarak daha fazla şey ifade etsinler istiyorum. Edebiyatla tanışmanızın Sait Faik, Sait Faik’le tanışmanızınsa UAA sayesinde olduğunu söylediniz. UAA’nın yaşamınıza kattığı en önemli değer nedir size göre? Annem Robert Kolej, anneannem Güner Özer Ergun ise Üsküdar Amerikan Kız Lisesi (1950) mezunu. Bu bağlamda Üsküdar Amerikan, lise döneminden öncesinde de bildiğim ve girmek istediğim okullardan biriydi. Anneannemin lisede yatılı kaldığı dönemlerden hikâyelerini, hem kendisini kaybetmeden evvel anneannemden hem de annemden dinliyordum. Üsküdar Amerikan’ın gerek sunduğu imkânlar, gerekse yaklaşımıyla bize çok şey kattığını, bakış açımızı genişlettiğini düşünüyorum. Üsküdar Amerikan’da okumuş olmaktan mutluluk duyuyorum. nedeniyle önemli. En azından, belirli bir kriterden geçtiğinizin kanıtı sanki. Yazacağınız bir sonraki şeyin garantisi değil elbette. Şimdiye kadar yaptıklarınıza ilişkin bir değerlendirme. Bundan sonraki süreç nasıl devam edecek? Akademik kariyer yapmak istiyorum, ancak edebiyatı da çok ciddiye alıyorum. Bir şairin, öykü ya da roman yazarlarından farklılık gösterecekse de, belirli bir çalışma disiplinine sahip olması gerektiğine inananlardanım. İşinizi istediğiniz yoğunluğa getirmenin yanında, varsa kurgunuzun ve
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=