SEV Connect - Kış 2018

CONNECT KIŞ 51 NECMETTIN YILMAZ 23 yaşında gencecik bir öğretmendi. İnşaat işçisi bir babanın oğluydu. İlkokulu köy okulunda okudu. Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisans yapamadı. Yabancı dili yoktu. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Çiftçibaşı Köyü’ndeki ilkokula atandı. Hayatında hiç AVM görmemiş, akıllı telefonlarla tanışmamış, bilgisayar oyunu nedir bilmeyen köy çocuklarına ABC’yi öğretmeye gitti. Soğuk bir kış sabahı yine öğrencilerinden çok önce okula geldi. Çocuklar üşümesin diye erkenden sobayı yakıp sınıfı ısıttı. İlk ders matematik, konu kesirlerdi. Ders zili çaldı. Öğrenciler birer birer sıralarına oturdu. Necmettin Öğretmen, kara tahtaya tebeşirle bir daire çizdi. “Bakın çocuklar bu bir yaş pasta, şimdi hepsini dilimlere ayıracağız” dedi. Kara kışın hüküm sürdüğü bir ayda, termal tabanlı botu olmadığı için okula yazlık sandaletlerin içine giydiği el örgüsü yün patiklerle gelen kız çocuğu parmak kaldırdı. “Öğretmenim biz bu dersi anlamayız” dedi. Necmettin Öğretmen “Neden?” diye sordu. Yüzü soğuktan kavrulmuş kız öğrenci, “Biz hiç yaş pasta yemedik ki” diye cevap verdi. Yakınlarda yaş pasta satan ne bir pastane ne de bir süpermarket vardı. İş yine başa düştü. Akşam evde -tarifini belki de nişanlısından aldığı- bir yaş pasta yaptı. Ertesi sabah o pastayı sınıfa getirdi. Pastayı önce ikiye, sonra dörde, sonra sekize böldü. Sonra o her bir 8 dilimi de ikiye ayırdı. 16 dilim etti. Her bir öğrenciye bir dilim pasta denk geldi. Necmettin Öğretmen kesirleri o yaş pastayla öğretti. Karbonatın, un ve yumurtayla tepkimeye girip pastayı kabarttığını anlatarak, öğrencilerini kimyayla tanıştırdı. O pastayla geometriye giriş yaptı. Ama en önemlisi o pastayı 16 eşit dilime ayırarak öğrencilerine adil olmanın, paylaşmanın değerini öğretti. Bir yaş pastayla ezberden uzak bir ders anlattı. “Geleceğin öğretmeni” profili denince benim aklıma son bir yıldır hep Necmettin Öğretmen geliyor. Geleceğin öğretmeni ezberleri bozmalıdır. Dokunarak, görerek hatta tadarak öğrenmenin yolunu bulabilen olmalıdır. Müfredat dışına çıkabilmeli, en önemlisi de dersi eğlenceli hale getirmelidir. İmkânsızlıklarda imkân yaratabilmelidir. Bu, bazen tek bir yaş pastayla bile yapılabilir. Biz Necmettin Öğretmen'in fedakâr ve örnek hikayelerini öğrendiğimizde maalesef o artık o hayatta değildi. Geçen yıl memleketine giderken terör örgütü tarafından Tunceli’de şehit edildi. O yaş pastanın tadı öğrencilerinin damağında kaldı. Onlar ne Necmettin Öğretmeni ne kesirleri ne de “1 bölü 16”nın lezzetini unuttu. Şimdi hepsinin tek bir hayali var: “Geleceğin Necmettin Öğretmeni” olmak… sayesinde ‘bir göz kırpma’ ile bilgiye ulaşılacak. Yani artık sınıfın tek akıllısı ‘öğretmen’ olmayacak ki, günümüzde de böyle değil mi? Bilgiye ulaşım bu kadar kolay olunca, öğretmenin değeri azalacak mı? Elbette hayır. Geçtiğimiz aylarda İsviçre’de yapılan “Yapay Zekâ Dönemi ve İsviçre Eğitimi” konulu panelde, dersleri robotlar işleyecek olsa da çocuklara özgüven, yaratıcılık ve etik değerleri ‘insan öğretmenlerin’ vereceğine dikkat çekiliyordu. Yine yapay zeka alanında çalışan akademisyenlerden biri olan University College London Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rose Luckin eğitimde kullanılacak yapay zekâ geliştiricilerini “öğrenme ve öğretmeni” unutmamaları konusunda uyarıyordu. Yani öğretmeni dışlayan, “yapay zekâ geleceğinin” olmayacağını dile getiriyordu. Ne teknolojiye ne gelişmeye sırt çevirmek mümkün. Tüm dünya yapay zekaya yatırım yapıyor. Geçtiğimiz ay Massachusetts Institute of Technology (MIT) 1 milyar dolar yatırımla yapay zekâ fakültesi kurma kararı aldı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, yapay zekâ alanında 2025 yılına kadar 3 milyar Euro’dan fazla kaynak ayıracaklarını, bu alanda da 100 adet profesörlük kadrosu oluşturacaklarını açıkladı. Çin ise pilot olarak okuttuğu yapay zekâ derslerini gelecek yıldan itibaren zorunlu kılma hazırlığında. Ancak yapay zekâ kitaplarını hazırlayan şirket, bu alanda yetişmiş öğretmen olmamasının sorun yaratacağını vurguluyor. Kısaca öğretmeni bu sürece yetiştirmek gerekiyor. 21’inci yüzyılın yeterliliklerine sahip öğrencileri yetiştirmenin yolu da öğretmenden geçiyor. Bu yeterlilikleri onlara kazandıracak olan da gelecekte karşılaşacakları sorunlarda çözüm yollarını gösterecek olanlar da öğretmenler olacak. Bu noktada da öğretmen eğitimleri çok önemli hale geliyor. Çocukları olduğu gibi öğretmenleri de geleceğe hazırlamak gerekiyor. Bunun için de hemMilli Eğitim Bakanlığı’na hem de sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşüyor. E Z BE R BOZ A N B I R YA Ş PA S TA DE R S I CEYDA KARAASLAN (Sabah Gazetesi)

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=