SEV Connect - Kış 2018
JALE ONUR, yaşamını öğretmenliğe adamış bir isim. İki üniversite mezunu… ABD’de master, İngiltere’de doktora yapmış. Bir yandan derslere girerken, diğer yandan eğitim sorunlarına kafa yormuş. Danışmanlık yapmış. Uluslararası Bakalorya’yı (IB) Türkiye’ye getiren ekipte yer almış. Milli Eğitim ile sürekli irtibat halinde. Geleceğin eğitimi konusunda anlatacağı çok şey var. Rol modeliyse Üsküdar Amerikan Lisesi. Üsküdar’a girişiniz nasıl oldu? Denizli’den İstanbul’a gelişinizi anlatır mısınız? Üsküdar Amerikan’a, ailenin üçüncü ve en küçük çocuğu olarak girdim. Ağabeyim Tarsus Amerikanlıydı. Benden beş yaş büyük ablam Lale Onur (UAA’65), Üsküdar Amerikanlıydı. Ailem, Denizli’de oturuyordu. Üçüncü olarak ben, “gönderilsemmi, yanlarında mı tutulsam” gibi bir tereddütten sonra sınava girdim. Kazanınca göndermemezlik edilemedi. Yedi gün yatılı olarak girdim. Adapte olmam biraz zor oldu. 11 yaşında ilk büyük ayrılığı yaşadım. O nedenle, ilk tatilde toplanıp geri dönmek niyetindeydim; ama bana, “Senin yerin burası değil artık” dediler. Büyük bir şok yaşadım. Sonra dönüp adapte oldum. Yedi gün yatılı olup yedi yıl burada kaldıktan sonra, üniversitede dışarıda bir yurt aramayıp, kendi okuluma başvurdum. Miss Millett ve Miss Morgan vardı o zaman. Onlara bir mektup yazdım. Yeni mezunları işe almıyorlardı, ama “Bir sene sonra da ben yerime yerleşmiş olurum” dedim. Kabul ettiler. Ondan sonra da üniversite yıllarımda beş yıl burada yatılı sorumlusu olarak kaldım. Yani UAA ile çok uzun süreye dayanan bir gönül bağım var. Üniversiteye devam ederken UAA’nın yurdunda kalmanız, öğretmenler ve öğrenciler açısından ilginç olmuştur… Önce bir baktılar. Beni en küçüklere verdiler. İki ay sonra hazırlıktan ortaokula terfi ettim; oradan da liseye. Odam, Martin Hall’daydı. Bizi hakikaten ayaklarımızın üzerinde duran ve birbirimize çok bağlı bireyler haline getirdiler. Yatılı arkadaşlarımla sık sık bir araya geliyoruz. Üstünden yarım asır da geçse, onlar hakikaten beraber büyüdüğün insanlar oluyor. Sanırım güzel yetiştik. Üniversitede ne okudunuz? Ben iki üniversite bitirdim. Önce buradan aldığımız İngilizceyle Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’ne girerek, “İngilizceden garanti bir diploma alayım” diye düşündüm. O sırada kendimi biraz zorlayarak Alman Filolojisi’ne de girdim. Benim zamanımda karşılaştırmalı edebiyat yoktu. Kendi kendime karşılaştırmalı yaptım. Almanca bilmiyordum aslında. Okulda o zamanlar bugünkü gibi ikinci yabancı dil yoktu. Dışarıdan her türlü kursa katıldım. Birinci yılımı, kendime hazırlık yılı olarak ilan ettim. İkinci yılın sonunda, “geçemezsem bile bir İngilizce diplomam olacak” dedim. UAA’da, o zamanlar sürveyanlık denilen etüt ablalığına devam ederken İngilizce diplomamı aldım. O yıllarda Fıstık Ağacı’nda Üsküdar Türk Kız Koleji vardı. Orada İngilizce öğretmenliğine başladım. İki okulun saatlerini ayarladım. Böylelikle dolu dolu bir eğitim hayatım oldu. İki üniversiteden mezun olduktan sonra iş hayatında neler yaptınız? Sonra öğretmenliğe başladım. Kriz yıllarıydı. Okullar kapanıyordu. “Başka bir iş yapayım” dedim. Bir ara tercümanlık yaptım. Ama gönlümde hâlâ eğitime karşı bir arzu vardı. Koç Özel Lisesi açılırken ihtiyaçları varmış; beni çağırdılar. Çok uzak diye düşündüm, ama ayıp olmasın diye görüşmeye gittim. Gidiş o gidiş… 24 yıl çalıştım. Çok zevkliydi. Bir yandan da gelişmeme destek oldular. Orada öğretmenliğe devam ederken önce Amerika’da master, ardından İngiltere’de doktora yaptım. 24 yılım Koç’ta geçti ve hep kendimi geliştirmeye çalıştım. “En Yüksek Türk İdareci”lik pozisyonunda, Genel Müdür Yardımcısı olarak oradan ayrıldım. 30 CONNECT KIŞ Eğitim konusunda Türkiye’nin en birikimli insanlarından biri Jale Onur. Kendisiyle Üsküdar Amerikan Lisesi’nde yatılı okuduğu ve çalıştığı yılları, günümüz eğitim sistemini ve mezunların öğretmen olarak okullarına dönmelerinin önemini konuştuk. DR. JALE ONUR (UAA’70) FOTOĞRAF: COŞKUN ÇELER EĞİTİMDE KARİYER “ EN PA R L A K ÖĞR ENC I , ÖĞR E TMEN OLM AY I I S T EME L I ”
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=