SEV Connect - Kış 2018

CONNECT KIŞ 23 yapıldığını biliyorum. Amerika’da eğer biraz meraklıysan her türlü şeyi bulabilirsin; Türkiye’de imkânlar çok daha kısıtlı, o nedenle tambeslenemiyorsun. Bir de insanların iyi ve güzel olan bir şeyi her sene değiştirme isteği zordu; süreklilik tercih edilen bir şey değil Türkiye’de. Hâlbuki burada 120 yıldan uzun zamandır çıkan ve ayda 7,5milyon satan Better Homes and Gardens, böyle bir ihtiyaç hissetmiyor. Dönme kararını nasıl aldınız? Kızımın, gittiği okulda ve Türkiye’demutlu olmadığını ve olamayacağını gördüm. Özel bir okulda okuyordu, dersleri de iyiydi amamutlu değildi. Ufkunu biraz daha açacak bir okulda okuması gerektiğini düşündüm. Maya’nın yaratıcı tarafları çok ve Türkiye’deki eğitim sistemi ona çok katı geldi. Çocuklar ille “sen bilim insanı olacaksın”, “sen sanatçı olacaksın” diye bir ayrıma tabi tutulmamalı. Nitekimburadaki ortaokul, ona Shakespeare oyununda rol almasının yolunu açtı ve tiyatroyu çok sevdi. Ardından da Fame filmine konu olan devlet okulu LaGuardia Lisesi’ne girdi. Derslerin yanı sıra tiyatro eğitimi de alıyor. Döndüğünüzde neler hissettiniz? Çok özlemişim, onu fark ettim. Ben hep kendimi NewYork’a ait hissettim. 1992’nin Eylül ayındaMount Holyoke’a başladım, Ekimayında oda arkadaşımbana, “Bill Clinton adında bir başkan adayı var. O adayın kampanyasında çalışacak gönüllüler aranıyormuş. Haydi, birlikte NewYork’a gidelim” dedi ve geldik. O gelişimde New York’ta yaşamaya karar vermiştim. MezunlarınAmerika’da düzenlediği etkinliklere katılabiliyormusunuz? Mezunların değil de FABSIT’in etkinliklerine gitmeye çalışıyorum. Okulla iletişimim, sınıf arkadaşlarımla sınırlı kalıyor maalesef. Türkiye’de yaşasaydım böyle olmazdı. Çünkü üniversitemin dört ayrı komitesinde görev alıyorum. Okul arkadaşlarımla birlikte gençler için bir şeyler yapmayı çok seviyorum. Eğer Türkiye’de yaşasaydım, ACI için de bu tür faaliyetlerde bulunurdum. Mezunlar olarak birbirimizi biraz daha fazla kollayabiliriz gibi geliyor bana. 20 küsur senedir medyadayım. Benimokulumdan çıkan gençmezunlara daha farklı bakıyorum, çünkü nasıl bir eğitimaldıklarını biliyorum. Bir yerdenmezun olmanın bir aidiyeti olmalı. Sadece okulda geçirilen günleri anımsamakla sınırlı kalmamalı. Devam ettirilebilen bir aidiyetin uluslararası alanda da olması çok güzel olurdu. NewYork’ta bu işi yapmaya nasıl karar verdiniz? Üniversitede okurken, tek yapmak istediğimNewYork’a gelip bir dergide çalışmaktı. Üçüncü sınıftayken NewYork Magazine ’e gittim, ama okulu bitirdikten sonra gelmemi söylediler. Mezun olduktan sonra bir kez daha başvurdum, o zaman kabul ettiler, hatta yeşil kartımı da onlar aldılar. 1996 yılında işe başladım. 22 yıllıkmeslek yaşamınızın bir bölümü deDoğuş YayınGrubu’nda geçti… NewYorkMagazine ’de satış ve pazarlama alanında çalıştım. Yazma ve yaratma ihtiyacımı da kendime ait bir blog açarak karşıladım. TrendyMomadlı, epeymeşhur bir blog sahibiydim. Daha sonra günlük gibi tuttuğumbir seri blog daha açtım. Yayıncılık benim içimde var. Satış ve pazarlama, insanlarla birlikte iş ürettiğin ve o kültürden gelmeni gerektiren; zaman içinde ve insan tanıdıkça başarılı olabileceğin bir alan. Yaratıcı projeler oluşturmayı, reklamverenler için kaliteli içerikler üretmeyi Amerika’da yapıyorduk. 2008 yılında, Türkiye’de bu daha yeni yeni başlıyordu. NeyyireHanım (Özkan) sayesinde bunu yapma kararı aldık. Türkiye’de alanlar arası ayrımın çok fazla olmaması hoşuma gitti; girişimci ruhumu biraz daha besledi ve bazı şeyleri sıfırdan yaratma fırsatı tanıdı. Bu durum, 2015 yılında Amerika’ya dönünce beni çok daha farklı bir yere oturttu. Şu anda sadece satış ve pazarlama değil, çeşitli projeleri içine kattığım, müşterilerle daha derin ilişkiler kurabildiğimbir iş yarattımkendime. Türkiye’deki deneyimlerimden, bir çekimin veya röportajın nasıl organize edildiğini, bir yazının nasıl yazılıp, bir araştırmanın nasıl kütüphane görevlisi yanıma gelerek hangi okullara gitmeyi düşündüğümü sordu. Amerikalı bir kadındı. Listelerin ilk sıralarında Amherst College vardı, ben de oraya başvurmak istediğimi söyledim. Sırf kızların gittiği bir okula gitmek isteyip istemediğimi sordu. "Evet" deyince kendi okuluMount Holyoke’yi önerdi. Yedi-sekiz okula başvurdum. Mount Holyoke bana tamburs verince, oraya gittim. Orada hangi dalda eğitimaldınız? Tarih okudum. Amerika’ya geldiğimde 17 yaşını bitirmemiştim. Bütün arkadaşlarım gibi ben de ekonomi, iktisat veya işletme okumak istiyordum. Birinci dönem tarih derslerinde II. Dünya Savaşı’nı ve ırk ayrımcılığını öğrendim. İkinci dönemdeyse Hitler öncesindeki Almanya’nın nasıl bir kültürel ortamı olduğunun ele alındığı derslere girdim. Böylece tarih, bana ilk defa yaşadığımdöneme aitmiş gibi geldi. Çünkü Berlin’in öylesi bir kültürel atmosferden çıkıp nasıl diktatörlük ortamına girdiğini ve bu durumun ne kadar çok tekrarlandığını gördüm. İşte o zaman, tarihin, savaşlardan ibaret bir şey olmadığını; psikolojinin, sosyolojinin, antropolojinin ve politikanın alanına girdiğini anladım. Geçmişi anlatan ve bu geçmişten yola çıkarak geleceği görebileceğin bir alan bu. Böylece tarih okumaya karar verdim. Ama tarih okusam bile, dergici olacağımı hep biliyordum. Nereden biliyordunuz? 9-10 yaşlarındaydım, Alsancak’ta Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne çok yakın oturuyorduk. Cadde üzerinde eski bir kitapçı vardı. NATO askerleri, ülkelerine dönerken ellerindeki dergileri, kitapları ya bağışlar ya da satarlardı. O kitapçıdan Seventeen ve Tiger Beat dergilerini toplardım. Orta 2 ve orta 3’üncü sınıftan arkadaşlarım bunu hatırlayacaktır, kırtasiyeden bir defter alır, dergilerden kestiğim fotoğraf ve yazılarla süsler, bantla kapaklarını PVC gibi kaplardım. Defter, her ders bir arkadaşımda olur, o da deftere bir şeyler yazardı. Bir anlamda birbirimizemektup yazardık. Bu defterler hâlâ duruyor. Neredeyse 16 yaşına gelen kızımMaya ile tekrardan aynı duyguları yaşıyorum. Onun hayatında yazışmalar, mesajlaşmalar, Snapchat var. Bu kuşağın Snapchat aracılığıyla yaptığı, bizimdefterlerle yaptığımızdan farklı değil aslında. Biz, 111 kızmezun olduk. Neredeyse hepimizin olduğu birWhatsApp grubumuz var. Doğumgünleri oradan kutlanıyor, haberler oradan alınıyor. Çocukken yakaladığın yakınlığı, başka hiçbir yerde bulamıyorsun. Ahu Terzi'nin kızı Maya, New York'ta Fame filmine de konu olan LaGuardia Lisesi'ne devam ediyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=